FİYAT
İSTİKRAR KOMİTESİ: Geçmişe Yolculuk
12
Mart 2021 tarihinde Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanan “Ekonomi
Reformları” kitapçığı kamuoyuna açıklanmıştır. Kitapçığın “Fiyat İstikrarı”
bölümünde “Fiyat istikrarının güçlendirilmesi için yapısal önlemler alınacağı”
belirtilmiştir. Bu çerçevede dört ana başlık altında önlemler sıralanmıştır.
Bunlar;
1.
Fiyat İstikrarı Komitesi Oluşturulacaktır.
2.
Erken Uyarı Sistemi Kurulacaktır.
3.
Gıda Kaybı ve İsrafı Engellenecektir.
4.
Enflasyon Ataleti Azaltılacaktır.
Fiyat
İstikrar Komitesinin Kuruluş Amacı: Fiyat istikrarının sağlanması amacıyla
enflasyon dinamiğini takip etmek, dezenflasyon süreci önünde risk oluşturan
şokları değerlendirmek, gerekli önlemleri belirlemek ve yönetmek için Fiyat
İstikrar Komitesi oluşturulacaktır.
Komite
Hazine ve Maliye Bakanlığı Koordinasyonunda; Ticaret Bakanlığı, Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı, Strateji ve Bütçe Başkanlığı ile Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankası'ndan müteşekkil olacaktır.
Enflasyonla
mücadele için öncelikli olarak "Fiyat İstikrar Komitesi"
kurulacağının açıklanması, iktisatçılar arasında hayal kırıklığı yaratırken
enflasyonla mücadelenin komisyona havale edildiği eleştirilerini de gündeme
getirmiştir. Geçmişte yüksek enflasyon dönemlerini yaşamış ve bu dönemlerde
enflasyonla mücadeleye ilişkin uygulamaları hatırlayan kişilerin aklına ise
devletin doğrudan fiyatlara müdahalesi ve 1970'li yıllardaki fiyat kontrol
komitesi uygulaması gelmiştir.
Dünya
Gazetesi yazarı Alaattin Aktaş 15 Mart 2021 tarihli yazısında konu ile ilgili
Mahfi Eğilmez’in değerlendirmesine yer vermiştir. “Değerli Hocam Mahfi Eğilmez, “Kendime Yazılar” adlı bloğunda 9
Şubat 2019 tarihinde yer verdiği “Piyasa Sisteminde Fiyatlara Müdahale”
başlıklı yazısını geçen hafta yapılan kurul açıklamasından sonra yeniden
hatırlatma gereği duydu. Mahfi Hocam o yazısının bir bölümünde 1970’li yıllarda
Fiyat Kontrol Komitesi kurulduğunu belirterek şöyle diyor: “Bir yandan piyasa
ekonomisi yürürlükte iken bir yandan da fiyat denetimleri başlatıldı. Devlet,
Fiyat Kontrol Komitesi adı altında bir komite kurdu. Bu komite, fiyat artırmak
isteyen özel kesim kuruluşlarının başvurularını inceliyor, onaylıyor,
reddediyor veya değiştirerek kabul ediyordu. Bu uygulama yaygınlaştıkça başta
büyük şehirler olmak üzere Türkiye’nin her yerinde karaborsa ortaya çıktı.
Türkiye, bu uygulamaları 1980’lerin ortalarından itibaren terk ederek yeniden
piyasa sistemine döndü.”
1970'li
yıllardaki ekonomik yapımız, ekonomik politika uygulamaları ve bu politikalara
imkan veren çerçeve günümüz ile önemli ölçüde farklılık göstermekte idi. Kamu
müdahalesinin yoğun olarak yaşandığı ithal ikame politikalarının uygulandığı
1970'li yıllarda, devlet ekonomik hayatta belirleyici konumda bulunmaktaydı.
