31 Ekim 2023 Salı

2023 EYLÜL: BİLEŞİK ÜFE VE TÜFE

 

2023 EYLÜL: BİLEŞİK ÜRETİCİ FİYATLARI ENDEKSİ VE TÜFE İLİŞKİSİ

(Zafer YÜKSELER, 31.10.2023)

Bileşik Üretici Fiyatları Endeksi, sanayi ürünlerini kapsayan Yurtiçi Üretici Fiyatları Endeksi (Yİ-ÜFE), Hizmet Üretici Fiyatları Endeksi, Tarım Üretici Fiyatları Endeksi ile Tüketici Fiyatları Endeksinin Konut Harcamaları ve Kişisel Araçların Yakıt-Yağları gruplarından oluşmaktadır. Bileşik ÜFE hesaplanırken her bir üretici fiyatları için kullanılan ağırlık seti, bu maddelerin TÜFE içindeki orijinal ağırlıklarıdır. Yİ-ÜFE ile TÜFE arasında oluşan farklılığın temel nedenlerinden birisi, üretici fiyatları endekslerinde vergisiz fiyatlar kullanılırken, tüketici fiyatları endeksinde ÖTV, KDV ve benzeri dolaylı vergiler dâhil piyasa fiyatları kullanılmaktadır. Maktu vergi uygulamasının yaygın olduğu rafine petrol ürünleri sektöründe üretici ve tüketici fiyatları arasında aşırı bir farklılaşma gözlenmektedir. Tüketici fiyatları endeksinde önemli bir yer tutan, kira, elektrik, su, doğalgaz, benzin ve mazot gibi ürünlerin tüketici fiyatları vergi veya doğrudan kamu müdahalesi ile kontrol edildiğinden, üretici ve tüketici fiyatları arasında farklılaşma söz konusu olmaktadır. TÜFE içinde yönetilen-yönlendirilen mal ve hizmet fiyatları önemli ölçüde, konut harcamaları ile kişisel araçların yakıt-yağları grubunda yer almaktadır. Bu nedenle, Bileşik ÜFE hesaplanırken bu ürünlerin TÜFE içindeki fiyatları kullanılmıştır. TÜFE içindeki mal grubu için de Yİ-ÜFE genel endeksi yerine dayanıklı ve dayanıksız mallara ilişkin endekslerin ortalaması kullanılmıştır.[1]

TÜFE ve Yİ-ÜFE aylık enflasyon verileri bir sonraki ayın 3.de açıklanırken, Tarım Üretici Fiyatları Endeksi ay ortasında, hizmet üretici fiyatları ise bir sonraki ayın sonunda açıklanmaktadır. 2023 yılı eylül ayı Hizmet Üretici Fiyatları Endeksi, TÜİK tarafından 31 Ekim 2023 tarihinde açıklanmıştır. Ekim ayında hizmet üretici fiyatları yüzde 1,7 oranında artmış ve yıllık artış yüzde 78,46 olmuştur. Buna göre, Bileşik Üretici Fiyatları Endeksi de (Potansiyel TÜFE) eylül ayında yüzde 3,79 yükselmiş ve yıllık artış oranı yüzde 61,84 olmuştur. Eylül ayında TÜFE’de hizmet fiyatlarındaki yüzde 7,88 oranındaki artışa karşın, hizmet üretici fiyatlarındaki yüzde 1,7 oranındaki düşük artış 2023 Eylül ayında TÜFE ve Bileşik ÜFE enflasyonunun birbirlerine yakınsamasını sağlamıştır (Grafik:1 ve 2).  

Tablo:1- Bileşik ÜFE Endeksi ve Bileşenleri (2023 YILI EYLÜL)

 

Madde

Grubu

 

Ağırlıklar

Kullanılan Endeks

Eylül Ayı Yüzde Değişim

Aylık

12 Aylık

Yıl.Ort.

1.İşlenmemiş Gıda

6

5,82

Tarım ÜFE

4,47

71,95

91,64

2. Konut

7

16,62

TÜFE

5,76

20,18

42,33

3.Kişisel Araç. Yakıt ve Yağları

1

3,82

TÜFE

4,62

71,69

36,61

4.Hizmetler

43

21,88

Hizmet ÜFE

1,70

78,46

79,47

5.Mallar

86

51,86

Yİ-ÜFE (1)

4,29

64,58

71,29

     . Dayanıklı Tüketim Mal.

 

3,73

61,94

62,34

     . Dayanıksız Tüketim Mal.

 

4,80

67,00

80,00

BİLEŞİK ÜFE ENDEKSİ

143

100,00

 

3,79

61,84

67,95

TÜFE GENEL

143

 

 

4,75

61,53

55,30

Kaynak: TÜİK ve kendi hesaplamalarımız. 2023 yılında madde grupları ve yeni ağırlık setleri kullanılmıştır.

(1) Dayanıklı ve dayanıksız tüketim malları endekslerinin ortalaması

Bileşik Üretici Fiyatları Endeksinin ölçtüğü enflasyon, gerçekte Potansiyel TÜFE enflasyonuna işaret etmektedir. Vergi ve kar oranları ile talep koşullarında radikal değişikliklerin olmadığı bir ortamda, Bileşik ÜFE enflasyonu, büyük ölçüde TÜFE enflasyonuna yakınsayacaktır. Aşağıdaki grafiklerden de görüleceği gibi Bileşik ÜFE enflasyonu “Potansiyel TÜFE” enflasyonu için önemli bir gösterge teşkil etmektedir. Yıllık ve yıllık ortalama Bileşik ÜFE ve TÜFE enflasyonları, zaman içinde birbirlerine oldukça yakınsamaktadırlar. Ancak 2020 Ağustos ayından itibaren, Bileşik ÜFE ile TÜFE arasındaki fark açılmaya başlamıştır (Grafik:2 ve 4). 2021 Eylül ayında Bileşik ÜFE ile TÜFE yıllık enflasyonu arasındaki fark 8,5 yüzde puan iken, bu fark sürekli artarak 2022 Eylül ayında 31,5 yüzde puana kadar yükselmiştir. Bu fark takip eden aylarda gerilemiş ve 2023 Ağustos ayında 3,1 yüzde puan olan fark eylül ayında 0,3 yüzde puana gerilemiştir.



[1]Ayrıntılı bilgi için bakınız,” TÜFE ve Yİ-ÜFE Enflasyonu Farklılaşması ve Nedenleri” ve “Bileşik Üretici Fiyatları Endeksi”. https://zaferyukseler.blogspot.com/.

 

 

22 Ekim 2023 Pazar

2009-2022 KURUMSAL SEKTÖR HESAPLARI

 

 

 

 

 

2009-2022 DÖNEMİNDE

KURUMSAL SEKTÖR HESAPLARI

 

 

 

 

 

ZAFER YÜKSELER

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Ekim 2023

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

            1. GİRİŞ:

                TÜİK 2016 yılında “Kurumsal Sektör Hesaplarını” kamuoyuna açıklamaya başlamıştır. Birleşmiş Milletler Ulusal Hesaplar Sistemi (SNA-2008) ve Avrupa Hesaplar Sistemi (ESA-2010) standartlarına göre TÜİK tarafından yayınlanan Kurumsal Sektör Hesaplarında, “Mali Olmayan Şirketler, Mali Şirketler, Genel Devlet, Hane Halkları ve Hane Halklarına Hizmet Eden Kâr Amacı Olmayan Kuruluşlar (HHKOK)” kapsanmaktadır. Kurumsal Sektör Hesaplarında, üretim, gelir, gelirin kaynakları ve kullanımı hesaplarından oluşan cari hesaplara ilişkin veri ve açıklamalar yer almaktadır[1].

