2023 YILI
POLİTİKA FAİZİ VE BÜTÇE GELİŞMELERİ
(Zafer YÜKSELER, 24 Ocak 2024)
1.
GİRİŞ:
2023 yılı Mayıs ayında yapılan Cumhurbaşkanlığı
ve Milletvekili genel seçimleri iktidarın başarısı ile sonuçlanmıştır. Cumhurbaşkanı
ekonomi yönetiminde değişiklik yapmış ve yeni Hazine ve Maliye Bakanı ile TCMB
Başkanı atamıştır. Yeni ekonomi yönetimi seçim öncesi dönemde uygulanan “düşük
faiz politikası ve çok sayıda kredi-mevduat düzenlemelerini içeren” “Yeni Ekonomi
Modelinin” irrasyonel olduğunu ve yeni dönemde rasyonel ekonomi politikalarına
dönüş yapılacağını açıklamıştır. Enflasyonla mücadele ve ekonomik istikrar
için para, maliye ve diğer ekonomi politikalarında ve bunlara yönelik
düzenlemelerde daha öngörülebilir, tutarlı ve şeffaf bir yaklaşım benimseneceği
ifade edilmiştir. Böylece iki yıl sonra rasyonel politikalara dönüş
yapılmıştır.
Rasyonel politikalara dönüşün ilk
işareti olarak, yüksek iki haneli enflasyona rağmen yüzde 8,5’e kadar düşürülen
TCMB politika faizinin 22 Haziran 2023 tarihinde yüzde 15’e yükseltilmesi ve
bazı ihtiyati düzenlemelerin gevşetilmesi olmuştur. Temmuz ayında, deprem
felaketi nedeniyle ortaya çıkan ödenek ihtiyacı yanı sıra seçim dönemi
harcamaları ve seçim vaatlerinin gerektirdiği ödenekler için ek bütçe kanunu
kabul edilmiştir. Ayrıca torba yasa ve Cumhurbaşkanlığı Kararları ile bütçe
gelir ve giderlerine ilişkin düzenlemeler yürürlüğe sokulmuştur.
Bu çalışmada ağırlıklı olarak son iki
yılda bütçe politikası, gelir ve harcama tahminlerindeki tutarsızlıklar
incelenecektir. Ancak bütçe politikasına ilişkin değerlendirmelerden önce,
rasyonel politikalara geçişin ilk kararı olan TCMB politika faizine ilişkin bir
değerlendirme ile başlanılacaktır.
2.
TCMB
POLİTİKA FAİZİ:
2021 Eylül ayında
başlatılan faiz indirim süreci ve 2022 yılındaki “Liralaşma Stratejisi”
çerçevesinde yapılan çok sayıdaki ihtiyati düzenlemeler, TCMB politika faizini
anlamsız hale getirmiştir. Kamuoyu ve piyasalar, “rasyonel politikalar
çerçevesinde” para politikasının tekrar etkin hale getirileceğini ve politika
faizinin gerçekçi bir seviyeye çıkartılacağını beklemekteydi. Ancak, TCMB 22
Haziran 2023 tarihindeki para politikası kurulu toplantısında politika faizini
yüzde 8,5’ten yüzde 15’e yükseltmiştir. Politika faizi 20 Temmuz 2023 tarihinde
yüzde 17,5’e, 24 Ağustos 2023 tarihinde ise yüzde 25’e çıkartılmıştır. Takip
eden aylarda sürekli yükseltilen politika faizi 21 Aralık 2023 tarihinde yüzde
42,5 olarak belirlenmiştir.