Kamu İktisadi Teşebbüsleri temel mal ve hizmet üretiminde, yatırım ve
istihdamda önemli bir ağırlığa sahipti. Devlet bu kuruluşlar aracılığıyla,
sanayi ve hizmet sektörlerinde fiyat mekanizmasına doğrudan müdahale etmekte,
KİT’ler ve Tarım Satış Kooperatifleri Birlikleri (TSKB) aracılığıyla tarımsal
destekleme fiyat politikası uygulamakta ve tarım ürünleri fiyatlarına da
müdahale etmekteydi. Özel sektörün fiyatlarına ise Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı ve Fiyat Kontrol Komitesi aracılığıyla müdahale ve kontrol söz konusu
idi. Bu uygulamalar yanı sıra faiz ve döviz kurlarının da kontrol edildiği
dikkate alınırsa müdahaleci bir ekonomik sistemin olduğu görülmektedir.
a. 1970’li Yıllarda Fiyat Kontrollerine İlişkin
Düzenlemeler
1970’li
yıllarda fiyatlara müdahale ve kontrol uygulamalarına ilişkin düzenlemeler
konusunda aşağıda özet bir değerlendirme yer almaktadır. Bunu takip eden
bölümde, fiyat tespit ve kontrolüne ilişkin geçmiş tecrübe ve anılara ilişkin
bilgi verilecektir.
1.
Kamu Kesiminde Fiyat Kontrol ve Müdahaleleri:
1970’li
yıllarda 40 civarında KİT faaliyette bulunmakta ve temel mal ve hizmetlerin
önemli bir bölümü bu kuruluşlar tarafından üretilmekteydi. Dolayısıyla bunların
ürettikleri mal ve hizmetlerin fiyatları serbest piyasada oluşmamaktaydı. İktisadî
Devlet Teşekkülleriyle, Müesseseleri ve İştirakleri Hakkında ki 440 sayılı
kanunun 24. maddesinin ilk fıkrasında "Teşekküller mal ve hizmet fiyatlarını
tespitte serbesttirler" ifadesine karşın, bu maddenin ikinci
fıkrasında "Bu mal ve hizmetlerden temel mal ve hizmet mahiyetinde
olanların fiyatları gerektiğinde Bakanlar Kurulunca tespit edilebilir"
hükmü yer almaktaydı. Bu kapsamda, gübre, demir-çelik, kağıt, çimento, et, çay,
demiryolu taşımacılığı gibi pek çok mal ve hizmetin fiyatı DPT ile Maliye
Bakanlığı Hazine ve Milletlerarası İktisadi İşbirliği Teşkilatı (HAZMİİT) Genel
Sekreterliği ve ilgili bakanlık tarafından ortaklaşa belirlenir, Bakanlar
Kurulu tarafından uygulamaya konulurdu. Bu fiyat tespitinden kaynaklanan zarar
“görev zararı” olarak tanımlanmakta ve bu zararın daha sonra bütçeden
karşılanması öngörülmekteydi.
Her
yıl KİT Yatırım ve Finansman Programının hazırlıkları için bir ay boyunca
kuruluşlarla toplantı yapılırdı. Toplantılar Maliye Bakanlığı'nın Ulus'taki
binasında Hazine ve Milletlerarası İktisadi İşbirliği (HAZMİİT) Genel
Sekreterliğinin bulunduğu zemin kat toplantı salonunda olurdu. Toplantılara
kuruluş genel müdürleri ve yetkilileri, DPT'den KİT birimi elemanları ile
DPT'nin ilgili sektör uzmanı ve HAZMİİT ilgili genel müdür yardımcısı ve ekibi
katılırdı. Kuruluşların mevcut finansman, üretim, satış ve fiyat politikaları
gözden geçirilir bir sonraki yıl için hedefler belirlenirdi. TEKEL, ÇAYKUR ve
Şeker Şirketi gibi tarım ürünlerini işleyen kuruluşların, satış fiyatları
yanı sıra ürün alım fiyatlarının belirlenmesi de ayrı bir öneme sahipti.
Tarımsal ürün destekleme fiyatları tüketiciler ve üreticiler açısından oldukça
tartışmalı toplantılara neden olurdu. Belirlenen politika ve hedeflere göre,
kuruluşların finansman ihtiyacı ve kaynakları tespit edilirdi. Kuruluşların temel
finansman kaynakları; bütçeden tahsis edilen sermaye ve görev zararı ödenekleri,
Devlet Yatırım Bankası (DYB) kredileri ve dış proje kredileri idi. Ayrıca bazı
kuruluşlara ikraz tahvili ve tarımsal KİT'lere T.C.Merkez Bankası’ndan reeskont
kredisi verilirdi.
2.
Tarımsal Ürün Fiyatlarına Müdahale:
1970'li
yıllarda tarım sektöründe Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri yanı sıra,
Şeker Şirketi, Et-Balık Kurumu, Süt Endüstrisi Kurumu, Çay-Kur, TEKEL, TMO ve
Türkiye Zirai Donatım Kurumu gibi KİT'lerin önemli fonksiyonları bulunmaktaydı.
Tarımsal ürün fiyatları ile üreticiler desteklenirken, tarım ürünlerinin
işlenmesi, depolanması ve ticareti ile de ekonomiye katkı
sağlanıyordu. Ülkemizde tarımsal üretimi destekleme amacına yönelik
Devlet müdahaleleri 1970'lerde oldukça geniş bir kapsam kazanmış bulunmaktadır. Tarımsal
kesime düşük faizli kredi ve ucuz girdiler sağlamak, üreticilere çeşitli
vergi muaflıkları tanımak, toprak iyileştirme çalışmaları yaparak
tarımsal ürünlerin fiyatları dolaylı olarak etkilenmeye çalışılmıştır. Devletin
tarımsal ürünlerin fiyatlarını doğrudan doğruya saptayarak destekleme
alımları yapması zaman içinde giderek yaygınlaşmıştır. 1964 yılında
destekleme alımları kapsamında bulunan tarım ürünü sayısı 5 iken ( tütün,
çay, hububat, şeker pancarı ve fındık) bu sayı 1970 yılında 16
ürüne, 1978 yılında ise 19 ürüne çıkmıştır. Tütün, çay, hububat, şeker
pancarı, fındık yanı sıra pamuk, kuru incir, yaş koza, yapağı, gül
çiçeği, çekirdekli-çekirdeksiz kuru üzüm, canlı hayvan da devlet destekleme
alımları kapsamına alınmıştır. Ancak zaman içinde tarımsal destekleme
politikası amaçlarında sapmalar yaşanmış, TSKB ve KİT'ler ciddi borç ve
finansman yükü ile karşılaşmışlardır.
3.
Özel Kesime İlişkin Fiyat Kontrol ve Müdahaleler:
Özel
kesim tarafından üretilen sanayi ürünleri fiyatlarına müdahale 3003 sayılı
Kanunda öngörülen düzenlemeden kaynaklanmaktadır. 1936 yılında çıkartılan 3003
sayılı "Endüstriyel Mamulatın Maliyet ve Satış Fiyatlarının Kontrolü
ve Tespiti hakkında Kanun" Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına bu ürünlerin
maliyet ve toptan satış fiyatlarını kontrol ve tespit etmeye yetki vermektedir.[1]
Ayrıca, 1964 yılında yürürlüğe konulan “Montaj Sanayii Talimatnamesi”
kapsamına giren üretim kurumlarında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, 3003
sayılı kanuna dayanarak azami satış fiyatlarını saptayabilmektedir.[2]
5
Ekim 1973 günlü Resmi Gazetede yayınlanan "Türk Parası Kıymetini Koruma
Hakkında 19 sayılı Karar" ile, Maliye Bakanlığı müsteşarının
başkanlığı altında Ticaret Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
müsteşarları, T. C. Merkez Bankası ve DPT İktisadi Planlama Dairesi
Başkanlarından oluşan bir “Fiyat Kontrol Komitesi” kurulmuştur. Söz konusu
karara göre “Kamu ve özel kesime mensup kuruluş ve şahıslarca
zaruri görülecek mamul madde fiyatlarının artırılabilmesi bu komitenin ön
müsaadesine tabidir. Komitenin kararı, olmaksızın yapılacak her türlü
fiyat artırımları için gerekli görülecek hukuki, idari ve ekonomik
tedbirler alınacaktır”. Bu tedbir, mamul mal fiyatlarının dondurulması
anlamına gelmekte ve ancak maliyetlerde önemli bir artışın ortaya çıktığı
ilgili üreticilerce kanıtlandığı durumlarda Komitenin izin vereceği
oranda bir fiyat yükselişine olanak tanımaktadır.[3]
4.
Belediyelerin Fiyat Kontrol ve Müdahale Yetkileri:
1580
sayılı Belediyeler Kanunu fiyatları denetleme ve tespit konusunda belediyelere
oldukça geniş yetkiler vermiştir. 1580 sayılı Belediyeler Kanunu'nun 15.
maddesinin 3. bendine göre belediyeler, "Umumun yiyip/ içmesine,
yatıp kalkmasına, taranıp temizlenmesine, eğlenmesine mahsus
lokanta, birahane, gazino, kahvehane, kıraathane, meyhane, han, otel,
hamam, sinema, tiyatro, bar, dansing ve emsali yerlerin... ücret
tarifelerini tanzim ve tasdik etmek... ütücüler, kolacılar, lekeciler,
giyim ve ev eşyası temizleyici ve boyacıları, ayakkabı tamirci ve boyacıları ve
emsallerine ait ücret tarifelerini... tanzim ve tasdik etmek " yetkisine
sahip bulunmaktaydı.[4]
c.
Geçmişten Anılar:
Yukarıda yer alan açıklamalar
topluca değerlendirildiğinde, 1970’li yıllarda çok fazla sayıda mal ve hizmet fiyatının
serbest piyasada değil, belirli yasal düzenlemeler kapsamında kamu kuruluşları
kararları ile belirlendiği görülmektedir. Plan ve programlarda “fiyatların
piyasalarda serbestçe oluşması” ve “piyasalarda rekabetin” artırılması ilkeleri
benimsenmesine karşın uygulama farklı bir yönde gelişmiş ve ekonomik sorunlar
arttıkça müdahaleler gittikçe yoğunlaşmış ve enflasyonda hızlı bir artış
yaşanmıştır.
1970-1980
Döneminde Enflasyon (Yıllık Ortalama,%)
|
Toptan
Eşya Fiyatları Endeksi |
Ankara
Geçinme Endeksi |
İTO
Geçinme Endeksi |
1970 |
6,7 |
11,8 |
7,9 |
1971 |
15,9 |
21,8 |
19,0 |
1972 |
18,0 |
15,3 |
15,4 |
1973 |
20,5 |
15,8 |
14,0 |
1974 |
29,9 |
15,4 |
23,9 |
1975 |
10,1 |
19,0 |
21,2 |
1975 |
15,6 |
16,4 |
17,4 |
1977 |
24,1 |
22,5 |
26,0 |
1978 |
52,6 |
53,3 |
61,9 |
1979 |
63,9 |
62,0 |
63,5 |
1980 |
107,2 |
101,4 |
94,3 |
Kaynak:
Strateji ve Bütçe Başkanlığı.
1970’li yıllar ekonomik ve
politik açıdan Türkiye’nin en zor dönemlerinden birisini oluşturmuştur. 1970 yılındaki devalüasyonunun ardından 12
Mart 1971 yılındaki askeri müdahale, 1973 yılında yaşanan ilk petrol şoku, 1974
Kıbrıs Barış Harekâtı, 1976 yılında Kıbrıs harekâtı nedeniyle uygulanan ABD ambargosu
ve 1979 ikinci petrol şoku dönemin önemli olaylarını oluşturmaktaydı. Bu olayların
yanı sıra iç politik kavgalar ve anarşi de toplumsal barışı ortadan
kaldırmıştır.
Böyle bir ortamda 1975 yılı
Haziran ayında A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi (SBF) İktisat ve Maliye
bölümünden mezun oldum. Son sınıfta burslu okuduğum PTT Genel Müdürlüğünde yedi
ay memur olarak çalıştım. PTT’de çalışırken DPT uzman yardımcılığı ve Sayıştay
denetçi yardımcılığı sınavlarına girdim. Önce Sayıştay sınavı belli oldu ve
1976 Mart ayında Sayıştay denetçi yardımcılığı görevine başladım. Daha sonra
DPT uzman yardımcılığı sınavını kazandığım belli olunca, 1976 Haziran ayında
DPT’ye geçtim ve uzman yardımcısı olarak göreve başladım.
Önce
o dönemde çalışmakta olduğum Devlet Planlama Teşkilatı hakkında kısa bir bilgi
vermekte yarar var. 1970'li yıllarda DPT çok önemli bir Anayasal kurumdu. 1961
Anayasası'nın 129. maddesi "Kalkınma Planı ve Devlet Planlama
Teşkilatı" kuruluşu ile ilgiliydi. Devlet Planlama Teşkilatı 30 Eylül 1960
tarih ve 91 sayılı Kanunla kurulmuştur. 91 sayılı Kanunda Devlet Planlama
Teşkilatı'nın görevi "Memleketin tabii, beşeri ve iktisadi her türlü
kaynak ve imkanlarını tam bir şekilde tespit ederek takip edilecek iktisadi ve
sosyal politikayı ve hedefleri tayinde Hükümete yardımcı olmak" olarak
belirlenmişti. Kanuna göre "Planlama Teşkilatı Yüksek Planlama Kurulu ve
Merkez Teşkilatından meydana gelmekteydi". Yüksek Planlama Kurulu ekonomik
ve sosyal politika kararlarının alındığı bir kurul idi. "Yüksek Planlama
Kurulu, Başbakan, (veya Başbakan Yardımcısı) Bakanlar Kurulunca seçilecek üç
bakan, Planlama Müsteşarı, İktisadi Planlama Dairesi Başkanı, Sosyal Planlama
Dairesi Başkanı ve Koordinasyon Dairesi Başkanından meydana geliyordu".
Diğer bir ifadeyle Kurulda dört siyasetçi ile dört teknisyen yer almakta ve
teknisyenlerin karar mekanizmasında önemli bir ağırlığı bulunmaktaydı.
Planlamada
göreve başladığım tarihte, Bakanlıklardaki eski Başbakanlık binasının bir
bölümü DPT'ye tahsis edilmişti. DPT'nin İktisadi Planlama Dairesi Yıllık
Programlar ve Finansman Şubesinde (YPFŞ) göreve başladım. Şubede ilk önce
konjonktür biriminde çalışıyordum. Bu birimin görevi, yıllık programların makro
dengelerini hazırlamak, başta enflasyon olmak üzere üretim ve yatırıma ilişkin
gelişmeleri takip etmekti. Aynı dönemde işe başladığımız Sıddık Ensari
ile birlikte çalışıyorduk.
1978
yılında talep üzerine Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT) birimine geçtim. Birimde
uzman olarak Cengiz Aysun ve Yavuz Ege ile birlikte çalışmaya başladım. Daha
sonra birime uzman yardımcılığı sınavını kazanan Faik Öztrak katıldı. KİT
birimi 40 civarında işletmeci KİT'in yatırım ve finansman dengelerinin
hazırlanmasından, fiyat politikalarının belirlenmesinden ve tarımsal destekleme
fiyatlarının tespit ve izlenmesinden sorumlu idi.
1978-1980
döneminde KİT mal ve hizmet fiyatları ile tarımsal destekleme fiyatlarının
belirlenmesi sürecinde, tüm KİT birimi elemanları ile birlikte aktif olarak çalıştım.
Zam kararlarının gizliliği nedeniyle, KİT biriminin 311 ve 312 numaralı
odalarının kapısı fiyat çalışması yapılırken genelde kapalı olurdu. Komşu
odalarda çalışanlar, bunlar yine zam yapacaklar diye bize takılırlardı.
KİT
yatırım ve finansman dengesine ilişkin temel görevler yanında bazı ek
görevlerde söz konusu idi. Bunlardan konumuzla ilgili birisinden bahsetmek
istiyorum. YPFŞ müdürü Ahmet Akdoğan İktisadi Planlama Dairesi (İPD)
Başkanı adına T.C Merkez Bankası'ndaki Fiyat Kontrol Komitesi toplantısına katılmaktaydı.
O dönem DPT Müsteşarı Bilsay Kuruç, İktisadi Planlama Dairesi Başkanı ise Oktar
Türel idi. Oktar Bey "Fiyat Kontrol Komitesi" toplantılarına
Şube Müdürümüz Ahmet Akdoğan'ı gönderiyordu. 1978-1979 yıllarında 3-4 kez ben
de Ahmet Bey ile birlikte Fiyat Kontrol Komitesi toplantılara katıldım. Merkez
Bankasında yapılan bir toplantıda, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından getirilen
Arçelik Firmasının buzdolabı fiyatlarına ilişkin zam talebi değerlendirilmişti.
d. Genel Değerlendirme:
24
Ocak 1980 kararları ile ithal ikamesi politikası terkedilirken, KİT mal ve
hizmet fiyatlarına yüksek oranda zam yapılmış, serbest piyasaya geçiş için çeşitli
düzenlemeler yürürlüğe konulmuştur. Bu çerçevede temel mal ve hizmet kapsamı
daraltılmış, tarımsal destekleme kapsamında bulunan ürün sayısı azaltılmaya
çalışılmıştır. 24 Ocak kararları ile yapılan KİT zamlarının etkisiyle 1980 yılı
Şubat ayında Toptan Eşya fiyatları Şubat ayında yüzde 29,3 oranında artmıştır.
Yıllık Fiyat artışı ise yüzde 107,2’ye çıkmıştır.
24
Ocak kararlarının ardından 12 Eylül 1980 tarihinde askeri darbe olmuş ve 1982
yılında da yeni Anayasa yürürlüğe girmiştir. 1982 Anayasası ile Devlet Planlama
Teşkilatı anayasal bir kuruluş olmaktan çıkartılmış ve daha sonra Yüksek
Planlama Kurulunun yapısı değiştirilerek Müsteşar ve Daire Başkanları üyelikten
çıkarılmıştır.
1980
sonrasında da KİT fiyatlarında zaman, zaman önemli artışlar yapılmıştır.
Genelde kamu açıklarını azaltmak için bu uygulamaya sık, sık başvurulmuştur.
DPT’de daire başkanı ve genel müdür olarak ta, kapsamlı KİT fiyat ayarlamaları
yapılan dönemlerde görev aldım. 1991 yılı 21 Kasım tarihinde göreve başlayan DYP-SHP
koalisyon döneminde Aralık ayında kapsamlı bir KİT fiyat ayarlaması yapılmıştır.
Bu fiyat ayarlamaları, Toptan Eşya Fiyatları Endeksini 1991 yılı Aralık ayında
yüzde 4,4, 1992 yılı Ocak ayında yüzde 11 oranında artırmıştır. Aynı aylarda,
TEFE-Kamu endeksini ise, sırasıyla, yüzde 5 ve yüzde 15,1 oranında
yükseltmiştir.
KİT
fiyat ayarlamaları 5 Nisan 1994 kararlarının da önemli bir parçasını
oluşturmuştur. KİT zamları nedeniyle Nisan ayında TEFE yüzde 32,8, TEFE-Kamu
endeksi ise yüzde 55,2 oranında artmıştır. 30 Haziran 1997 tarihinde istifa
eden Refahyol Hükümeti sonrasında da kapsamlı bir KİT fiyat ayarlaması
yapılmış, 1997 Temmuz ayında TEFE yüzde 5,7, TEFE-Kamu endeksi yüzde 13,3
oranında artış göstermiştir. Son kapsamlı KİT fiyat ayarlaması 2001 yılı Şubat
krizi sonrasında yapılmıştır. KİT zamları nedeniyle TEFE Mart ayında 10,6,
Nisan ayında yüzde 15,2 artmıştır. Aynı aylarda TEFE-Kamu endeksindeki
artışlar, sırasıyla, yüzde 12,4 ve yüzde 22,1 olmuştur.
2001
sonrası dönemde, özelleştirme ve regülasyonlar ile kamu kesiminin ekonomideki
rolü ve fiyatlara doğrudan müdahalesi sınırlandırılmıştır. Kamu İktisadi Teşebbüsleri
ve Belediyelerin fiyat tespit ve kontrol imkanları oldukça azalmıştır. Tarımsal
destekleme politikaları, destekleme alım ve fiyat belirlemesi yerine, prim
uygulaması ve alan esaslı desteklemeye yönelmiştir.
Günümüzde
devletin fiyatları kontrol ve müdahalesine yönelik imkanları oldukça kısıtlı
bulunmaktadır. Geçmişte olan hukuki imkanlar ile KİT ve TSKB gibi kuruluşlar
günümüzde bulunmamaktadır. Bu nedenle, enflasyonla mücadele için “Fiyat
İstikrar Komitesi” kurulmasının pek bir anlamı olmadığı, sadece toplumu sakinleştirme
aracı olarak kullanıldığı düşünülmektedir.
[1]
Doç.Dr.Gürgan ÇELEBİCAN, “Planlı Dönemde Fiyat Hareketleri” İktisat ve Maliye, http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/38/312/2997.pdf.
[2] a.g.e.
[3] A.g.e.
[4] A.g.e.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder