16 Mart 2021 Salı

FİYAT İSTİKRAR KOMİTESİ: Geçmişe Yolculuk

 

FİYAT İSTİKRAR KOMİTESİ: Geçmişe Yolculuk

12 Mart 2021 tarihinde Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanan “Ekonomi Reformları” kitapçığı kamuoyuna açıklanmıştır. Kitapçığın “Fiyat İstikrarı” bölümünde “Fiyat istikrarının güçlendirilmesi için yapısal önlemler alınacağı” belirtilmiştir. Bu çerçevede dört ana başlık altında önlemler sıralanmıştır. Bunlar;

1. Fiyat İstikrarı Komitesi Oluşturulacaktır.

2. Erken Uyarı Sistemi Kurulacaktır.

3. Gıda Kaybı ve İsrafı Engellenecektir.

4. Enflasyon Ataleti Azaltılacaktır.

Fiyat İstikrar Komitesinin Kuruluş Amacı: Fiyat istikrarının sağlanması amacıyla enflasyon dinamiğini takip etmek, dezenflasyon süreci önünde risk oluşturan şokları değerlendirmek, gerekli önlemleri belirlemek ve yönetmek için Fiyat İstikrar Komitesi oluşturulacaktır.

Komite Hazine ve Maliye Bakanlığı Koordinasyonunda; Ticaret Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Strateji ve Bütçe Başkanlığı  ile Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'ndan müteşekkil olacaktır.               

 Enflasyonla mücadele için öncelikli olarak "Fiyat İstikrar Komitesi" kurulacağının açıklanması, iktisatçılar arasında hayal kırıklığı yaratırken enflasyonla mücadelenin komisyona havale edildiği eleştirilerini de gündeme getirmiştir. Geçmişte yüksek enflasyon dönemlerini yaşamış ve bu dönemlerde enflasyonla mücadeleye ilişkin uygulamaları hatırlayan kişilerin aklına ise devletin doğrudan fiyatlara müdahalesi ve 1970'li yıllardaki fiyat kontrol komitesi uygulaması gelmiştir.

Dünya Gazetesi yazarı Alaattin Aktaş 15 Mart 2021 tarihli yazısında konu ile ilgili Mahfi Eğilmez’in değerlendirmesine yer vermiştir. “Değerli Hocam Mahfi Eğilmez, “Kendime Yazılar” adlı bloğunda 9 Şubat 2019 tarihinde yer verdiği “Piyasa Sisteminde Fiyatlara Müdahale” başlıklı yazısını geçen hafta yapılan kurul açıklamasından sonra yeniden hatırlatma gereği duydu. Mahfi Hocam o yazısının bir bölümünde 1970’li yıllarda Fiyat Kontrol Komitesi kurulduğunu belirterek şöyle diyor: “Bir yandan piyasa ekonomisi yürürlükte iken bir yandan da fiyat denetimleri başlatıldı. Devlet, Fiyat Kontrol Komitesi adı altında bir komite kurdu. Bu komite, fiyat artırmak isteyen özel kesim kuruluşlarının başvurularını inceliyor, onaylıyor, reddediyor veya değiştirerek kabul ediyordu. Bu uygulama yaygınlaştıkça başta büyük şehirler olmak üzere Türkiye’nin her yerinde karaborsa ortaya çıktı. Türkiye, bu uygulamaları 1980’lerin ortalarından itibaren terk ederek yeniden piyasa sistemine döndü.”

1970'li yıllardaki ekonomik yapımız, ekonomik politika uygulamaları ve bu politikalara imkan veren çerçeve günümüz ile önemli ölçüde farklılık göstermekte idi. Kamu müdahalesinin yoğun olarak yaşandığı ithal ikame politikalarının uygulandığı 1970'li yıllarda, devlet ekonomik hayatta belirleyici konumda bulunmaktaydı. Kamu İktisadi Teşebbüsleri temel mal ve hizmet üretiminde, yatırım ve istihdamda önemli bir ağırlığa sahipti. Devlet bu kuruluşlar aracılığıyla, sanayi ve hizmet sektörlerinde fiyat mekanizmasına doğrudan müdahale etmekte, KİT’ler ve Tarım Satış Kooperatifleri Birlikleri (TSKB) aracılığıyla tarımsal destekleme fiyat politikası uygulamakta ve tarım ürünleri fiyatlarına da müdahale etmekteydi. Özel sektörün fiyatlarına ise Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve Fiyat Kontrol Komitesi aracılığıyla müdahale ve kontrol söz konusu idi. Bu uygulamalar yanı sıra faiz ve döviz kurlarının da kontrol edildiği dikkate alınırsa müdahaleci bir ekonomik sistemin olduğu görülmektedir.

a. 1970’li Yıllarda Fiyat Kontrollerine İlişkin Düzenlemeler

1970’li yıllarda fiyatlara müdahale ve kontrol uygulamalarına ilişkin düzenlemeler konusunda aşağıda özet bir değerlendirme yer almaktadır. Bunu takip eden bölümde, fiyat tespit ve kontrolüne ilişkin geçmiş tecrübe ve anılara ilişkin bilgi verilecektir.

1. Kamu Kesiminde Fiyat Kontrol ve Müdahaleleri:

1970’li yıllarda 40 civarında KİT faaliyette bulunmakta ve temel mal ve hizmetlerin önemli bir bölümü bu kuruluşlar tarafından üretilmekteydi. Dolayısıyla bunların ürettikleri mal ve hizmetlerin fiyatları serbest piyasada oluşmamaktaydı. İktisadî Devlet Teşekkülleriyle, Müesseseleri ve İştirakleri Hakkında ki 440 sayılı kanunun 24. maddesinin ilk fıkrasında "Teşekküller mal ve hizmet fiyatlarını tespitte serbesttirler" ifadesine karşın, bu maddenin  ikinci fıkrasında "Bu mal ve hizmetlerden temel mal ve hizmet mahiyetinde olanların fiyatları gerektiğinde Bakanlar Kurulunca tespit edilebilir" hükmü yer almaktaydı. Bu kapsamda, gübre, demir-çelik, kağıt, çimento, et, çay, demiryolu taşımacılığı gibi pek çok mal ve hizmetin fiyatı DPT ile Maliye Bakanlığı Hazine ve Milletlerarası İktisadi İşbirliği Teşkilatı (HAZMİİT) Genel Sekreterliği ve ilgili bakanlık tarafından ortaklaşa belirlenir, Bakanlar Kurulu tarafından uygulamaya konulurdu. Bu fiyat tespitinden kaynaklanan zarar “görev zararı” olarak tanımlanmakta ve bu zararın daha sonra bütçeden karşılanması öngörülmekteydi.

Her yıl KİT Yatırım ve Finansman Programının hazırlıkları için bir ay boyunca kuruluşlarla toplantı yapılırdı. Toplantılar Maliye Bakanlığı'nın Ulus'taki binasında Hazine ve Milletlerarası İktisadi İşbirliği (HAZMİİT) Genel Sekreterliğinin bulunduğu zemin kat toplantı salonunda olurdu. Toplantılara kuruluş genel müdürleri ve yetkilileri, DPT'den KİT birimi elemanları ile DPT'nin ilgili sektör uzmanı ve HAZMİİT ilgili genel müdür yardımcısı ve ekibi katılırdı. Kuruluşların mevcut finansman, üretim, satış ve fiyat politikaları gözden geçirilir bir sonraki yıl için hedefler belirlenirdi. TEKEL, ÇAYKUR ve Şeker Şirketi gibi tarım ürünlerini işleyen  kuruluşların, satış fiyatları yanı sıra ürün alım fiyatlarının belirlenmesi de ayrı bir öneme sahipti. Tarımsal ürün destekleme fiyatları tüketiciler ve üreticiler açısından oldukça tartışmalı toplantılara neden olurdu. Belirlenen politika ve hedeflere göre, kuruluşların finansman ihtiyacı ve kaynakları tespit edilirdi. Kuruluşların temel finansman kaynakları; bütçeden tahsis edilen sermaye ve görev zararı ödenekleri, Devlet Yatırım Bankası (DYB) kredileri ve dış proje kredileri idi. Ayrıca bazı kuruluşlara ikraz tahvili ve tarımsal KİT'lere T.C.Merkez Bankası’ndan reeskont kredisi verilirdi.

2. Tarımsal Ürün Fiyatlarına Müdahale:

1970'li yıllarda tarım sektöründe Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri yanı sıra, Şeker Şirketi, Et-Balık Kurumu, Süt Endüstrisi Kurumu, Çay-Kur, TEKEL, TMO ve Türkiye Zirai Donatım Kurumu gibi KİT'lerin önemli fonksiyonları bulunmaktaydı. Tarımsal ürün fiyatları ile üreticiler desteklenirken, tarım ürünlerinin işlenmesi, depolanması ve ticareti ile de ekonomiye katkı sağlanıyordu. Ülkemizde tarımsal üretimi destekleme amacına yönelik Devlet müdahaleleri 1970'lerde oldukça geniş bir kapsam kazanmış bulunmaktadır. Tarımsal kesime düşük faizli kredi ve ucuz girdiler sağlamak, üreticilere çeşitli vergi muaflıkları tanımak, toprak iyileştirme çalışmaları yaparak tarımsal ürünlerin fiyatları dolaylı olarak etkilenmeye çalışılmıştır. Devletin tarımsal ürünlerin fiyatlarını doğrudan doğruya saptayarak destekleme alımları yapması zaman içinde giderek yaygınlaşmıştır. 1964 yılında destekleme alımları kapsamında bulunan tarım ürünü sayısı 5 iken ( tütün, çay, hububat, şeker pancarı ve fındık) bu sayı 1970 yılında 16 ürüne, 1978 yılında ise 19 ürüne çıkmıştır. Tütün, çay, hububat, şeker pancarı, fındık yanı sıra pamuk,  kuru incir, yaş koza, yapağı, gül çiçeği, çekirdekli-çekirdeksiz kuru üzüm, canlı hayvan da devlet destekleme alımları kapsamına alınmıştır. Ancak zaman içinde tarımsal destekleme politikası amaçlarında sapmalar yaşanmış, TSKB ve KİT'ler ciddi borç ve finansman yükü ile karşılaşmışlardır.

 3. Özel Kesime İlişkin Fiyat Kontrol ve Müdahaleler:

Özel kesim tarafından üretilen sanayi ürünleri fiyatlarına müdahale 3003 sayılı Kanunda öngörülen düzenlemeden kaynaklanmaktadır. 1936 yılında çıkartılan 3003 sayılı "Endüstriyel Mamulatın Maliyet ve Satış Fiyatlarının Kontrolü ve Tespiti hakkında Kanun" Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına bu ürünlerin maliyet ve toptan satış fiyatlarını kontrol ve tespit etmeye yetki vermektedir.[1] Ayrıca, 1964 yılında yürürlüğe konulan “Montaj Sanayii Talimatnamesi” kapsamına giren üretim kurumlarında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, 3003 sayılı kanuna dayanarak azami satış fiyatlarını saptayabilmektedir.[2]

  5 Ekim 1973 günlü Resmi Gazetede yayınlanan "Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 19 sayılı Karar" ile, Maliye Bakanlığı müsteşarının başkanlığı altında Ticaret Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı müsteşarları, T. C. Merkez Bankası ve DPT İktisadi Planlama Dairesi Başkanlarından oluşan bir “Fiyat Kontrol Komitesi” kurulmuştur. Söz konusu karara göre “Kamu ve özel kesime mensup kuruluş ve şahıslarca zaruri görülecek mamul madde fiyatlarının artırılabilmesi bu komitenin ön müsaadesine tabidir. Komitenin kararı, olmaksızın yapılacak her türlü fiyat artırımları için gerekli görülecek hukuki, idari ve ekonomik tedbirler alınacaktır”. Bu tedbir, mamul mal fiyatlarının dondurulması anlamına gelmekte ve ancak maliyetlerde önemli bir artışın ortaya çıktığı ilgili üreticilerce kanıtlandığı durumlarda Komitenin izin vereceği oranda bir fiyat yükselişine olanak tanımaktadır.[3] 

4. Belediyelerin Fiyat Kontrol ve Müdahale Yetkileri:

1580 sayılı Belediyeler Kanunu fiyatları denetleme ve tespit konusunda belediyelere oldukça geniş yetkiler vermiştir. 1580 sayılı Belediyeler Kanunu'nun 15. maddesinin 3. bendine göre belediyeler, "Umumun yiyip/ içmesine, yatıp kalkmasına, taranıp temizlenmesine, eğlenmesine mahsus lokanta, birahane, gazino, kahvehane, kıraathane, meyhane, han, otel, hamam, sinema, tiyatro, bar, dansing ve emsali yerlerin... ücret tarifelerini tanzim ve tasdik etmek... ütücüler, kolacılar, lekeciler, giyim ve ev eşyası temizleyici ve boyacıları, ayakkabı tamirci ve boyacıları ve emsallerine ait ücret tarifelerini... tanzim ve tasdik etmek " yetkisine sahip bulunmaktaydı.[4]

 c. Geçmişten Anılar:

Yukarıda yer alan açıklamalar topluca değerlendirildiğinde, 1970’li yıllarda çok fazla sayıda mal ve hizmet fiyatının serbest piyasada değil, belirli yasal düzenlemeler kapsamında kamu kuruluşları kararları ile belirlendiği görülmektedir. Plan ve programlarda “fiyatların piyasalarda serbestçe oluşması” ve “piyasalarda rekabetin” artırılması ilkeleri benimsenmesine karşın uygulama farklı bir yönde gelişmiş ve ekonomik sorunlar arttıkça müdahaleler gittikçe yoğunlaşmış ve enflasyonda hızlı bir artış yaşanmıştır.

1970-1980 Döneminde Enflasyon (Yıllık Ortalama,%)

 

Toptan Eşya Fiyatları Endeksi

Ankara Geçinme Endeksi

İTO Geçinme Endeksi

1970

6,7

11,8

7,9

1971

15,9

21,8

19,0

1972

18,0

15,3

15,4

1973

20,5

15,8

14,0

1974

29,9

15,4

23,9

1975

10,1

19,0

21,2

1975

15,6

16,4

17,4

1977

24,1

22,5

26,0

1978

52,6

53,3

61,9

1979

63,9

62,0

63,5

1980

107,2

101,4

94,3

Kaynak: Strateji ve Bütçe Başkanlığı.

1970’li yıllar ekonomik ve politik açıdan Türkiye’nin en zor dönemlerinden birisini oluşturmuştur.  1970 yılındaki devalüasyonunun ardından 12 Mart 1971 yılındaki askeri müdahale, 1973 yılında yaşanan ilk petrol şoku, 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı, 1976 yılında Kıbrıs harekâtı nedeniyle uygulanan ABD ambargosu ve 1979 ikinci petrol şoku dönemin önemli olaylarını oluşturmaktaydı. Bu olayların yanı sıra iç politik kavgalar ve anarşi de toplumsal barışı ortadan kaldırmıştır.

Böyle bir ortamda 1975 yılı Haziran ayında A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi (SBF) İktisat ve Maliye bölümünden mezun oldum. Son sınıfta burslu okuduğum PTT Genel Müdürlüğünde yedi ay memur olarak çalıştım. PTT’de çalışırken DPT uzman yardımcılığı ve Sayıştay denetçi yardımcılığı sınavlarına girdim. Önce Sayıştay sınavı belli oldu ve 1976 Mart ayında Sayıştay denetçi yardımcılığı görevine başladım. Daha sonra DPT uzman yardımcılığı sınavını kazandığım belli olunca, 1976 Haziran ayında DPT’ye geçtim ve uzman yardımcısı olarak göreve başladım.

 Önce o dönemde çalışmakta olduğum Devlet Planlama Teşkilatı hakkında kısa bir bilgi vermekte yarar var. 1970'li yıllarda DPT çok önemli bir Anayasal kurumdu. 1961 Anayasası'nın 129. maddesi "Kalkınma Planı ve Devlet Planlama Teşkilatı" kuruluşu ile ilgiliydi. Devlet Planlama Teşkilatı 30 Eylül 1960 tarih ve 91 sayılı Kanunla kurulmuştur. 91 sayılı Kanunda Devlet Planlama Teşkilatı'nın görevi "Memleketin tabii, beşeri ve iktisadi her türlü kaynak ve imkanlarını tam bir şekilde tespit ederek takip edilecek iktisadi ve sosyal politikayı ve hedefleri tayinde Hükümete yardımcı olmak" olarak belirlenmişti. Kanuna göre "Planlama Teşkilatı Yüksek Planlama Kurulu ve Merkez Teşkilatından meydana gelmekteydi". Yüksek Planlama Kurulu ekonomik ve sosyal politika kararlarının alındığı bir kurul idi. "Yüksek Planlama Kurulu, Başbakan, (veya Başbakan Yardımcısı) Bakanlar Kurulunca seçilecek üç bakan, Planlama Müsteşarı, İktisadi Planlama Dairesi Başkanı, Sosyal Planlama Dairesi Başkanı ve Koordinasyon Dairesi Başkanından meydana geliyordu". Diğer bir ifadeyle Kurulda dört siyasetçi ile dört teknisyen yer almakta ve teknisyenlerin karar mekanizmasında önemli bir ağırlığı bulunmaktaydı.

Planlamada göreve başladığım tarihte, Bakanlıklardaki eski Başbakanlık binasının bir bölümü DPT'ye tahsis edilmişti. DPT'nin İktisadi Planlama Dairesi Yıllık Programlar ve Finansman Şubesinde (YPFŞ) göreve başladım. Şubede ilk önce konjonktür biriminde çalışıyordum. Bu birimin görevi, yıllık programların makro dengelerini hazırlamak, başta enflasyon olmak üzere üretim ve yatırıma ilişkin gelişmeleri takip etmekti. Aynı dönemde  işe başladığımız Sıddık Ensari ile birlikte çalışıyorduk.

1978 yılında talep üzerine Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT) birimine geçtim. Birimde uzman olarak Cengiz Aysun ve Yavuz Ege ile birlikte çalışmaya başladım. Daha sonra birime uzman yardımcılığı sınavını kazanan Faik Öztrak katıldı.  KİT birimi 40 civarında işletmeci KİT'in yatırım ve finansman dengelerinin hazırlanmasından, fiyat politikalarının belirlenmesinden ve tarımsal destekleme fiyatlarının tespit ve izlenmesinden sorumlu idi.

1978-1980 döneminde KİT mal ve hizmet fiyatları ile tarımsal destekleme fiyatlarının belirlenmesi sürecinde, tüm KİT birimi elemanları ile birlikte aktif olarak çalıştım. Zam kararlarının gizliliği nedeniyle, KİT biriminin 311 ve 312 numaralı odalarının kapısı fiyat çalışması yapılırken genelde kapalı olurdu. Komşu odalarda çalışanlar, bunlar yine zam yapacaklar diye bize takılırlardı.

KİT yatırım ve finansman dengesine ilişkin temel görevler yanında bazı ek görevlerde söz konusu idi. Bunlardan konumuzla ilgili birisinden bahsetmek istiyorum. YPFŞ müdürü Ahmet Akdoğan İktisadi Planlama Dairesi (İPD) Başkanı adına T.C Merkez Bankası'ndaki Fiyat Kontrol Komitesi toplantısına katılmaktaydı. O dönem DPT Müsteşarı Bilsay Kuruç, İktisadi Planlama Dairesi Başkanı ise Oktar Türel idi. Oktar Bey "Fiyat Kontrol Komitesi" toplantılarına  Şube Müdürümüz Ahmet Akdoğan'ı gönderiyordu. 1978-1979 yıllarında 3-4 kez ben de Ahmet Bey ile birlikte Fiyat Kontrol Komitesi toplantılara katıldım. Merkez Bankasında yapılan bir toplantıda, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından getirilen Arçelik Firmasının buzdolabı fiyatlarına ilişkin zam talebi değerlendirilmişti.

d. Genel Değerlendirme:

24 Ocak 1980 kararları ile ithal ikamesi politikası terkedilirken, KİT mal ve hizmet fiyatlarına yüksek oranda zam yapılmış, serbest piyasaya geçiş için çeşitli düzenlemeler yürürlüğe konulmuştur. Bu çerçevede temel mal ve hizmet kapsamı daraltılmış, tarımsal destekleme kapsamında bulunan ürün sayısı azaltılmaya çalışılmıştır. 24 Ocak kararları ile yapılan KİT zamlarının etkisiyle 1980 yılı Şubat ayında Toptan Eşya fiyatları Şubat ayında yüzde 29,3 oranında artmıştır. Yıllık Fiyat artışı ise yüzde 107,2’ye çıkmıştır.

24 Ocak kararlarının ardından 12 Eylül 1980 tarihinde askeri darbe olmuş ve 1982 yılında da yeni Anayasa yürürlüğe girmiştir. 1982 Anayasası ile Devlet Planlama Teşkilatı anayasal bir kuruluş olmaktan çıkartılmış ve daha sonra Yüksek Planlama Kurulunun yapısı değiştirilerek Müsteşar ve Daire Başkanları üyelikten çıkarılmıştır.

1980 sonrasında da KİT fiyatlarında zaman, zaman önemli artışlar yapılmıştır. Genelde kamu açıklarını azaltmak için bu uygulamaya sık, sık başvurulmuştur. DPT’de daire başkanı ve genel müdür olarak ta, kapsamlı KİT fiyat ayarlamaları yapılan dönemlerde görev aldım. 1991 yılı 21 Kasım tarihinde göreve başlayan DYP-SHP koalisyon döneminde Aralık ayında kapsamlı bir KİT fiyat ayarlaması yapılmıştır. Bu fiyat ayarlamaları, Toptan Eşya Fiyatları Endeksini 1991 yılı Aralık ayında yüzde 4,4, 1992 yılı Ocak ayında yüzde 11 oranında artırmıştır. Aynı aylarda, TEFE-Kamu endeksini ise, sırasıyla, yüzde 5 ve yüzde 15,1 oranında yükseltmiştir.

KİT fiyat ayarlamaları 5 Nisan 1994 kararlarının da önemli bir parçasını oluşturmuştur. KİT zamları nedeniyle Nisan ayında TEFE yüzde 32,8, TEFE-Kamu endeksi ise yüzde 55,2 oranında artmıştır. 30 Haziran 1997 tarihinde istifa eden Refahyol Hükümeti sonrasında da kapsamlı bir KİT fiyat ayarlaması yapılmış, 1997 Temmuz ayında TEFE yüzde 5,7, TEFE-Kamu endeksi yüzde 13,3 oranında artış göstermiştir. Son kapsamlı KİT fiyat ayarlaması 2001 yılı Şubat krizi sonrasında yapılmıştır. KİT zamları nedeniyle TEFE Mart ayında 10,6, Nisan ayında yüzde 15,2 artmıştır. Aynı aylarda TEFE-Kamu endeksindeki artışlar, sırasıyla, yüzde 12,4 ve yüzde 22,1 olmuştur.

2001 sonrası dönemde, özelleştirme ve regülasyonlar ile kamu kesiminin ekonomideki rolü ve fiyatlara doğrudan müdahalesi sınırlandırılmıştır. Kamu İktisadi Teşebbüsleri ve Belediyelerin fiyat tespit ve kontrol imkanları oldukça azalmıştır. Tarımsal destekleme politikaları, destekleme alım ve fiyat belirlemesi yerine, prim uygulaması ve alan esaslı desteklemeye yönelmiştir.

Günümüzde devletin fiyatları kontrol ve müdahalesine yönelik imkanları oldukça kısıtlı bulunmaktadır. Geçmişte olan hukuki imkanlar ile KİT ve TSKB gibi kuruluşlar günümüzde bulunmamaktadır. Bu nedenle, enflasyonla mücadele için “Fiyat İstikrar Komitesi” kurulmasının pek bir anlamı olmadığı, sadece toplumu sakinleştirme aracı olarak kullanıldığı düşünülmektedir.

           



[1] Doç.Dr.Gürgan ÇELEBİCAN, “Planlı Dönemde Fiyat Hareketleri” İktisat ve Maliye, http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/38/312/2997.pdf.

[2] a.g.e.

[3] A.g.e.

[4] A.g.e.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

2024 ŞUBAT: SGK TEMEL VERİLERİ VE FİNANSMAN DURUMU

  2024 ŞUBAT: SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİ TEMEL VERİLERİ VE   SGK FİNANSMAN DENGESİ (Zafer YÜKSELER, 6 Mayıs 2024) ZORUNLU SİGORTALI SAYIS...