                Kurumsal Sektör Hesaplarına ilişkin 2021 yılında yapmış olduğumuz bir çalışmada, TÜİK tarafından yayımlanan 2009-2020 dönemi verileri kullanılarak, Türkiye’nin üretim, gelir ve gelirin kullanımına ilişkin büyüklüklerindeki gelişim incelenmiştir.[2] TÜİK 2022 Yılı Kurumsal Sektör Hesaplarını kamuoyuna açıklarken, 2018 yılından itibaren verileri güncelleştirmiş bulunmaktadır. Bu çalışma ile daha önce yapmış olduğumuz çalışmadaki tüm veriler güncelleştirilerek, 2009-2022 dönemi üretim, gelir ve gelirin kullanımına ilişkin “Milli Muhasebe Verileri” toplu olarak değerlendirilmektedir.

                2009-2022 dönemine ait özet makroekonomik göstergeler TÜİK tarafından kamuoyuna açıklanmakla birlikte, kurumlar itibariyle ayrıntılı hesaplardan temel makro büyüklüklere ulaşmak oldukça yoğun bir çaba gerektirmektedir. Bu çalışmada, çıktı, katma değer, harcanabilir gelir, işletme artığı, gayrisafi sabit sermaye oluşumu ve tasarrufların kurumsal sektörlere göre dağılımı yanı sıra, 2009-2022 döneminde sabit sermaye tüketimi, net sabit sermaye yatırımları ve Safi Yurtiçi Hasıla (Milli Gelir) büyüklüğüne ilişkin de bilgi verilmektedir. Hane halkı harcanabilir geliri ve bileşenleri olan çalışanlara yapılan ödemeler, işletme artığı, mülkiyet gelirleri gibi unsurlar hakkında bilgi verilmekte ve 2009-2022 dönemindeki “Hane Halkı Genel Dengesi” oluşturulmaktadır.

                2. ÇIKTI (ÜRETİM) DEĞERİ VE KURUMSAL SEKTÖRLERE DAĞILIMI

                Ekonomide 2009 yılında 1,8 trilyon lira olan toplam çıktı (üretim) değeri, 2018 yılında 7,4 trilyon lira, 2022 yılında ise 32 trilyon lira olmuştur. Ekonominin temel üretici kurumunu mali olmayan şirketler kesimi oluşturmaktadır. 2009-2019 döneminde toplam üretimin ortalama yüzde 71 mali olmayan şirketler tarafından yapılırken, bu oran 2020-2022 döneminde yüzde 74,4’e yükselmiştir. 2009-2022 dönemi genelinde mali şirketlerin toplam üretim içindeki paylarında belirgin bir değişim olmazken, son yıllarda genel devlet ve hane halkının payında düşüş gözlenmiştir. Hane halkının toplam üretim içindeki payı 2009-2019 döneminde yüzde 18,3 iken bu pay 2020-2022 döneminde yüzde 15,9’a gerilemiştir. Ekonomide şirketleşmenin yaygınlaşması, çiftçiler ile kendi nam ve hesabına çalışanların gelirlerindeki düşüş, hane halkının üretim değeri içindeki payının gerilemesine yol açmıştır.

Tablo:1-Çıktı (Üretim) Değeri ve Kurumsal Sektörlere Dağılımı

 

2009

2018

2019

2020

2021

2022

A.TOP. ÇIKTI DEĞERİ (Milyar TL.)

1.806,3

7.427,4

8.409,2

9.584,3

14.570,2

31.998,0

B.TOP. ÇIKTI DEĞERİ (% Dağılım)

100,00

100,00

100,00

100,00

100,00

100,00

1.Mali Olmayan Şirketler

67,97

73,34

73,35

72,79

74,44

75,91

2.Mali Şirketler

3,11

2,52

2,60

3,11

2,48

2,48

3.Genel Devlet

8,49

7,74

8,19

8,24

6,86

5,87

4.Hanehalkı ve HHKOK

20,43

16,40

15,86

15,87

16,22

15,74

C.KATMA DEĞER/ÜRETİM (%)

49,73

45,40

46,23

46,83

44,53

41,99

C. Mal ve Hiz. İhracatı/Üretim (%)

13,02

15,82

16,98

15,34

17,80

18,10

D. Mal ve Hiz. İthalatı/Üretim (%)

13,05

15,89

15,47

16,97

17,53

19,98

Kaynak: TÜİK ve kendi hesaplamalarımız.

                Ekonomi genelinde, 2009-2019 döneminde ortalama yüzde 47,5 olan katma değer üretim oranı, 2020-2022 döneminde yüzde 44,5’e gerilemiş, 2022 yılında ise yüzde 42 olarak gerçekleşmiştir. 2009-2019 döneminde şirketler kesiminde (mali ve mali olmayan), katma değer üretim oranı ortalama yüzde 38,3, genel devlet kesiminde yüzde 67,2 ve hane halkında ise yüzde 76 olmuştur. Bu oranlar, 2020-2022 döneminde şirketler kesiminde yüzde 35,8’e, hane halkı kesiminde yüzde 75,6’ya gerilemiş, genel devlette ise yüzde 68,4’e yükselmiştir.

                İncelenen dönemde üretim üzerinde etkili olan mal ve hizmet ihracat ve ithalatında da önemli değişim gözlenmiştir. 2009-2019 döneminde üretim değeri içinde mal ve hizmet ihracatının payı yüzde 13,5, mal ve hizmet ithalatının payı ise yüzde 15 olmuştur. Bu oranlar, 2020-2022 döneminde, sırasıyla, yüzde 17,1 ve yüzde 18,2’ye yükselmiştir. Toplam mal ve hizmet ihracatının şirketler kesimi üretimine oranı ise, sırasıyla, yüzde 18,4 ve yüzde 22,2 olmuştur.



                Son yıllarda Türk lirasındaki reel değer kaybının özellikle mal ve hizmet ihracatı üzerinde olumlu etkileri olduğu görülmektedir (Grafik:2). Ancak 2020 yılında mal ve hizmet ihracatının üretime oranında, Covit-19 nedeniyle turizm gelirlerindeki düşüşten kaynaklanan ciddi bir düşüş meydana gelmiştir. Mal ve hizmet ithalatında gözlenen yükselişe ise faizlerdeki düşüşün etkisiyle parasal olmayan altın ithalatında yaşanan aşırı artış neden olmuştur.

                3. KATMA DEĞER VE KURUMSAL SEKTÖRLERE DAĞILIMI:

                2009 yılında ekonomide toplam çıktı (üretim) değeri 1.8 trilyon lira, sektörlerin toplam katma değeri ise 0,9 trilyon lira olmuştur. Ekonomide katma değer/üretim oranı yüzde 49,7 olarak gerçekleşmiştir. Bu oran 2018 yılında yüzde 45,4’e, 2022 yılında ise yüzde 42’ye gerilemiştir. Kurumlar itibariyle katma değer verileri incelendiğinde, mali olmayan şirketlerin önemli bir ağırlığa sahip olduğu görülmektedir. 2009-2019 döneminde bu şirketlerin toplam katma değer içindeki payı yüzde 55,9, hane halkının payı yüzde 29,2, genel devletin payı yüzde 11,4 ve mali şirketlerin payı yüzde 3,5’tir. 2020-2022 döneminde mali şirketlerin payı yüzde 58,4’e yükselirken, hane halkının payı yüzde 27,2’ye, genel devletin payı ise yüzde 10,7’ye gerilemiş, mali şirketlerin payı ise yüzde 3,7 olmuştur.

Tablo:2-Toplam Katma Değer, GSYH ve Safi Yurt İçi Hasıla (SYH) (Cari Fiyatlarla, Milyar TL.)

 

2009

2018

2019

2020

2021

2022

A.TOP. KATMA DEĞER (Milyar TL.)

898,3

3.372,0

3.888,0

4.488,0

6.488,5

13.436,8

B.TOP. KATMA DEĞER (% Dağılım)

100,00

100,00

100,00

100,00

100,00

100,00

1.Mali Olmayan Şirketler

52,12

58,14

58,47

57,82

58,02

59,35

2.Mali Şirketler

4,17

3,32

3,45

4,18

3,26

3,68

3.Genel Devlet

12,04

11,40

12,29

12,44

10,64

9,13

4.Hanehalkı ve HHKOK

31,66

27,14

25,79

25,56

28,09

27,84

C.TOP. KATMA DEĞER (Milyar TL.)

898,3

3.372,0

3.888,0

4.488,0

6.488,5

13.436,8

5.Ürün Üzerindeki Vergiler

112,9

397,5

439,6

574,1

783,9

1.606,6

6.Sübvansiyonlar

4,8

8,4

9,8

13,5

16,3

31,6

D.NET VERGİ (5-6)

108,1

389,2

429,9

560,6

767,6

1.575,0

E. GSYH (C+D)

1.006,4

3.761,2

4.317,8

5.048,6

7.256,1

15.011,8

F. Sabit Sermaye Tüketimi

162,1

607,5

731,5

867,6

1.247,6

2.784,5

G.SYH (Safi Yurtiçi Hasıla) (E-F)

844,2

3.153,7

3.586,3

4.181,0

6.008,5

12.227,3

Kaynak: TÜİK ve kendi hesaplamalarımız.           

Ürün üzerindeki vergiler ve sübvansiyonlar farkının kurumların katma değer toplamına ilave edilmesiyle GSYH ‘ya ulaşılmaktadır. Kurumsal hesaplarda yer alan sabit sermaye tüketiminin GSYH’dan çıkartılması ile de Safi Yurtiçi Hasıla (Milli Gelir) elde edilmektedir. 2009-2019 döneminde net verginin (ürün üzerindeki vergiler-sübvansiyonlar farkı) GSYH ‘ya oranı yüzde 11,4, sabit sermaye tüketiminin GSYH ‘ya oranı ise yüzde 15,1 olmuştur. 2020-2022 döneminde bu oranlar, sırasıyla, yüzde 10,7 ve yüzde 17,6 olarak gerçekleşmiştir.



Toplam katma değerin kurumlara dağılımı ile net vergi ve sabit sermaye tüketiminin GSYH ‘ya oranları incelendiğinde, dönem boyunca şirketler (mali+mali olamayan) kesiminin katma değer içindeki payı ile sabit sermaye tüketiminin GSYH içindeki payının yükseldiği gözlenmektedir (Grafik.3 ve 4). Son yıllarda sabit sermaye tüketiminde gözlenen yükseliş sonucunda, SYH’nın GSYH ’ya oranında gerileme gözlenmektedir. Nitekim 2009-2019 döneminde bu oran ortalama yüzde 84,9 iken, 2020-2022 döneminde yüzde 82,4’e gerilemiştir.

4. HARCANABİLİR GELİR VE KURUMSAL SEKTÖRLERE DAĞILIMI:

Kurumların harcanabilir gelirlerindeki gelişmelere ilişkin veriler Tablo:3 yer almaktadır. Ekonomi genelinde GSYH ‘ya, net dış alem faktör geliri ve net dış alem cari transfer gelirinin ilave edilmesi ile Gayrisafi Harcanabilir Gelir büyüklüğüne ulaşılmaktadır. Dış alem faktör gelirleri ve karşılıksız resmi ve özel transferlerin varlığı, GSYH, GSMH ve Gayrisafi Harcanabilir Gelir (GSHG) hesaplarını etkilemektedir. Bilindiği gibi GSYH milliyet farkı gözetmeksizin ülkede yerleşik üretim birimleri tarafından üretilen nihai mal ve hizmetlerin tümünü dikkate almaktadır. Buna karşın GSMH milliyet esasını dikkate alarak, milli üretim faktörlerinin yurtdışında elde ettikleri gelirleri ve yabancı üretim faktörlerine yapılan ödemeleri de kapsamaktadır. Ödemeler dengesi verilerine göre net dış alem faktör gelirleri; işçi gelirleri, faiz gelirleri, girişimci hizmet gelirleri, faiz ödemeleri ve kâr transferlerinden oluşmaktadır. Net dış alem faktör gelirleri tanımında yer alan ilk üç kalem yurtdışından elde edilen faktör gelirleridir ve GSMH'yı artırıcı etkide bulunurken; faiz ödemeleri ve kâr transferleri yurtdışına yapılan faktör ödemelerini oluşturmakta ve GSMH'yı azaltıcı etkide bulunmaktadır. Net dış alem faktör gelirleri tanımında yer almayan, ödemeler dengesindeki diğer özel ve resmi karşılıksız transferlerden cari transfer niteliğinde olanların da Gayrisafi Harcanabilir Gelir (GSHG) hesabında dikkate alınması gerekmektedir.

Aşağıdaki tabloda kurumların harcanabilir gelirleri ile GSYH, GSMH ve Gayrisafi Harcanabilir Gelir ilişkisi gösterilmektedir. Ekonomide Toplam Gayrisafi Harcanabilir Gelirin (GSHG) en büyük kısmını hane halkı harcanabilir geliri (HHKOK dahil) oluşturmaktadır. Brüt hane halkı harcanabilir geliri, işletme artığı, çalışanlara yapılan ödemeler, mülkiyet gelirleri, sosyal katkılar ve diğer cari transfer gelirlerinden oluşmaktadır. Bu büyüklükten, gelir ve servet vergileri, sosyal güvenlik sistemine katkılar, mülkiyet giderleri (faiz, kira) ve diğer cari transfer giderleri düşülünce net harcanabilir gelire ulaşılmaktadır.

Tablo:3-Kurumsal Sektörlere Göre Gayri Safi Harcanabilir Gelir (Cari Fiyatlarla, Milyar TL.))

 

2009

2018

2019

2020

2021

2022

A.GS. HARCANABİLİR GELİR (Milyar TL.)

997,7

3.710,2

4.253,0

4.986,7

7.171,0

14.860,5

B.GS. HARCANABİLİR GELİR (% Dağılım)

100,00

100,00

100,00

100,00

100,00

100,00

1.Mali Olmayan Şirketler

12,89

13,52

15,17

16,93

17,20

16,46

2.Mali Şirketler

3,96

3,82

4,25

4,55

4,11

6,93

3.Genel Devlet(1)

14,28

16,50

15,32

14,57

16,56

14,54

4.Hanehalkı ve HHKOK

68,86

66,16

65,26

63,96

62,13

62,07

Hatırlatma

 

1.GSYH

1.006,4

3.761,2

4.317,8

5.048,6

7.256,1

15.011,8

   a. Net Dış Alem Faktör Geliri

-12,4

-55,1

-69,8

-64,0

-95,0

-147,5

2.GSMH (1+a)

994,0

3.706,1

4.248,0

4.984,6

7.161,1

14.864,3

Kaynak: TÜİK ve kendi hesaplamalarımız. (1) Devlet hesaplarından farkı sabit sermaye tüketiminden kaynaklanıyor.

 

Hane halkı harcanabilir gelirinin Toplam Gayrisafi Harcanabilir Gelir içindeki payı son yıllarda düşüş göstermiştir (Grafik:5). 2009-2019 döneminde hane halkı harcanabilir gelirinin toplam harcanabilir gelir içindeki payı yüzde 68,6’dan, 2020-2022 döneminde yüzde 62,7’ye gerilemiştir. Benzer durum, genel devlet harcanabilir gelirinde de gözlenmiştir. Genel devletin payı da yüzde 16,9’dan yüzde 15,2’ye gerilemiştir (Grafik:6). İncelenen dönemde mali olmayan ve mali şirketlerin harcanabilir gelir içindeki paylarında yükseliş gözlenmiştir. Mali olmayan şirketlerin Gayrisafi Harcanabilir Gelir içindeki payı 2009-2019 döneminde yüzde 11,1 iken, bu pay 2020-2022 döneminde yüzde 16,9’a çıkmıştır. Aynı dönemde mali şirketlerin payı da yüzde 3,4’ten yüzde 5,2’ye yükselmiştir.



                Covit-19 salgını hizmetler kesiminde istihdam ve gelir kaybına neden olmuştur. Özellikle kendi nam ve hesabına çalışanların istihdam ve gelir kaybı ile işgücü ödemelerindeki azalış hane halkı harcanabilir gelirini olumsuz etkilemiştir. Salgının neden olduğu vergi kayıpları ve transfer harcamalarındaki artışta genel devlet harcanabilir gelirinde düşüşe neden olmuştur. 2015 sonrasında mali olmayan ve mali şirketlerin toplam harcanabilir gelirden aldıkları payda yükseliş gözlenmiş ve 2020-2022 döneminde de yüksek seviyelerini korumuşlardır.           

                5. İŞLETME ARTIĞI VE K URUMSAL SEKTÖRLERE DAĞILIMI

                Gayri safi işletme artığı, katma değerden, çalışanlara yapılan ödemeler ve üretim üzerindeki vergilerin çıkarılması ve sübvansiyonların eklenmesiyle elde edilmektedir. Katma değer içinde sermayenin payını ifade etmektedir[3]. Ekonomide gayri safi işletme artığından en yüksek payı mali olmayan şirketler ve hane halkı almaktadır. 2009-2019 döneminde mali olmayan şirketlerin toplam işletme artığı içindeki payı yüzde 51,3’ten 2020-2022 döneminde yüzde 55,3’e yükselmiştir (Grafik:7). Aynı dönemde hane halkının payı yüzde 42,5’ten yüzde 37,5’e gerilerken, genel devlet ve mali şirketlerin payında fazla değişiklik gözlenmemiştir.

İşletme artığı, mülkiyet geliri (faiz, kâr payları, sigorta ve kira gelirleri), sabit sermaye tüketimi ile dağıtılmayan şirket kârları-diğer gelirlerden oluşmaktadır. Mülkiyet gelirleri, faiz gelirleri, şirketlerin dağıtılmış gelirleri (dividend), kira ve diğer yatırım gelirlerini (sigorta) kapsamaktadır. Mülkiyet gelirlerinin işletme artığı içindeki payı 2009-2019 döneminde yüzde 49,4 iken, bu pay 2022-2022 döneminde yüzde 44,3’e gerilemiştir. Bu gerilemeye, dağıtılmış şirket gelirleri payındaki düşüş etkili olmuştur. İşletme artığı içinde sabit sermaye tüketiminin payı 2009-2019 döneminde yüzde 25,1’den 2020-2022 döneminde yüzde 27,6’ya, şirket bünyesinde bırakılan kâr ve diğer gelirlerin payı ise aynı dönemde yüzde 25,5’ten yüzde 28,1’e yükselmiştir.        

Tablo:4-İşletme Artığı ve Kurumsal Sektörlere Dağılımı (Cari Fiyatlarla)

 

2009

2018

2019

2020

2021

2022

A. GAYRİ SAFİ İŞLETME ARTIĞI (Milyar TL.)

628,3

2.276,8

2.574,7

3.079,9

4.639,8

9.999,4

1.Mülkiyet Gelirleri

284,8

1.211,2

1.290,2

1.273,7

2.040,4

4.748,7

2.Kâr

181,3

458,1

553,0

938,6

1.351,8

2.455,1

3.Sabit Sermaye Tüketimi (SST)

162,1

607,5

731,5

867,6

1.247,6

2.784,5

B.G.S. İŞLETME ARTIĞI/GSYH (%)

62,41

60,53

59,63

61,01

63,94

66,61

C. G.S. İŞLETME ARTIĞI (% Dağılım)

100,00

100,00

100,00

100,00

100,00

100,00

1.Mali Olmayan Şirketler

47,86

53,63

54,43

55,08

54,61

56,13

2.Mali Şirketler

3,78

3,22

3,42

4,40

3,07

3,74

3.Genel Devlet

3,63

3,60

3,92

3,90

3,54

3,14

4.Hanehalkı ve HHKOK

44,71

39,55

38,24

36,62

38,77

36,99

C. NET İŞLETME ARTIĞI (Milyar TL.) (A-SST)

466,1

1.669,3

1.843,2

2.212,3

3.392,2

7.214,9

D. NET İŞLETME ARTIĞI/GSYH (%)

46,32

44,38

42,69

43,82

46,75

48,06

Kaynak: TÜİK ve kendi hesaplamalarımız.

                 Gayri safi işletme artığının GSYH içindeki payı 2009-2019 döneminde ortalama yüzde 60 iken, bu pay 2020-2022 döneminde yüzde 63,9’a yükselmiştir. Gayri safi işletme artığından sabit sermaye tüketimi düşüldüğünde net işletme artığı elde edilmektedir. 2009-2019 döneminde net işletme artığının GSYH ‘ya oranı yüzde 44,9 iken, bu pay 2020-2022 döneminde yüzde 46,2’ye yükselmiştir. Özellikle 2022 yılında işletme artığının payında belirgin bir yükseliş gözlenmiştir (Grafik:8).



                6. KURUMSAL SEKTÖRLERİN TASARRUFLARI VE TASARRUF ORANLARI

                2009 yılında yüzde 21,9 olan toplam yurtiçi tasarrufların GSYH ‘ya oranı, 2018 yılında yüzde 25,8’e, 2022 yılında ise yüzde 30’a yükselmiştir (Grafik:9).  Ekonominin temel tasarruf kurumunu şirketler ve hane halkı oluşturmaktadır. Toplam tasarruflar içinde şirketlerin payı 2009-2019 döneminde ortalama yüzde 56,9’dan 2020-2022 döneminde yüzde 69,7’ye yükselmiştir. Bu pay 2020 yılında yüzde 75,3 ile tarihi zirve yapmıştır (Grafik:10). Milli muhasebe hesap sisteminde tüketim harcaması bulunmayan şirketler kesiminin tasarruf oranı 2009-2022 döneminde ortalama yüzde 95 civarında bulunmaktadır.

                Hane halkının tasarruflar içindeki payında son yıllarda önemli bir düşüş gözlenmektedir. 2009-2019 döneminde hane halkı tasarruflarının toplam tasarruflar içindeki payı yüzde 34,3’ten, 2020-2022 döneminde yüzde 24,3’e gerilemiştir. 2009 yılında yüzde 10,5 olan hane halkı tasarruf oranı 2015-2017 dönemindeki yükselişin ardından son yıllarda tekrar düşüş göstermiştir (Grafik:9). 2009-2019 döneminde ortalama yüzde 12,2 olan hane halkı tasarruf oranı, 2020-2022 döneminde yüzde 11,1, 2022 yılında ise yüzde 10,5 olmuştur.              

Tablo:5-Kurumsal Sektörlerin Tasarrufları ve Tasarruf Oranları (Cari Fiyatlarla)

 

2009

2018

2019

2020

2021

2022

A. TOPLAM TASARRUFLAR (Milyar TL.)

220,5

969,5

1.137,0

1.363,8

2.223,0

4.508,1

B. TOPLAM TASARRUFLAR (% Dağılım)

100,00

100,00

100,00

100,00

100,00

100,00

1.Mali+Mali Olmayan Şirketler

74,01

64,92

69,54

75,31

65,28

68,48

2.Genel Devlet

-6,83

-1,58

-0,67

-2,23

11,17

9,13

3.Hanehalkı ve HHKOK

32,80

36,67

31,14

26,93

23,55

22,39

C. TASARRUF ORANLARI (%)

 

 

 

 

 

 

1.Toplam Tasarruflar/GSYH

21,91

25,78

26,33

27,01

30,64

30,03

2.Hanehalkı ve HHKOK/Hane Halkı HG

10,45

14,40

12,60

11,36

11,55

10,50

Kaynak: TÜİK ve kendi hesaplamalarımız.

Genel devlet tasarruf oranı, 2009 ve 2018-2020 döneminde bütçe performansındaki bozulma nedeniyle negatif değerler almış, 2009-2022 dönemi genelinde ortalama yüzde 12 civarında gerçekleşmiştir.



Tasarruf eğilimindeki değişimin temel belirleyicisinin işletme artığı olduğu anlaşılmaktadır. Son yıllarda hane halkı tasarruf oranındaki gerilemenin temel nedeninin hane halkı harcanabilir geliri içinde önemli bir yer tutan işletme artığında gözlenen düşüştür. Ekonomide yaratılan işletme artığı içinde hane halkının payı 2009-2019 döneminde ortalama yüzde 42,5’ten, 2020-2022 döneminde yüzde 37,5’e gerilemiştir. Şirketlerin payında ise, toplam tasarruftan aldıkları paya benzer şekilde önemli bir yükseliş gerçekleşmiştir. 2009-2019 döneminde şirketlerin toplam işletme artığı içindeki payı yüzde 51,3’ten 2020-2022 döneminde yüzde 55,3’e çıkmıştır.  

               

 7. GAYRİSAFİ SABİT SERMAYE YATIRIMI VE KURUMSAL SEKTÖRLERE DAĞILIMI

                Bir ekonomide bir yıl içinde kurumlar tarafından üretim kapasitesini artırmak amacıyla yapılan harcamalar “gayrisafi sabit sermaye yatırımlarını” oluşturmaktadır. Gayrisafi sabit sermaye oluşumunun en büyük kısmını maddi sabit aktifler oluşturmaktadır. Bu aktifler, makine-teçhizat ve inşaat olmak üzere iki alt grupta incelenmektedir. Sabit aktifler, bir yıldan fazla bir süre için üretim işleminde kullanılmaktadır”[4].            Mevcut sermaye stokunun üretim sürecindeki aşınma ve eskimesini ifade eden sabit sermaye tüketimi payı, bu toplama dahil olduğundan “gayrisafi” olarak ifade edilmektedir. Diğer bir ifadeyle, ülkenin üretim kapasitesi yapılan gayrisafi sabit sermaye yatırımı kadar artmamaktadır. Üretim kapasitesindeki fiili artış, sabit sermaye tüketimi hariç net sabit sermaye yatırımı kadardır.

                Sabit sermaye tüketimi, bir muhasebe dönemi süresinde fiziksel bozulma, normal koşullarda kullanım dışı kalma veya normal kaza zararı sonucunda sahip olunan ve üretim sürecinde kullanılan sabit aktif stoklarının cari değerinde meydana gelen azalma olarak tanımlanır. Sermaye tüketimi üreticilerin sahip oldukları tüm sabit aktifler (değerli metaller hariç) için hesaplanır. Böylece sabit sermaye tüketimi, üretim faaliyeti için kullanılan bir sabit aktifin üretim süresince değerinde meydana gelen azalmayı ölçer”[5].  “Sabit sermaye tüketimi vergi amaçlı amortismandan farklıdır. Sabit sermaye tüketiminin hesaplanmasında sabit varlıkların stokları ve bu varlıkların tür ve niteliklerine bağlı olarak farklı aktifler için beklenen ortalama ömür önem kazanmaktadır.”[6]

                Gayrisafi sabit sermaye yatırımına stoklardaki değişimin ilave edilmesiyle “gayrisafi sermaye oluşumuna” ulaşılmaktadır. Gayrisafi sabit sermaye oluşumuna “değerlilerin edinimi” de dahil edilmektedir. Değerlilerin edinimi ağırlıklı olarak parasal olmayan altın ile kıymetli takılar, antikalar ile tablolardan oluşmaktadır.                

Tablo:6-Kurumsal Sektörlerin Gayrisafi Sabit Sermaye Yatırımı (Cari Fiyatlarla, Milyar TL.)

 

2009

2018

2019

2020

2021

2022

A.TOP.GSS. SER. YATIRIMI (Milyar TL.)

220,0

1.115,8

1.117,7

1.349,7

2.035,3

4.353,4

B.TOP.GSS. SER. YATIRIMI/GSYH (%)

21,86

29,67

25,89

26,73

28,05

29,00

C.TOP.GSS. SER. YATIRIMI (% Dağılım)

100,00

100,00

100,00

100,00

100,00

100,00

1.Mali+Mali Olmayan Şirketler

56,98

56,28

60,67

60,99

65,07

65,61

2.Genel Devlet

17,49

15,79

13,37

14,32

12,28

11,90

3.Hanehalkı ve HHKOK

25,54

27,94

25,96

24,70

22,65

22,49

D. SABİT SER. TÜKETİMİ (Milyar TL.)

162,1

607,5

731,5

867,6

1.247,6

2.784,5

E.NET SABİT SER.YATIRIMI (A-D)

57,8

508,3

386,2

482,2

787,7

1.568,9

F. Değerlilerin Edinimi

3,7

3,8

4,0

39,8

8,9

24,5

G.TOP.GS. SABİT SER. YAT. (A+F)

223,7

1.119,6

1.121,7

1.389,5

2.044,2

4.377,9

H. Stok Değişimi

5,9

-11,6

-47,5

192,8

234,5

882,2

I. GAYRİSAFİ SER. OLUŞUMU (G+H)

229,6

1.108,0

1.074,2

1.582,3

2.278,7

5.260,1

Kaynak: TÜİK ve kendi hesaplamalarımız.

TÜİK Kurumsal Hesaplar Sisteminde, hane halkı, genel devlet ve şirketlerin (mali ve mali olmayan) gayrisafi sabit sermaye yatırımları, stok değişimi, değerlilerin edinimi ve sabit sermaye tüketimine ilişkin veriler de yer almaktadır. Mali ve mali olmayan şirketler ile genel devletin ekonomide mal ve hizmet üretim sektörlerine yönelik yatırımları bulunmaktadır. Hane halkının sabit sermaye yatırımları, çiftçilerin tarım sektörü ile ilgili yatırımları (tarım alet ve makinaları, zirai bina ve onarımı), kendi nam ve hesabına çalışanların kendi faaliyetlerine yönelik yatırımları ile ikamet amaçlı bina inşaatı hane halkının sabit sermaye yatırımını oluşturmaktadır.       

                Gayrisafi sabit sermaye yatırımlarının GSYH ‘ya oranı 2009 yılında yüzde 21,9 iken, bu pay 2022 yılında yüzde 29’a yükselmiştir. Gayrisafi sabit sermaye yatırımlarının GSYH’ya oranı 2009-2019 döneminde yüzde 27,3, 2020-2022 döneminde ise yüzde 27,9 olmuştur. Bu dönemde hane halkı yatırımlarının GSYH ‘ya oranı yüzde 7,7’den yüzde 6,5’e gerilerken, şirketlerin sabit sermaye yatırımlarının oranı yüzde 16,1’den yüzde 17,9’a yükselmiştir (Grafik:11). Genel devlet yatırımlarının GSYH ‘ya oranı her iki dönemde de sabit kalmış ve yüzde 3,6 olarak gerçekleşmiştir.

Şirketlerin toplam sabit sermaye yatırımları içindeki payı 2009-2019 döneminde yüzde 58,9’dan, 2020-2022 döneminde yüzde 63,9’a çıkmıştır. Bu dönemde genel devlet yatırımlarının payında sınırlı bir düşüş gözlenirken, hane halkı yatırımların payı yüzde 28’den yüzde 23,3’e gerilemiştir (Grafik:12). Genel devletin sabit sermaye yatırımları içindeki payı, 2009-2019 döneminde ortalama yüzde 13,2 iken, 2020-2022 döneminde yüzde 12,8’e gerilemiştir. Kamu Özel İş Birliği projelerinin yoğunlaştığı 2011-2015 döneminde genel devlet yatırımlarının payı yüzde 11,5 seviyesine gerilemiştir.       



               

Sabit sermaye tüketiminin GSYH ‘ya oranı 2009-2019 döneminde ortalama yüzde 15,1, 2020-2022 döneminde yüzde 17,6, 2020 yılında ise yüzde 18,6 olmuştur. Gayrisafi sabit sermaye yatırımlarından sabit sermaye tüketimi düşüldüğünde net sabit sermaye yatırımlarına ulaşılmaktadır. 2009-2019 döneminde net sabit sermaye yatırımlarının GSYH ‘ya oranı ortalama yüzde 12,2 iken, bu oran 2020-2022 döneminde yüzde 10,3’e gerilemiştir (Grafik:13). Bu oranlar, son yıllarda ekonominin fiili ek ilave kapasite yaratmakta yetersiz kaldığını göstermektedir.

 



                Gayrisafi sabit sermaye oluşumuna dahil olan “değerlilerin edinimi” büyük ölçüde parasal olmayan altından oluşmakta ve hane halkı tarafından yapılmaktadır. Dönem genelinde GSYH’nın yüzde 0,3’ü kadar olan değerlilerin edinimi, 2020 yılında hane halkının altın yatırımlarına yönelmesi sonucunda parasal olmayan altın ithalatı aşırı ölçüde artmış ve “değerliler ediniminin” GSYH ‘ya oranı yüzde 0,8’e yükselmiştir (Grafik:14). Benzer eğilim stok değişiminde de yaşanmıştır. Stok değişiminin GSYH ‘ya oranı 2009-2019 döneminde ortalama yüzde 0,5 iken, bu oran 2018 ve 2019 yıllarında negatife dönüşmüş, ancak 2020-2022 döneminde olağanüstü bir artış göstererek GSYH’nın yüzde 4,3’üne yükselmiştir. Son yıllarda tüm göstergelerde olduğu gibi, yatırımlar ve bileşenlerinde de benzer dalgalanmalar yaşanmıştır.

8. HANE HALKI HARCANABİLİR GELİRİ BİLEŞENLERİ VE HANE HALKI GENEL DENGESİ:

                 Bir bireyden veya bireyler grubundan meydana gelen hane halkı ekonominin en önemli kurumsal sektörlerinden birisini oluşturmaktadır. Hane halkları sadece tüketimle değil, ekonomik faaliyetin her çeşidiyle meşgul olabilir. Hane halkı sektörü tüketici veya piyasa çıktısı sağlayan üretici birey veya birey gruplarını kapsar. Hane halkları kendi nihai kullanımları için mal ve hizmet üreten birimlerdir. Hane halklarının ekonomik faaliyetlere temel katkıları, iş gücü arzı yaratmak ve girişimci olarak piyasaya mal hizmet üretmektir.

                Hane halkı sektörü üretimi, hane halkı üyeleri tarafından sahip olunan ve kontrol edilen şirketleşmemiş, kendi nam ve hesabına çalışan girişimlerin üretimini kapsar. Hane halkı sektörünün üretim faaliyetleri ağırlıklı olarak, tarım, perakende ticaret, ulaştırma ve diğer hizmet sektörü gibi üretim faaliyetlerinde yer almaktadır. Hane halkları işveren olabilecekleri gibi, kendi binası, sermayesi olmayan sokak satıcıları, ayakkabı boyacıları olarak tek başına çalışanlar da olabilir. Bu kapsamda hane halkı sektörünün üretim hesabında kayıt dışı hesabı önemli bir yer tutmaktadır.

Hane halklarının gelir kaynakları, kullanımları ve hane halkı harcanabilir gelirinin GSYH’ya oranına ilişkin veriler Tablo:7’de verilmektedir. TÜİK Kurumsal Hesaplar Sistemine göre, hane halkının toplam brüt gelir kaynakları şu unsurlardan oluşmaktadır; işletme artığı (kâr), çalışanlara yapılan ödemeler (ücret-maaş-yevmiye), mülkiyet gelirleri (faiz geliri, şirketlerin dağıtılmış gelirleri, kira geliri), ayni transfer dışı sosyal fayda (emekli maaşları ve benzeri gelirler) ve diğer cari transfer gelirleri. Hane halkı toplam brüt gelirlerinin GSYH’ya oranı 2009-2019 döneminde ortalama yüzde 83,4 olmuştur. Bu oran 2020-2022 döneminde yüzde 76,2’ye, 2022 yılında ise yüzde 74,5’e gerilemiştir (Tablo:7).

Tablo:7-Hane Halkı Harcanabilir Geliri Bileşenlerinin GSYH ‘ya Oranı (%)

 

2009

2018

2019

2020

2021

2022

A. TOPLAM GELİR KAYNAKLARI

83,09

81,58

80,69

78,07

76,02

74,53

1.İşletme Artığı

27,92

23,94

22,80

22,34

24,79

24,64

2.Çalışanlara Yapılan Ödemeler

26,81

29,98

31,23

29,24

26,77

23,50

3.Mülkiyet Gelirleri

15,72

16,03

14,02

13,25

13,52

17,47

4.Ayni Transfer Dışı Sosyal Fayda

9,38

9,04

9,89

10,07

8,41

6,53

5.Diğer Cari Transferler

3,26

2,59

2,75

3,17

2,53

2,40

B. TOPLAM KULLANIMLARI

14,82

16,32

16,41

14,90

14,63

13,09

I.HH. HARCA.GELİRİ (Net)(A-B) (1)

68,76

65,63

65,09

64,05

62,46

64,03

II.Tüketim Harcaması

61,57

56,18

56,90

56,77

55,25

57,31

III.Tasarruflar

7,19

9,45

8,20

7,29

7,21

6,72

IV.GS.Sabit Sermaye Oluşumu (1)

5,95

8,39

6,81

7,39

6,48

6,68

V.Tasarruf-Yatırım Farkı (III-IV)

1,23

1,06

1,39

-0,10

0,74

0,04

GSYH

100,00

100,00

100,00

100,00

100,00

100,00

kaynak: TÜİK ve kendi hesaplamalarımız.

(1) Değerlilerin edinimi dahil.

Hane halkının brüt toplam gelirlerinden yapılan kesinti ve kullanımlar ise şu şekilde sıralanmaktadır; gelir ve servet vergisi ödemeleri, net sosyal katkı ödemeleri (sosyal güvenlik prim ödemeleri), mülkiyet giderleri (faiz ve kira ödemeleri) ve diğer cari transfer giderleri. Hane halkı toplam gelirinden yapılan bu kesinti ve kullanımların GSYH ‘ya oranı 2009-2019 döneminde ortalama yüzde 15,4, 2020-2022 döneminde yüzde 14,2, 2022 yılında ise yüzde 13,1 olmuştur (Tablo:7).

                 Hane halkının temel gelir kaynağını işgücü arzı karşılığı elde ettikleri ücret-maaş ve yevmiye ödemelerinden oluşan “Çalışanlara Yapılan Ödemeler” kalemi oluşturmaktadır. 2009-2019 döneminde, çalışanlara yapılan ödemelerin GSYH ‘ya oranı ortalama yüzde 28,8’den, 2020-2022 döneminde yüzde 26,5’e gerilemiştir. 2022 yılında enflasyondaki sıçrama sonucunda çalışanların reel gelir kayıpları nedeniyle bu oran 2022 yılında yüzde 23,5’e düşmüştür. Ağırlıklı olarak kendi nam ve hesabına çalışanlar ile çiftçilerin gelirlerinden oluşan “İşletme artığında” da 2015 sonrasında gerileme gözlenmiştir. 2009-2019 döneminde işletme artığının GSYH ‘ya oranı ortalama yüzde 25,5’ten, 2020-2022 döneminde yüzde 23,9’a gerilemiştir. Bu oran 2022 yılında yüzde 24,6 olmuştur (Grafik:15).



Sosyal güvenlik sistemi tarafından hane halkına ödenen emekli maaşları ve benzerlerinden oluşan “Ayni Transfer Dışındaki Sosyal Fayda” kaleminin GSYH ‘ya oranı 2009-2019 döneminde ortalama yüzde 9 iken, 2020-2022 döneminde yüzde 8,3’e, 2022 yılında ise yüzde 6,5’e gerilemiştir. Hane halkı tarafından sosyal güvenlik sistemine yapılan katkılar ise “Net Sosyal Katkı Ödemelerini” oluşturmaktadır. 2009-2019 döneminde yüzde 7,9 olan hane halkı net sosyal katkı ödemelerinin GSYH ‘ya oranı, 2020-2022 döneminde yüzde 8,1’e yükselmiştir (Grafik:16).              

İncelenen dönemde hane halkı mülkiyet giderlerinin (faiz ve kira ödemeleri) GSYH ‘ya oranı yüzde 1,3 civarında kalırken, mülkiyet gelirlerinin (şirketlerin dağıtılmış gelirleri ile faiz ve kira gelirleri) GSYH ‘ya oranında belirgin bir dalgalanma gözlenmiştir. 2009-2019 döneminde mülkiyet gelirlerinin GSYH ‘ya oranı ortalama yüzde 17,9 olmuştur. 2020 ve 2021 yıllarında yüzde 13 civarına gerileyen bu oran, 2022 yılında, şirketlerin dağıtılmış gelirlerindeki artışın etkisiyle, yüzde 17,5’e yükselmiştir.

Tablo:8-Hanehalkı Mülkiyet Gelir ve Giderleri (Cari Fiyatlarla)

 

2009

2018

2019

2020

2021

2022

A. MÜLKİYET GELİRİ (Milyar TL.)

158,2

602,8

605,4

668,8

980,9

2.622,2

B. MÜLKİYET GELİRİ/GSYH (%)

15,72

16,03

14,02

13,25

13,52

17,47

1.FISIM Sonrası Faiz Geliri

5,54

4,15

3,47

2,98

3,81

4,40

2.Şirketlerden Alınan Gelir

9,62

11,40

10,04

9,78

9,11

12,51

3.Diğer Yatırım Geliri (Sigorta)

0,39

0,36

0,37

0,35

0,48

0,42

4.Kira Geliri

0,16

0,07

0,13

0,14

0,12

0,15

C. MÜLKİYET GİDERİ (Milyar TL.)

13,3

59,4

65,9

54,8

88,5

121,8

D. MÜLKİYET GİDERİ/GSYH (%)

1,32

1,58

1,53

1,08

1,22

0,81

E.NET MÜLKİYET GELİRİ (Milyar TL.)

144,9

542,4

539,5

614,0

892,4

2.500,4

F.NET MÜLKİYET GELİRİ/GSYH (%)

14,40

14,45

12,49

12,16

12,30

16,66

Kaynak: TÜİK ve kendi hesaplamalarımız.

2009-2022 dönemi genelinde mülkiyet gelirleri içindeki faiz gelirlerinin GSYH ‘ya oranı yüzde 3,7 civarında seyretmiştir. Bu oran 2022 yılında yüzde 4,4’e çıkmıştır. Bu yükselişin kurlardaki sıçrama nedeniyle döviz hesaplarından kaynaklandığı tahmin edilmektedir. Mülkiyet gelirleri içinde radikal değişiklik, şirketlerden elde edilen gelirlerde gözlenmiştir. Son yıllarda mali ve mali olmayan şirketlerin işletme artığında yükseliş olmasına karşın, hane halkının şirketlerden sağladıkları gelirin GSYH ‘ya oranında belirgin bir düşüş olmuştur. Nitekim 2009-2019 döneminde bu gelirlerin GSYH ‘ya oranı yüzde 13,2 iken, bu oran 2020-2021 döneminde yüzde 9,4’e gerilemiş, ancak 2022 yılında yüzde 12,5’e yükselmiştir.

Hane halkı harcanabilir gelir bileşenlerini topluca incelediğimizde, son yıllarda çalışanlar ve emeklilerin harcanabilir gelirlerinde ciddi bir erime gözlenmektedir. 2009-2022 döneminde çalışanlara yapılan ödemeler (ücret-maaş-yevmiye) ile emekli aylıkları (ayni transfer dışındaki sosyal fayda) toplamının GSYH ‘ya oranında belirgin bir düşüş gözlenmektedir. 2009-2019 döneminde çalışanlara ve emeklilere yapılan ödemelerin GSYH ‘ya oranı yüzde 37,8, bu pay 2020-2022 döneminde yüzde 34,8’e gerilemiştir.

2022 yılında çalışanlara ve emeklilere yapılan ödemelerin GSYH ‘ya oranı, tarihi en düşük seviye olan yüzde 30’a gerilemiştir. 2022 yılında yaşanan enflasyonist sürecin, çalışanlar ve emekliler açısından ciddi bir reel gelir kaybına neden olduğu görülmektedir. 2022 yılında mülkiyet gelirleri payındaki yükseliş dikkate alındığında, gelir dağılımındaki bozulmanın daha belirgin hale geleceği anlaşılmaktadır.



                Hane halkının toplam gelir ve kullanım farkından oluşan Hane Halkı Harcanabilir Gelirinin GSYH‘ya oranı 2009-2019 döneminde yüzde 68,5 iken, bu pay 2020-2022 döneminde yüzde 63,5’e gerilemiştir. Hane halkı harcanabilir gelirinin GSYH ‘ya oranı genelde 2017 yılına kadar yüzde 69 civarında gerçekleşmiştir. 2018 yılından itibaren bu pay hızla gerilemiş ve 2020-2022 döneminde yüzde 63,5 olmuştur. 2009-2020 döneminde hane halkı harcanabilir gelirinde gözlenen bu gelişmeler, hane halkı tüketim, tasarruf ve yatırımlarını da etkilemiştir. 2009-2019 döneminde ortalama yüzde 60 civarında olan hane halkı tüketim harcamalarının GSYH ‘ya oranı, zaman içinde azalmış ve 2020-2022 döneminde ortalama 56,4 olarak gerçekleşmiştir.

İncelenen dönemde hane halkının tasarruf ve yatırımlarının GSYH ‘ya oranlarında da düşüş gözlenmektedir. 2009-2019 döneminde ortalama tasarruf/GSYH oranı yüzde 8,4, yatırım/GSYH oranı yüzde 7,9 olmuştur. Bu oranlar, 2020-2022 döneminde, sırasıyla, yüzde 7,1 ve yüzde 6,9’a gerilemiştir. Hane halkının bazı yıllarda tasarruf-yatırım açığı verdiği görülmektedir. Yüksek büyüme hızının gerçekleştiği 2011-2013 döneminde hane halkı tasarruf-yatırım farkı negatif olmuştur. Benzer durum 2020 yılında da gerçekleşmiş, hane halkı tasarruf açığının GSYH ‘ya oranı yüzde 0,1 olmuştur.

                9. GENEL DEĞERLENDİRME

                TÜİK tarafından hazırlanan “Kurumsal Sektör Hesapları” oldukça detaylı ve değerli bilgiler içermekte ve ekonominin bütüncül bir resmini ortaya koymaktadır. Ancak TÜİK tarafından, kurumsal sektör hesaplarına ilişkin olarak yeterli ve anlaşılabilir bir açıklama sisteminin oluşturulamadığı görülmektedir. Öncelikle TÜİK tarafından “kurumsal sektör Hesapları” sisteminde yer alan temel değişkenlerin tanım ve kapsamı ile veri kaynağına ilişkin bir açıklama dokümanının hazırlanmasına ihtiyaç bulunmaktadır. Kurumsal sektör hesaplarında yer alan her bir kurumsal birim için, devlet hesaplarında olduğu gibi, toplulaştırılmış tabloların oluşturularak açıklanması yararlı olacaktır. Böylece kamuoyunun ve makro büyüklüklerle ilgilenen pek çok iktisatçının kurumsal sektör hesaplarına olan ilgisi artırılırken, ekonomik büyüklükler ve ekonomik yapıya ilişkin daha sağlıklı değerlendirmelerin yapılması da sağlanacaktır.

                2009-2022 dönemi “Kurumsal Sektör Hesaplarını” inceleyen bu çalışmada, yukarıda saydığımız eksiklikleri kısmen gidermeye çaba gösterdik. Hane halkı, genel devlet ile mali ve mali olmayan şirketlerin, çıktı, katma değer, harcanabilir gelir, tasarruf ve yatırım harcamalarına ilişkin bilgiler derlenerek, incelenen dönemdeki gelişmeler açıklanmaya çalışıldı.

İncelenen dönemde ekonomik yapıda önemli bir değişiklik olduğu gözlenmektedir. Özellikle hane halkına ilişkin büyüklüklerin GSYH içindeki paylarında genelde gerileme gözlenmiştir. Bu eğilim son yıllarda belirgin olarak ortaya çıkmıştır. Hane halkı harcanabilir gelirinin Gayrisafi Harcanabilir Gelire (GSHG) oranı 2009-2019 döneminde ortalama yüzde 68 iken, bu oran 2020-2022 döneminde ortalama yüzde 62’ye gerilemiştir. 2017 sonrası yaşanan gelişmeler ve Covit-19 salgını hane halkı harcanabilir gelirini olumsuz etkilemiştir. 2022 yılında yaşanan enflasyonist süreçte, hane halkının, özellikle, çalışan ve emeklilerin harcanabilir gelirlerinde ciddi bir düşüşe neden olduğu görülmektedir. 2009-2019 döneminde çalışanlara ve emeklilere yapılan ödemelerin GSYH ‘ya oranı yüzde 37,8 iken, bu pay 2020-2022 döneminde yüzde 34,8’e, 2022 yılında ise yüzde 30’a gerilemiştir.

                Hane halkı verilerinde gözlenen olumsuz gelişmeye karşın, son üç yılda şirketler kesiminin performansı önemli ölçüde iyileşme göstermiştir. Şirketlerin katma değerinin GSYH ’ya oranı 2009-2019 döneminde yüzde 59,4 iken, bu oran 2020-2022 döneminde yüzde 62,1’e yükselmiştir. Aynı dönemde şirketlerin harcanabilir gelirlerinin GSYH ‘ya oranı ise, yüzde 14,3’ten yüzde 21,8’e çıkmıştır.

Gayrisafi sabit sermaye yatırımlarının GSYH ‘ya oranı 2009 yılında yüzde 21,9 iken, bu pay 2022 yılında yüzde 29’a yükselmiştir. Gayrisafi sabit sermaye yatırımlarının GSYH ‘ya oranı 2009-2019 döneminde yüzde 27,3, 2020-2022 döneminde ise yüzde 27,9 olmuştur. Bu dönemde hane halkı yatırımlarının GSYH ‘ya oranı yüzde 7,7’den yüzde 6,5’e gerilerken, şirketlerin sabit sermaye yatırımlarının oranı yüzde 16,1’den yüzde 17,9’a yükselmiştir. Şirketlerin toplam sabit sermaye yatırımları içindeki payı 2009-2019 döneminde yüzde 58,9’dan, 2020-2022 döneminde yüzde 63,9’a çıkmıştır. Bu dönemde genel devlet yatırımlarının payında sınırlı bir düşüş gözlenirken, hane halkı yatırımların payı yüzde 28’den yüzde 23,3’e gerilemiştir,

Sabit sermaye tüketiminin GSYH ‘ya oranı 2009-2019 döneminde ortalama yüzde 15,1, 2020-2022 döneminde yüzde 17,6, 2020 yılında ise yüzde 18,6 olmuştur. Gayrisafi sabit sermaye yatırımlarından sabit sermaye tüketimi düşüldüğünde net sabit sermaye yatırımlarına ulaşılmaktadır. 2009-2019 döneminde net sabit sermaye yatırımlarının GSYH ‘ya oranı ortalama yüzde 12,2 iken, bu oran 2020-2022 döneminde yüzde 10,3’e gerilemiştir. Bu oranlar, son yıllarda ekonominin fiili ek ilave kapasite yaratmakta yetersiz kaldığını göstermektedir.

2009 yılında yüzde 21,9 olan toplam yurtiçi tasarrufların GSYH ‘ya oranı, 2018 yılında yüzde 25,8’e, 2022 yılında ise yüzde 30’a yükselmiştir. Toplam tasarruflar içinde şirketlerin payı 2009-2019 döneminde ortalama yüzde 56,9’dan 2020-2022 döneminde yüzde 69,7’ye yükselmiştir. Bu pay 2020 yılında yüzde 75,3 ile tarihi zirve yapmıştır. Hane halkının tasarruflar içindeki payında son yıllarda önemli bir düşüş gözlenmektedir. 2009-2019 döneminde hane halkı tasarruflarının toplam tasarruflar içindeki payı yüzde 34,3’ten, 2020-2022 döneminde yüzde 24,3’e gerilemiştir.

Son yıllarda hane halkı tasarruf oranındaki gerilemenin temel nedeninin hane halkı harcanabilir geliri içinde önemli bir yer tutan işletme artığında gözlenen düşüştür. Ekonomide yaratılan işletme artığı içinde hane halkının payı 2009-2019 döneminde ortalama yüzde 42,5’ten, 2020-2022 döneminde yüzde 37,5’e gerilemiştir. Şirketlerin payında ise, toplam tasarruftan aldıkları paya benzer şekilde önemli bir yükseliş gerçekleşmiştir. 2009-2019 döneminde şirketlerin toplam işletme artığı içindeki payı yüzde 51,3’ten 2020-2022 döneminde yüzde 55,3’e çıkmıştır. 

 



[1] TÜİK,” Kurumsal Sektör Hesapları,2022”, 13 Ekim 2023 tarihli Haber Bülteni.

[2]YÜKSELER, Zafer, “Makroekonomik Hesaplar ve Hane Halkı Ekonomik Büyüklükleri.

(20) (PDF) MAKROEKONOMİK HESAPLAR VE HANEHALKI EKONOMİK BÜYÜKLÜKLERİ (researchgate.net)

 



[3] TÜİK, “Ulusal Hesaplar Sistemi, Sorularla Resmi İstatistikler Dizisi-12”.

[4] TÜİK, “Ulusal Hesaplar Sistemi, Sorularla Resmi İstatistikler Dizisi-12”.

[5] TÜİK, “Ulusal Hesaplar Sistemi, Sorularla Resmi İstatistikler Dizisi-12”.

[6] TÜİK, “TÜRKİYE ULUSAL HESAPLAR SİSTEMİ’NDE SNA-2008 ve ESA-2010’un UYGULANMASI ve ANA REVİZYON”

2024 19 Nisan Haftasında-Uluslararası Rezervler ve Döviz Likiditesi

  Uluslararası Rezervler ve Döviz Likiditesi (Zafer YÜKSELER)             T.C. Merkez Bankası, 2024 Mart ayı ve 19 Nisan haftasına ait “Ul...