Politika faizinin Haziran-Ağustos döneminde,
enflasyon beklentileri, maaş-ücret artışları, vergi düzenlemeleri ve gerçekleşen
enflasyona göre oldukça düşük kalması, beklentileri olumsuz etkilemiş ve döviz
kurlarında yükselişe neden olmuştur. Özellikle Haziran ve Temmuz aylarındaki
PPK Kararında “….yakın döneme ilişkin göstergeler enflasyonun ana eğiliminde
yükselişin sürdüğüne işaret etmektedir. Bu gelişmede yurtiçi talepteki güçlü
seyir, ücret ve kur kaynaklı maliyet yönlü baskılar ile hizmet enflasyonundaki
katılık belirleyici olmaktadır. Kurul bu unsurlara ek olarak vergi
düzenlemeleri ve fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın enflasyon üzerinde ilave
olumsuz etki yapacağını öngörmektedir” yorumu yer almaktadır. Bu
değerlendirmelerle uyumsuz yüzde 15 ve yüzde 17,5 gibi politika faiz
artırımları, beklentileri bozmuş ve döviz kuru artışlarını da hızlandırmıştır
(Grafik:3 ve 4).
Rasyonel politikalara
geçiş aşamasında yüzde 25-30 düzeyine yükseltilmesi gereken politika faizinin,
gecikmeli ve yetersiz artırımı döviz kurları ve enflasyonu olumsuz etkilerken,
vergi düzenlemeleri de enflasyonda ilave yükselişe neden olmuştur. Haziran-Temmuz
döneminde politika faizi 9 puan artırılırken, dolar kuru yüzde 30 yükselmiştir.
Seçim sonrası dönemde yapılması gereken ilk iş, TCMB politika faizinin yüzde 25-30
düzeyine çıkartılması ve ihtiyari düzenlemelerin gözden geçirilmesi gerekirken,
politika faiz artırımı yeterli olmamıştır.[1]
|
|
Yukarıdaki grafikler
incelendiğinde, 2021 yılındaki faiz indirim sürecine kadar, TCMB politika faizi
(ortalama fonlama maliyeti) ile yıllık enflasyon ve 3 ay vadeli mevduat faizi
arasında oldukça güçlü bir uyum olduğu gözlenmektedir. 2021 Kasım ayından
itibaren politika faizi ile enflasyon ve mevduat faizi arasındaki ilişki
tamamen kopmuştur. Piyasa Katılımcıları Anketinde Nisan-Haziran döneminde “12
ay sonrası TÜFE enflasyon beklentisi” yüzde 30 civarındaydı. Bu dönemde 3 ay
vadeli mevduat faizi yüzde 33,6, tüketici kredi faizi de yüzde 33,7 idi. Mayıs
ayında gerçekleşen yıllık enflasyon TÜFE’de yüzde 39,6, C-Endeksinde ise yüzde
46,6’ya yükselmişti. Bu değerlendirme ve veriler dikkate alındığında,
rasyonel politikalara geçiş sürecinde politika faizinin yüzde 15 ve yüzde 17,5
olarak belirlenmesi, tahmin ve öngörülerde ciddi bir tutarsızlık olduğunu göstermektedir.
TCMB’nin siyasi gerekçelerle politika faizini düşük tespit ettiği yaklaşımı,
bugün ki faiz seviyesi dikkate alındığında inandırıcı bulunmamaktadır. Mevduat
faizlerinin Temmuz ayında gerilemesi ve bu durumun TCMB Başkanı tarafından,
politika faizine yakınsadı diye olumlu değerlendirilmesi de ayrı bir tutarsızlık
örneği olmuştur.
Piyasa katılımcıları anketinde Mayıs ayında 12 ay sonrası
TÜFE enflasyon beklentisi yüzde 29,8 iken, bu beklenti Haziran ayında yüzde 30,7’ye,
Temmuz ayında ise yüzde 33,2’ye yükselmiştir. Beklenti anketinde cari ay ve 2
iki ay sonrasına ilişkin 3 aylık beklentilerin ima ettiği yıllık enflasyonda
belirgin bir yükselme olmuştur. Mayıs ayında bu oran yüzde 33,3 iken, Temmuz
ayında, döviz kurları ve vergi düzenlemelerinin etkisiyle, yüzde 48,8’e
yükselmiştir. Alternatif enflasyon göstergeleri ortalaması ile politika faizi
arasındaki fark Mayıs ayında 26,8 puan iken Haziran ayında 22,9 puana
gerilemiş, Temmuz ayında ise tekrar 26,5 puana yükselmiştir (Tablo:1).
Tablo:1-
Alternatif 2023 Yılı Enflasyon Beklentileri ve Politika Faizi (%)
|
Mayıs |
Haziran |
Temmuz |
1.12 Ay Sonrası Yıllık
TÜFE Enflasyonu Beklentisi |
29,8 |
30,7 |
33,2 |
2.(t, t+1,t+2) 3 Aylık Beklentinin İma
Ettiği Yıllık Enflasyon |
33,3 |
34,6 |
48,8 |
3.Yıllık TÜFE Enflasyonu |
39,6 |
38,2 |
47,6 |
4.Yıllık Özel Kapsamlı C-Endeksi Enflasyonu |
46,6 |
47,3 |
56,1 |
5.3 Ay Vadeli Mevduat Faizi |
31,5 |
39,6 |
33,1 |
6.Tüketici Kredisi Faizi |
30,7 |
36,8 |
45,4 |
A. ORTALAMA (1...6) |
35,3 |
37,9 |
44,0 |
B. TCMB Politika Faizi (%) |
8,5 |
15,0 |
17,5 |
C. FARK (A-B, % Puan) |
26,8 |
22,9 |
26,5 |
Haziran-Ağustos
döneminde TÜFE genel endeksi yüzde 24,1 artış göstermiştir. Bu dönemde dolar
kurundaki artış yüzde 36,9, politika faizindeki artış ise 16,5 puan olmuştur
(Grafik:3 ve 4). Yetersiz
faiz artırımının döviz kurlarını sıçratması ve vergi düzenlemeleri ekonominin
tekrar yüksek enflasyon sürecine girmesine neden olmuştur. Enflasyondaki bu
yükseliş eğilimi fiyatlama davranışlarını bozarken, maaş ve ücret artış
taleplerini de güçlendirmiştir.
|
|
3.
BÜTÇE
POLİTİKASI VE BÜTÇE TAHMİNLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Bilindiği gibi “5018 Sayılı
Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu” kamu mali yönetiminin yapısını,
işleyişini, kamu bütçelerinin hazırlanmasını ve uygulamasını düzenleyen temel
bir kanundur. Merkezi yönetim bütçesinin hazırlanması, uygulanması ve bütçeyi
etkileyecek düzenlemelere ilişkin esaslar bu temel kanun ile belirlenmiştir. Özellikle
Kamu Mali Yönetimi Kanunu’nun “Gelir ve giderleri etkileyecek kanun
tekliflerine ilişkin 14. Maddesi” özel bir öneme sahiptir. Bu maddede “Kamu
gelirlerinin azalmasına veya kamu giderlerinin artmasına neden olacak ve kamu
idarelerini yükümlülük altına sokacak kanun tekliflerinin getireceği malî yük,
orta vadeli program çerçevesinde, en az üç yıllık dönem için hesaplanır ve
tekliflere eklenir. Sosyal güvenliğe yönelik kanun tekliflerinde ise en az
yirmi yıllık aktüeryal hesaplara yer verilir” hükmü yer almaktadır.
Son yıllarda, özellikle sosyal
güvenlik sistemini etkileyen EYT, 3600 ek gösterge ve en düşük emekli maaşlarının
7.500 liraya yükseltilmesi gibi düzenlemeler yapılırken, bu ilkenin yeterince
dikkate alınmadığı görülmektedir. Bütçe gelirlerini etkileyecek, vergi oranı, verginin
konusu ve kapsamı ile vergi istisnalarına yönelik düzenlemelerde de bu konuya
yeterince özen gösterilmediği anlaşılmaktadır. Takip eden bölümlerde 2022 ve
2023 yılı ek ödenek uygulaması, OVP’deki bütçe tahminleri ile gerçekleşmeler değerlendirilecektir.
2022 Yılı Bütçesi ve
Ek Bütçe Kanunu:
Mevcut iktidarın 2022
ve 2023 yıllarında uyguladığı bütçe ve maliye politikaları, geçmiş
uygulamalarından önemli ölçüde farklılık göstermektedir. Ekonomi yönetimi son
20 yılda ilk kez 2022 yılında ek bütçe kanunu
çıkarmıştır. 2022 bütçe tasarısı, 2021 yılı Ekim ayında Orta Vadeli Program
(OVP) hedefleri çerçevesinde hazırlanıp TBMM’ne sunulmuş ve Aralık ayında da
kanunlaşmıştır. Ancak 2022 yılı bütçesi kanunlaşmadan kadük olmuştur. Çünkü,
OVP açıklandıktan sonra 2021 yılı Eylül ayında ekonomi politikalarında “düşük
faiz-yüksek kur” söylemi çerçevesinde radikal bir değişim yapılmıştır. Bu politika değişimi sonucunda ekonomide
olağanüstü gelişmeler yaşanmış ve bütçede kullanılan döviz kuru ve enflasyon
varsayımları geçerliliğini yitirmesine rağmen ekonomi yönetimi bütçe
büyüklüklerinde bir düzeltme yapmamış ve Meclise sunulan bütçe aynen kabul
edilmiştir (Tablo:2).
Enflasyon ve döviz kurlarındaki
sıçrama ve bunların maaş-ücret ve diğer kamu harcamalarına yansıması sonucunda 2022
yılı bütçe ödenekleri yetersiz kalmıştır. Bu nedenle 2022 yılında ek bütçe
kanunu çıkarılmış ve Temmuz ayında 1.080 milyar lira tutarında ek ödenek alınmıştır.
Ekonomi yönetimi 2022 yılında bütçenin 461 milyar lira açık vereceğini
tahmin etmesine karşın, gerçekleşen bütçe açığı 143 milyar lira olmuştur. Diğer
bir ifadeyle bütçe açığının GSYH’ya oranı yüzde 3,4 tahmin edilirken, gerçekleşen
açığın GSYH’ya oranı yüzde 0,9 seviyesinde kalmıştır. Faiz dışı denge de açık
yerine GSYH’nın yüzde 1,1’i kadar fazla vermiştir. Tahmin ve gerçekleşmeler
karşılaştırıldığında 2022 yılında maliye politikası uygulaması açısından önemli
bir tutarsızlık yaşanmıştır.
2023 Yılı Bütçesi ve Ek Bütçe Kanunu:
2022 yılı Eylül ayında açıklanan Orta
Vadeli Program hedeflerine göre hazırlanan 2023 yılı Bütçe Kanunu, 2022 yılı
sonunda yürürlüğe girmiştir. Bütçe Kanunu ile bütçe harcamaları için 4.469,6
milyar lira ödenek verilmiş, bütçe gelirlerinin 3.810,1 milyar lira ve bütçe
açığının 659,4 milyar lira olması öngörülmüştür. Ancak seçim öncesinde 3600 ek
gösterge ve EYT düzenlemesinin yapılması, en düşük emekli maaşının 5.500
liradan 7.500 liraya yükseltilmesi, yıl içinde enflasyondaki yükseliş ile 6
Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş ve Hatay merkezli depremlerin yol açtığı
hasarın onarımına yönelik harcamalar ek ödenek ihtiyacını ortaya çıkarmıştır. 15 Temmuz 2023
tarihinde kabul edilen ek bütçe kanunu ile toplam bütçe harcamalarının yüzde
25’ine karşılık gelen 1.119,5 milyar lira tutarında ek ödenek alınmıştır. Bu ek ödeneğin 1.039
milyar lirasının faiz dışı harcamalar için, 80,5 milyar lirasının ise faiz
ödemeleri için kullanılması kararlaştırılmıştır. 2023 yılında,
depremlerin yol açtığı hasarın ortadan kaldırılmasına yönelik 761,7 milyar lira
ile GSYH’nin yüzde 3’ü oranında harcama yapılması öngörülmektedir.
Ek Bütçe
Kanununda personel maaşları, emekli aylıkları ve EYT düzenlemesi nedeniyle
ortaya çıkan ödenek ihtiyacına yönelik herhangi bir ödenek tahsisi yer
almamıştır. 15 Temmuz 2023 tarihli
Resmî Gazete ’de yayımlanan 7456 sayılı Kanunla, personel giderleri ve
sosyal güvenlik devlet primi ödemeleri için kurumların ihtiyaç duyduğu ödenek
ihtiyaçları için Hazine ve Maliye, Aile ve Sosyal Hizmetler ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı bütçelerine ödenek ekleme yetkisi Cumhurbaşkanı’na verilmiş, ancak ek
ödenek tutarı belirtilmemiştir. Cumhurbaşkanı’nın bu yasa
çerçevesinde yapacağı ödenek ilavesinin 794 milyar lira civarında olabileceği
yetkililer tarafından açıklanmıştır. Ayrıca 7456 sayılı kanunla, 2023 yılı
borçlanma limiti de üç kat artırılarak 2.181 milyar liraya yükseltilmiştir.
Temmuz ayında 7456 sayılı Kanun ve Cumhurbaşkanlığı kararları ile
bütçe gelir ve giderlerine ilişkin çeşitli düzenlemeler yürürlüğe konulmuştur. Başlıca
düzenlemeler şunlardır;
·
Memur ve emekli maaşları
artırılmış, tüm memurlara aylık net 8.077 lira ilave ödeme
yapılması kararlaştırılmıştır.
·
Hazine Müsteşarlığı TL’den Kur Korumalı
Mevduata (TLKKM) geçenler için 2023 Ocak-Temmuz döneminde 59,5 milyar lira kur
farkı ödemesi yapmıştır. Ağustos ayından itibaren TLKKM kur farkı ödemelerinin bütçe
yerine TCMB tarafından yapılması kararlaştırılmıştır.
·
Deprem
felaketlerinin yol açtığı kamu finansmanı ihtiyacı nedeniyle kurumlar vergisi
oranı 5 puan artırılmış, kurumlar vergisi kapsamında yer alan bazı istisna ve
indirimler üzerinden ek vergi alınması kararlaştırılmıştır.
·
Cumhurbaşkanı Kararıyla
yüzde 18 olan KDV oranı yüzde 20’ye, yüzde 8 olan KDV oranı ise yüzde 10’a
yükseltilmiştir.
·
Akaryakıt
ürünleri ve doğal gaz üzerinden alınan maktu ÖTV tutarları Cumhurbaşkanı
Kararıyla artırılmıştır. 2023 yılında tütün mamulleri ve alkollü içkilerden
elde edilen ÖTV tutarları, Ocak ve Temmuz ayı ÜFE gerçekleşmelerine göre
güncellenmiştir.
·
Deprem nedeniyle ek
MTV getirilmiş, tüketici kredilerine uygulanan BSMV oranı ile şans oyunları
vergisi oranları artırılmıştır.
·
Yolcu beraberinde
getirilen telefon kullanım izni harcı 20.000 liraya yükseltilmiş, sürücü
belgesi harçları hariç maktu harç tutarlarının tümü yüzde 50 oranında artırılmıştır.
TCMB 27 Temmuz 2023 tarihinde
yayınladığı Enflasyon Raporunda TÜFE yıl sonu enflasyon tahminini yüzde
22,3’ten yüzde 58’e yükseltmiştir. TÜFE enflasyonunun 2023
yılı sonunda orta noktası yüzde 58 olmak üzere, yüzde 54 ile yüzde 62
aralığında gerçekleşeceği tahmin edilmiştir.
Döviz kurunun birikimli etkileri, petrol ve ithalat fiyatlarındaki
güncellemelerin etkilerinin dahil edildiği Türk lirası cinsinden ithalat
fiyatları 2023 yıl sonu enflasyon tahminlerini 7,5 puan yükseltmiştir. KDV başta
olmak üzere vergi ve harçlardaki artışlar, hane halkına yapılan transfer
harcamaları, asgari ücret ve diğer maaş ayarlamalarının tüketici enflasyonu
üzerinde belirgin etkisi olacağı, yıl sonu enflasyonunu 7,5 puan yukarı
çekeceğini öngörülmüştür. TCMB Temmuz ayındaki “vergi ve yönetilen fiyat
ayarlamalarının” yıllık enflasyona etkisini ise 5,5 puan olarak tahmin etmiştir.[2]
2023 yılı Eylül ayında açıklanan “2024-2026 Dönemi Orta Vadeli
Programında (OVP)” yer alan 2023 yılı bütçe tahmini yapılırken, deprem
harcamaları, memur, emekli maaşları ve asgari ücret artışlarının maliyetleri, EYT
düzenlemesinin etkileri ve kamu gelirlerine ilişkin düzenlemelerin etkileri
yanı sıra, enflasyon, kur ve büyüme varsayımlarındaki değişiklikler de dikkate
alınmıştır (Tablo:2).
Tablo:2- Bütçe Tahmin ve
Gerçekleşmeleri (Milyar TL.)
|
2022 |
2023 |
||||
Bütçe |
OVP
Tahmini |
Gerçek-leşme |
Bütçe |
OVP
Tahmini |
Gerçek-leşme |
|
BÜTÇE
HARCAMALARI |
1.751 |
3.134 |
2.943 |
4.470 |
6.563 |
6.585 |
Faiz
Dışı Harcamalar |
1.511 |
2.804 |
2.632 |
3.904 |
5.917 |
5.911 |
Personel Giderleri |
425 |
617 |
615 |
952 |
1.327 |
1.325 |
SGK Devlet Primi |
69 |
98 |
97 |
150 |
183 |
186 |
Mal ve Hizmet Alımı |
128 |
258 |
258 |
319 |
471 |
453 |
Cari Transferler |
657 |
1.224 |
1.126 |
1.682 |
2.502 |
2.374 |
Sermaye Gideri |
132 |
277 |
277 |
316 |
539 |
543 |
Sermaye Transferleri |
10 |
36 |
49 |
37 |
685 |
858 |
Diğer Giderler |
90 |
293 |
210 |
447 |
210 |
173 |
Faiz
Ödemeleri |
240 |
330 |
311 |
566 |
646 |
675 |
BÜTÇE
GELİRLERİ |
1.473 |
2.673 |
2.800 |
3.810 |
4.930 |
5.210 |
Vergi
Gelirleri |
1.258 |
2.270 |
2.353 |
3.200 |
4.271 |
4.501 |
Diğer
Gelirler |
215 |
403 |
447 |
611 |
659 |
709 |
BÜTÇE
DENGESİ |
-278 |
-461 |
-143 |
-660 |
-1.633 |
-1.375 |
FAİZ
DIŞI BÜTÇE DENGESİ |
-38 |
-131 |
168 |
-94 |
-987 |
-701 |
NAKİT
DENGESİ |
|
|
-148 |
|
|
-633 |
|
|
|||||
BÜTÇE
DENGESİ/GSYH (%) |
-3,5 |
-3,4 |
-0,9 |
-3,5 |
-6,4 |
-5,4 |
FAİZ
DIŞI BÜTÇE DEN./GSYH (%) |
-0,5 |
-1,0 |
1,1 |
-0,5 |
-3,9 |
-2,5 |
|
Makroekonomik Hedef ve Göstergeler |
|||||
GSYH
(Milyar TL.) |
7.880 |
13.430 |
15.012 |
18.654 |
25.483 |
25.483 |
GSYH
Büyümesi |
5,0 |
5,0 |
5,5 |
5,0 |
4,4 |
4,4 |
GSYH
Deflatörü |
12,9 |
76,5 |
96,0 |
32,3 |
62,6 |
62,6 |
TÜFE
Yıl Sonu (%) |
9,8 |
65,0 |
64,3 |
24,0 |
65,0 |
64,8 |
Ortalama
Dolar Kuru (TL.) |
9,3 |
16,6 |
16,6 |
21,5 |
23,9 |
23,7 |
Kaynak:
Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Strateji ve Bütçe Başkanlığı.
NOT:
OVP gerçekleşme tahminleri ilgili yılın Eylül ayında açıklanmaktadır. 2023 yılı
GSYH büyüme ve deflatörü OVP’deki gerçekleşme tahminidir.
2024 yılı Orta Vadeli Programında,
2023 Bütçe Kanunu ile bütçe harcamaları için ayrılan 4.470 milyar lira tutarındaki
toplam ödenek 6.563 milyar liraya, bütçe gelirleri tahmini ise 3.810 milyar
liradan 4.930 milyar liraya yükseltilmiştir. Böylece 660 milyar lira olan 2023
yılı bütçe açığının 1.633 milyar liraya yükseleceği tahmin edilmiştir. Faiz dışı bütçe
dengesinin ise 987 milyar lira açık vermesi öngörülmüştür. 2023 yılında GSYH’nın yüzde 3,5 kadar açık vermesi hedeflenen
bütçe dengesinin, yıl sonunda yüzde 6,4’e yükseleceği tahmin edilmiştir.
Hazine ve Maliye Bakanlığı, 15 Ocak 2024 tarihinde 2023 yılı bütçe
gerçekleşmesini açıklamıştır. Bütçe Dengesi Aralık ayında 843 milyar lira
açık vermiş ve 2023 yılı bütçe açığı 1.375 milyar lira olarak gerçekleşmiştir.
Bütçe açığı ve faiz dışı bütçe açığının GSYH’ya oranları ise, sırasıyla, yüzde
5,4 ve yüzde 2,7 olmuştur. Bütçe harcamaları toplamı tahmin doğrultusunda
gerçekleşirken, cari transferler tahminin altında, sermaye transferleri ise tahminin
önemli ölçüde üstünde gerçekleşmiştir. Bütçe gelirleri tahminden 280 milyar
lira daha yüksek gerçekleşmiş ve bütçe açığının öngörünün altında kalmasını
sağlamıştır (Tablo:2).
2023 Aralık ayındaki 843 milyar liralık açığa karşın nakit açığı
176 milyar seviyesinde kalmış ve yıllık nakit açığı 633 milyar lira olarak
gerçekleşmiştir. Bütçe açığı ile nakit açığı arasında ortaya çıkan büyük fark,
bütçe emanetlerindeki 731 milyar liralık artıştan kaynaklanmıştır (Grafik:5). Bu
seviyede bir fark ilk kez görünmektedir. Bu farkın deprem harcamaları ile
ilgili sermaye giderleri ve sermaye transferlerinden kaynaklandığı tahmin
edilmektedir. Bütçe emanetine alınan bu 731 milyar liranın 2024 yılında bütçe nakit
harcamalarında önemli bir sıçramaya neden olması beklenmektedir.
Kamu mali yönetimi sisteminde kural olarak bütçe uygulamasında
yıllık olma ilkesi benimsenmiştir. Bu ilke gereğince ödenekler bir mali yıl
için verilir ve kullanılır. 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa
göre bütçe gelirleri tahsil edildiği bütçe giderleri ise ödendiği yılda
muhasebeleştirilir. Bunun tek istisnası bütçe emaneti uygulamasıdır. Ödeme emri belgesine bağlandığı halde
ödenemeyen tutarlar, bütçeye gider yazılarak emanet hesaplarına alınır ve
buradan ödenir (5018 md-34). Bütçe emaneti uygulaması büyük ölçüde kamu
idarelerinin nakit mevcutlarının tüm ödemeleri karşılayamaması durumunda söz
konusu olmaktadır. 2006-2023
döneminde bütçe açığı ile nakit açığının GSYH’ya oranı incelendiğinde, iki seri
arasında önemli ölçüde uyum olduğu görülmektedir. 2023 yılında bu uyum tamamen
ortadan kalkmış bulunmaktadır (Grafik:5).
2023 yılındaki bu yüksek bütçe emanetinin nakit yetersizliğinden değil,
deprem harcamalarına ilişkin yaklaşım farklılığından kaynaklandığı tahmin
edilmektedir. Hazine’nin kasa/banka hesaplarındaki mevcutlar göz önüne
alındığında, bu durumun tek gerekçesinin nakit yetersizliği olmadığı
anlaşılmaktadır. Hazine’nin kasa/banka mevcudu 2022 yılında 324 milyar lira, 2023
yılında da 329 milyar lira artmış ve Hazine’nin TCMB’deki toplam mevduatı 2023
yılı sonunda 770 milyar liraya yükselmiştir. Bütçe açığı, nakit açığı ve hazine
net borçlanmasının GSYH’ya oranları incelendiğinde, 2006-2019 döneminde önemli
bir uyum olduğu gözlenmektedir. Ancak 2020-2023 döneminde farklılaşma ortaya
çıkmış, hazine nakit açığının GSYH’ya oranı yüzde 2,7 iken net borçlanmasının
oranı yüzde 4,2 olmuş ve Hazine’nin TCMB’deki mevduatı artırmıştır (Grafik:5 ve
6). Bu durum, özellikle 2022 ve 2023 yıllarında açıkça görülmektedir.
|
|
4.
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME:
2023 yılı ilk yarısında Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili
Genel seçimleri nedeniyle bütçe harcamalarında önemli bir yükseliş gözlenmiştir.
6 Şubat’ta yaşanan Deprem Felaketi de kamu
harcamalarında artışa yol açmıştır. Bu nedenle Temmuz ayında ek bütçe
çıkartılmış, maaş-ücret-emeklilik düzenlemeleri yanı sıra deprem harcamalarının
finansmanı için vergiler artırılmıştır. 2023 yılında bütçe açığı OVP tahmininden
daha düşük gerçekleşmiştir. Ancak, bu olumlu gelişme büyük ölçüde vergilerde
öngörülenden fazla gelir elde edilmesinden kaynaklanmıştır.
Haziran-Temmuz aylarında politika faiz oranının enflasyona ve
beklentilere göre oldukça düşük kalması döviz kurlarında ve enflasyonda yükselişe
neden olmuştur. Bu ortamda Temmuz ayında yapılan dolaylı vergi düzenlemeleri de
enflasyondaki yükselişe önemli katkı yapmıştır. Yetersiz faiz
artırımının döviz kurlarını sıçratması ve vergi düzenlemeleri ekonominin tekrar
yüksek enflasyon sürecine girmesine neden olmuştur. Enflasyondaki bu yükseliş
eğilimi fiyatlama davranışlarını bozarken, maaş ve ücret artış taleplerini de
güçlendirmiştir.
2022 ve 2023 yılları enflasyon ve bütçe
tahminleri ile gerçekleşmeleri birlikte değerlendirildiğinde, ekonomi yönetimi
tarafından açıklanan hedef ve tahminlerin ciddiye alınma olasılığının gittikçe
zayıfladığı görülmektedir. Özellikle son
yıllarda bütçe büyüklüklerine ilişkin tahminlerde ciddi bir sapma söz
konusudur. Bütçe tahminleri, GSYH büyümesi ve enflasyon gibi çok fazla
değişkene bağlı bir tahmin değildir. Genelde ekonomi yönetiminin kontrolü
altında olan bütçe verilerindeki sapmanın bu boyuta ulaşmasının nedeni
anlaşılamamaktadır.
2023 yılından yüksek bir bütçe
emanetinin devredilmesi, memur ve emekli aylıklarına ilişkin dengenin bozulması
ve bu konunun Temmuz ayından beri çözüme kavuşturulamaması, enflasyon platosundaki
yükselme, 2024 yılında da enflasyon ve bütçe dengeleri açısından sorunların
devam edeceğine işaret etmektedir. Sosyal güvenlik transferleri ve personel
giderlerindeki artış yanı sıra faiz giderlerindeki yükselme de bütçenin
esnekliğinin önemli ölçüde azaldığına işaret etmektedir.
[1] Zafer YÜKSELER, “Geçiş
Dönemi Para ve Kur Politikaları, 1 Mayıs 2023”. GEÇİŞ DÖNEMİ PARA VE KUR POLİTİKASI KARARLARI
| zafer yükseler - Academia.edu
[2] TCMB, Enflasyon Raporu
2023-III, “Mercek Altı 2.2-Vergi ve Yönlendirilen Fiyat Ayarlamalarının
Enflasyona etkileri”.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder