29 Eylül 2025 Pazartesi

Muhtemel Eğitim Süresinin Azalması: Nedenleri ve Etkileri

 

Muhtemel Eğitim Süresi: Eğitim Sürelerinin Azalması, Olası Etkileri ve Nedenleri [1]

 (Zafer YÜKSELER, 29 Eylül 2025)

 

TÜİK, 2024 yılı “Muhtemel Eğitim Süresine” ilişkin istatistikleri açıklamıştır. 2024 yılında muhtemel eğitim süresi 2018’den beri en düşük seviyeye gelmiş bulunmaktadır. 2018 yılında 18,6 yıl olan muhtemel eğitim süresi, 2020 yılında 19,1 yıla yükselmiştir. Takip eden yıllarda sürekli gerileyen mehtemel eğitim süresi, 2024 yılında 17,2 yıla gerilemiştir. 2020-2024 yılı arasında muhtemel eğitim süresi toplamda 2,1 yıl azalmıştır. Bu azalış  erkeklerde 2,4 yıl iken, kadınlarda 1,4 yıl olmuştur.

2018-2024 döneminde cinsiyet eşitliği endeksinde yükseliş gözlenmiştir. 2018 yılında 0,97 olan cinsiyet eşitliği endeksi, 2024 yılında 1,05’e yükselmiştir. Ancak, muhtemel eğitim süresi erkeklerde daha fazla düşerken, eşitlik endeksinde gözlenen bu yükselme pekte anlamlı olmamaktadır.

Tablo:1- Cinsiyete Göre İlkokul-Yükseköğretim Kademesinde (ISCED 1-8) Mehtemel Eğitim Süresi

 

Muhtemel Eğitim Süresi (Yıl)

Değişim (Yıl)

MES Cinsiyet Eşitliği Endeksi

 

Toplam

Erkek

Kadın

Toplam

Erkek

Kadın

2018

18,6

18,9

18,3

-

-

-

0,97

2020

19,1

19,1

19,0

0,5

0,2

0,7

0,99

2022

17,9

17,8

18,1

-1,2

-1,3

-0,9

1,02

2023

17,8

17,4

18,2

-0,1

-0,4

0,1

1,04

2024

17,2

16,7

17,6

-0,6

-0,7

-0,6

1,05

Kaynak:TÜİK.

Muhtemel eğitim süresi, bir bireyin yaşamı boyunca eğitim alacağı toplam süreyi ifade eder ve eğitim düzeyinin, iş gücü piyasasına katılımın ve toplumsal eşitliğin belirleyicisi olarak önemli bir göstergedir. Bu makalede, eğitim süresindeki azalmaların olası nedenleri ve etkileri değerlendirilecektir.

1. Muhtemel Eğitim Süresi: Kavram ve Değerlendirme

Muhtemel eğitim süresi, bireylerin eğitim süresinin uzunluğu ile ilgili olan, ancak aynı zamanda eğitimdeki eşitsizlikler, iş gücü piyasası talepleri ve eğitim sistemindeki dönüşüm ile de bağlantılı bir kavramdır. Eğitim süresinin düşmesi, her iki cinsiyet için de farklı sonuçlar doğurabilir. Bu durumu iki ana perspektiften değerlendirmek mümkündür.

1.1. Eğitim Süresinin Düşmesinin Olumsuz Yönleri

Eğitim süresinin düşmesi, özellikle toplumda fırsat eşitsizliğine yol açabilir ve eğitimli iş gücünün kalitesizleşmesine neden olabilir. Eğitim süresinin azalması şu sonuçlara yol açabilir:
- Eğitim fırsatlarının kısıtlanması: Daha kısa eğitim süreleri, bireylerin daha düşük eğitimli olmalarına ve bunun sonucunda iş gücü piyasasında yeterli beceri ve bilgiye sahip olmamalarına yol açabilir.

- Kapsayıcılığın azalması: Eğitimde fırsat eşitsizliğinin artması, özellikle düşük gelirli ve dezavantajlı kesimler için olumsuz sonuçlar doğurabilir.

1.2. Eğitim Süresinin Düşmesinin Olumlu Yönleri

Eğitim süresinin kısalması bazı durumlarda olumlu sonuçlar da doğurabilir. Bu durumlar arasında şunlar yer alabilir:

- Eğitimde verimlilik artışı: Eğitim süresi kısalsa da, eğitim sistemindeki yenilikçi yöntemler sayesinde daha kısa sürede daha verimli eğitim alınabilir.

- İş gücüne hızlı adaptasyon: Eğitim süresinin azalması, bireylerin iş gücüne daha erken katılmasına ve ekonomiye daha hızlı katkı sağlamasına olanak tanıyabilir.

2. Cinsiyet Eşitliği ve Eğitim Süresi

Cinsiyet eşitliği, eğitimde önemli bir yer tutmaktadır. Eğitim süresi, kadınların toplumda daha eşit bir yer edinmeleri ve toplumsal rol eşitliğini sağlamak adına kritik bir unsurdur. Eğitimde cinsiyet eşitliği, kadınların eğitim sürelerinin erkeklere yakınlaşmasıyla belirli bir aşamaya gelmiştir. Ancak, eğitim sürelerinin kısalması bu eşitliği tehlikeye sokabilir.

2.1. Cinsiyet Eşitliği Açısından Değerlendirme

Eğitimde cinsiyet eşitliğinin sağlanması, kadınların erkeklerle aynı eğitim fırsatlarına sahip olmalarıyla mümkündür. Ancak, eğitim süresinin düşmesi, kadınların toplumsal eşitlik için daha fazla eğitime ihtiyaç duymasını engelleyebilir. Cinsiyet eşitliği şu şekilde gelişebilir:
-Kadınların eğitimde daha fazla yer alması: Eğitim süresi erkeklerle eşitlenmişse, bu kadınların daha fazla iş gücüne katılmasına ve toplumsal eşitliğe katkıda bulunmasına yardımcı olabilir.

- Cinsiyet eşitliği endeksinin artması: Kadınların eğitim sürelerinin erkeklere yaklaşması, toplumsal cinsiyet eşitliği açısından olumlu bir gelişme olarak değerlendirilebilir.

2.2. Eğitim Süresi ve Eşitlik İlişkisi

Eğitim süresinin her iki cinsiyet için de düşmesi, kadınların eşitlik adına daha fazla eğitime ihtiyaç duymalarını engelleyebilir. Eğitim sürelerinin azalması, kadınların toplumsal eşitlikte ilerlemelerini zorlaştırabilir ve erkeklerle eşit olma yolunda bir gerileme yaşanmasına yol açabilir.

3. Ortalama Ücret ve Asgari Ücretin Yakınlaşmasının Etkileri

Ortalama ücretin asgari ücrete yakınlaşması, eğitimlilerin iş gücü piyasasında karşılaştıkları güçlükleri daha da artırabilir. Eğitimli bireylerin mesleklerine uygun iş bulamamaları, eğitim süreleri üzerinde olumsuz etkilere yol açabilir. Bu durumu birkaç başlıkta inceleyebiliriz.

3.1. Eğitimlilerin İşsizlik ve Yetersiz İş Bulma Durumu

Eğitimlilerin mesleklerine uygun iş bulamaması, eğitim sürecine olan bakış açılarını değiştirebilir. İş bulamayan eğitimliler, eğitime olan ilgiyi kaybedebilir ve eğitim süresini kısaltabilirler. Bu durum şu sonuçlara yol açabilir:

- Eğitim süresinin uzaması: İnsanlar, daha iyi iş fırsatlarına ulaşmak için uzun yıllar eğitim almayı tercih edebilirler. Ancak, iş bulma sürecindeki belirsizlik, bu uzun eğitim sürelerinin verimli olup olmadığı konusunda sorgulamalara yol açabilir.

- Eğitim süresinin kısalması: Yüksek öğrenim gören birçok kişi, mesleklerine uygun iş bulamadığında daha hızlı iş gücüne katılmayı tercih edebilir. Bu da eğitim sürelerinin düşmesine yol açabilir.

3.2. Ortalama Ücret ve Asgari Ücret Arasındaki Farkın Azalması

Ortalama ücretin asgari ücrete yakınlaşması, eğitimli bireylerin daha düşük ücretli işlerde çalışmak zorunda kalmalarına yol açabilir. Bu durum, eğitimlilerin motivasyonunu ve iş gücüne katılımını olumsuz etkileyebilir. Bu süreç şu şekillerde etki edebilir:
- Motivasyon kaybı: Eğitimli bireyler, daha düşük ücretli işlerde çalışmak zorunda kaldıklarında, mesleki tatminleri azalabilir.

- Kısa vadeli iş arayışı: İnsanlar, uzun vadeli eğitim yerine daha kısa vadede gelir elde edebilecek işlere yönelmek isteyebilirler.

4.Hayat Pahalılığı ve Eğitim Maliyetlerinin Artması

Yaşam maliyeti ve eğitim masraflarındaki yükselmenin muhtemel eğitim süresi üzerinde önemli etkileri sözkonusudur. Bu etkiler, bireylerin eğitim alıp almadıkları, aldıkları eğitimin türü ve süresi üzerinde belirleyici olabilir. Bu durumu farklı açılardan değerlendirebiliriz:

4.1. Eğitim Maliyetlerinin Artması

Eğitim maliyetlerinin yükselmesi, bireylerin eğitim alabilme kapasitesini doğrudan etkileyebilir:

-Eğitim Süresinin Kısalması: Eğitim maliyetlerinin artması, özellikle düşük gelirli bireyler için eğitime erişimi zorlaştırabilir. Bireyler, eğitim süresini kısaltarak iş gücüne daha erken katılmayı tercih edebilirler. Bu, muhtemel eğitim süresinin azalmasına yol açabilir.

-Eğitime Erişimin Kısıtlanması: Yüksek eğitim maliyetleri, bazı bireylerin eğitim almayı tamamen bırakmalarına veya daha düşük seviyedeki eğitimleri tercih etmelerine neden olabilir. Özellikle üniversite ve yüksek lisans gibi daha pahalı eğitim seviyelerinde katılım düşebilir.

-Eğitimde Eşitsizlik: Eğitim maliyetlerinin artması, daha varlıklı bireylerin uzun süreli eğitimlere devam etmelerine olanak tanırken, daha düşük gelirli grupların eğitim fırsatlarını kısıtlayabilir. Bu durum, toplumda fırsat eşitsizliğini artırabilir.

4.2. Hayat Pahalılığı ve Yaşam Maliyetleri

Hayat pahalılığı, özellikle temel ihtiyaçların (gıda, barınma, ulaşım vb.) artması, bireylerin eğitim sürelerine ve tercihlerine yansıyabilir:

-Çalışma Zorunluluğu: Yüksek hayat pahalılığı, bireylerin eğitimi sürdürmek yerine çalışmaya daha fazla zaman ayırmalarını gerektirebilir. Bu, uzun süreli eğitimlerden kaçınılmasına veya daha kısa sürede bir meslek edinmeye yönelik tercihlere yol açabilir. Dolayısıyla eğitim süresi kısalabilir.

-Eğitim ve Yaşam Maliyetlerinin Dengesizliği: Bireyler, eğitim için harcadıkları zamanla karşılıklarını alamayacaklarını düşündüklerinde, meslek eğitimi gibi daha kısa süreli, daha az maliyetli seçeneklere yönelebilirler.

-İş Gücü Piyasası Baskıları: İş gücü piyasasında daha fazla birey, yüksek enflasyon nedeniyle daha erken iş gücüne katılma arzusunda olabilir. Bu da eğitim sürelerinin kısalmasına neden olabilir çünkü eğitim, gelir elde etme sürecini erteletir.

 

4.3. Enflasyon ve Öğrenci Kredileri

Enflasyon, eğitim için finansman sağlama biçimlerini de etkileyebilir:

-Yüksek Kredi Borçları: Enflasyonun yüksek olduğu bir ortamda, eğitim almak için alınan kredilerin geri ödeme koşulları zorlaşabilir. Bu da bireylerin eğitim alma kararlılığını azaltabilir, çünkü kredi borçlarının artması, kişilerin gelecekteki finansal durumunu daha da zorlaştırır.

-Öğrenci Kredilerinin Yetersizliği: Enflasyonun yüksek olması, öğrenci kredilerinin reel değerinin düşmesine neden olabilir. Bu durumda, eğitimin finansmanı daha zor hale gelir ve bireyler eğitimi kısaltarak iş gücüne daha erken katılmayı tercih edebilirler.

4.4. Toplumsal ve Ekonomik Dönüşüm

Yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı, toplumun ekonomik yapısını etkiler ve dolaylı olarak eğitim süresine de yansır:

-Nitelikli İş Gücü Açığı: Yüksek enflasyon ve artan yaşam maliyetleri nedeniyle, bireylerin uzun süreli eğitimlere katılma istekleri azalabilir. Ancak, bu durum toplumda nitelikli iş gücü açığına yol açabilir. Bu açık, uzun vadede ekonominin büyümesini engelleyebilir.

-Eğitimli Bireylerin Yetersiz Değerlendirilmesi: Eğer ekonomik koşullar eğitim süresinin kısalmasına neden olursa, bu durum eğitimli bireylerin iş gücü piyasasında tam olarak değerlendirilememesiyle sonuçlanabilir. Bu da, eğitimli insanların mesleklerine uygun olmayan alanlarda çalışmak zorunda kalmalarına yol açar.

4.5. Bireysel Tercihler ve Eğitimde Esneklik

Enflasyon ve yaşam maliyetlerinin yükselmesi, bireylerin eğitim tercihlerinde esnekliğe gitmelerine neden olabilir:

-Esnek Eğitim Yöntemlerine Yönelme: Yüksek eğitim maliyetleri ve yaşam pahalılığı, bireylerin daha esnek eğitim yöntemlerine yönelmelerine sebep olabilir. Özellikle uzaktan eğitim, çevrimiçi kurslar ve kısa vadeli meslek eğitimleri gibi daha ekonomik seçenekler popüler hale gelebilir.

-Karmaşık Eğitim Yolları: Yüksek maliyetler, bireylerin geleneksel 4 yıllık üniversite eğitimini değil, daha hızlı ve daha ucuz olan mesleki eğitimlere yönelmelerine yol açabilir. Bu durum, muhtemel eğitim süresinin azalmasına neden olsa da, bireyler için daha hızlı bir iş gücü piyasasına giriş sağlayabilir.

Sonuç

Muhtemel eğitim süresi, toplumların eğitim sistemlerinin etkinliğini ve bireylerin toplumsal ve ekonomik yaşama katılımlarını belirleyen önemli bir göstergedir. Eğitim süresinin azalması, cinsiyet eşitliği ile birlikte değerlendirildiğinde, toplumsal eşitlik için olumlu gelişmeler sağlayabileceği gibi, eğitim fırsatlarının kısıtlanması gibi olumsuz sonuçlar da doğurabilir. Özellikle ortalama ücretin asgari ücrete yakınlaşması ve eğitimlilerin kendi mesleklerine uygun iş bulamaması gibi durumlar, eğitim sürelerinin kısalmasına neden olabilir. Bu nedenle, eğitim sistemindeki yenilikler ve iş gücü piyasası arasındaki denge, toplumsal eşitlik ve ekonomik verimlilik açısından kritik öneme sahiptir.

Yüksek enflasyon, hayat pahalılığı ve artan eğitim maliyetleri, muhtemel eğitim süresini olumsuz etkileyebilir. Özellikle eğitim maliyetlerinin artması ve yaşam maliyetlerinin yükselmesi, bireylerin eğitime daha az yatırım yapmalarına yol açabilir. Bunun yanı sıra, yüksek enflasyonun etkisiyle bireyler, iş gücüne daha erken katılmayı tercih edebilirler. Bu faktörlerin bir araya gelmesi, eğitim süresinin kısalmasına, nitelikli iş gücü açığının artmasına ve fırsat eşitsizliklerinin derinleşmesine neden olabilir. Bu sebeple, eğitim ve ekonomik politikalarda bu tür zorlukların göz önünde bulundurulması ve eğitim sisteminin daha erişilebilir hale getirilmesi büyük önem taşır.

 



[1] Bu not, ChatGP’ye “Mutemel Eğitim Süresine” ilişkin sorulan sorular ve verdiği cevaplar çerçevesinde hazırlanmıştır.

19 Eylül 2025 Cuma

2025 Temmuz-Uluslararası Yatırım Pozisyonu

ULUSLARARASI YATIRIM POZİSYONU (UYP) VE ÖDEMELER DENGESİ

(Zafer YÜKSELER, 19 Eylül 2025)

2024 yılı aralık ayında 345,9 milyar dolar olan Net UYP açığı, 2025 yılı temmuz ayında 343,9 milyar dolara gerilemiştir. Bu dönemde varlıklar 22,4 milyar dolar, yükümlülükler ise 20,4 milyar dolar artmıştır. Varlıklar kısmında doğrudan yatırımlar, ticari krediler ve resmi rezervler artarken, mevduatlar azalmıştır. Yükümlülüklerdeki artış, portföy yatırımları, ticari krediler ile kredilerdeki yüksek artıştan kaynaklanmıştır. 2024 yılında 186,8 milyar dolar olan yabancıların finansal yatırım stoku, mevduatlardaki artışın etkisiyle 2025 yılı temmuz ayında 193,6 milyar dolara yükselmiştir.

 

ULUSLARARASI YATIRIM POZİSYONU (Milyon ABD doları)

 

 

2024 Aralık

(1)

 

2025 Temmuz

(2)

 

Fark 

 (2-1)

Farkın Kaynakları

Ödemeler Denge. Akımı 2025 O.-Tem.

Değerleme-Kur ve Parite Farkları

NET UYP (1-2)

-345.916

-343.860

2.056

-26.249

28.305

1.Varlıklar

355.992

378.436

22.444

4.303

18.141

   Doğrudan Yatırımlar

65.365

70.618

5.253

5.252

1

   Portföy Yatırımları

3.965

4.348

383

5.314

-4.931

   Ticari Krediler

53.799

57.643

3.844

1.708

2.136

   Krediler

5.681

5.652

-29

1.980

-2.009

   Mevduat

68.115

66.850

-1.265

-1.405

140

        Bankalar-YP  

39.440

40.872

1.432

85

1.347

   Diğer Varlıklar

3.911

4.117

206

24

182

   Rezerv Varlıklar

155.156

169.208

14.052

-8.570

22.622

2.Yükümlülükler

701.908

722.296

20.388

30.552

-10.164

   Doğrudan Yatırımlar

223.013

220.527

-2.486

8.350

-10.836

   Portföy Yatırımları

124.642

125.820

1.178

4.524

-3.346

   Ticari Krediler

60.518

63.212

2.694

1.999

695

   Krediler

189.793

208.712

18.919

11.631

7.288

   Mevduat

96.860

96.638

-222

4.011

-4.233

        TCMB

34.701

28.853

-5.848

-6.878

1.030

        Bankalar

62.159

67.785

5.626

10.889

-5.263

   Diğ.Yüküm. + SDR

7.082

7.387

305

37

268

 

 

 

 

 

 

ULUSLARARASI REZERV

194.596

210.080

15.484

-8.485

23.959

   TCMB

155.156

169.208

14.052

-8.570

22.622

   Bankalar

39.440

40.872

1.432

85

1.347

 

 

 

 

 

 

Y.Dışı Yerleşik Finans. Y.

186.801

193.605

6.804

15.413

-8.609

    Hisse Senedi

33.643

33.107

-536

1.387

-1.923

    Borç Senedi

90.999

92.713

1.714

3.137

-1.423

    Mevduat

62.159

67.785

5.626

10.889

-5.263

Kaynak: TCMB.

UYP stok değerleri, finansal varlık ve yükümlülüklere ilişkin ödemeler dengesi akım girişlerinden, farklı para birimlerinin dolara karşı değerlerindeki değişimden, Türk lirasının dolar karşısındaki değerinden, hisse senetleri, DİBS ve altın fiyatlarındaki değişimden etkilenmektedir. Stok veriler incelendiğinde, en belirgin değişimin, doğrudan yatırımlar, portföy yatırımları, rezerv, kredi ve mevduat kalemlerinde olduğu görülmektedir.

2025 yılı ocak-temmuz dönemi ödemeler dengesi akımları incelendiğinde, doğrudan yatırımlar 5,3 milyar dolar, portföy yatırımları 5,3 milyar dolar, ticari krediler 1,7 milyar dolar, krediler 2 milyar dolar artarken, mevduatlar 1,4 milyar dolar, rezerv varlıklar ise 8,6 milyar dolar azalmış, böylece toplam varlıklar 4,3 milyar dolar yükselmiştir. Yükümlülükler kısmında doğrudan yatırımlarda 8,4 milyar dolar, portföy yatırımlarında 4,5 milyar dolar, kredilerde 11,6 milyar dolar, ticari kredilerde 2 milyar dolar, bankalar mevduatında 10,9 milyar dolar artış olmuş, TCMB’deki mevduatın 6,9 milyar dolar azalmasının etkisiyle toplam yükümlülüklerdeki artış 30,6 milyar dolar olmuştur. Sonuç olarak 2025 ocak-temmuz döneminde ödemeler dengesi finans hesabından 26,2 milyar dolar giriş olmuş ve net uluslararası yükümlülüğümüz de aynı tutarda artmıştır.

2025 yılı ocak-temmuz döneminde değerleme-kur ve parite farkları etkisi, varlıkları 18,1 milyar dolar artırırken, yükümlülükleri 10,2 milyar dolar azaltmıştır. Böylece değerleme-kur ve parite etkisi Net UYP’yi 28,3 milyar dolar azaltıcı etkide bulunmuştur. 2025 ocak-temmuz döneminde doğrudan yatırım, portföy yatırımları, mevduat, kredi ve rezerve ilişkin değerleme varlık ve yükümlülükleri önemli ölçüde etkilemiştir. Altın stoklarının değerlemesi ve parite etkisi resmi rezervleri 22,6 milyar dolar, banka rezervlerini ise 1,3 milyar dolar artırmış ve toplam uluslararası rezervleri 24 milyar dolar yükseltmiştir. Değerleme-parite ve kur etkisi büyük ölçüde diğer sektörlerin net pozisyonunda da etkili olmuştur.

Uluslararası Yatırım Pozisyonundaki değişim ile Ödemeler Dengesi Tablosu birlikte değerlendirildiğinde, varlıklar bölümünde “portföy yatırımları”, yükümlülükler bölümünde “krediler”, “bankalar-mevduat” ve portföy yatırımları-borç senetleri” kalemlerinde önemli bir uyumsuzluk olduğu dikkati çekmektedir. TCMB 2024 aralık ayında portföy yatırımlarında önemli bir revizyon yapmıştır, ancak buna rağmen sorunun devam ettiği görülmektedir.

Aşağıdaki Grafik:1’de Net UYP verisi yanı sıra, değerleme-kur-parite etkisinden daha az etkilenen, doğrudan yatırımlar ve hisse senetleri hariç Net UYP ile uluslararası rezervler verisi de yer almaktadır. 2024 yılı aralık ayında -157 milyar dolar olan doğrudan yatırımlar ve hisse senedi hariç net UYP 2025 yılı temmuz ayında -163 milyar dolara yükselmiştir. 2024 yılı sonunda 194,6 milyar dolar olan toplam uluslararası rezervler ise, 2025 yılı temmuz ayında 210 milyar dolara çıkmıştır.

TCMB Net Yatırım Pozisyonu fazlası 2024 yılında 115 milyar dolar iken, 2025 yılı haziran ayında aynı seviyede kalmış, temmuz ayında ise 134,6 milyar dolara yükselmiştir. 2024 yılında ve 2025 temmuz ayında, TCMB net pozisyonu altın rezervlerine ilişkin değerlemeden olumlu etkilenmiştir. Bankaların 2024 yılı sonunda 103,5 milyar dolar olan net pozisyon açığı, 2025 temmuz ayında 113,7 milyar dolar olmuştur. 2024 yılında 272,6 milyar dolara yükselen diğer sektörlerin net pozisyon açığı, 2025 yılı haziran ayında 265,5 milyar dolara gerilemiş, temmuz ayında ise 279,1 milyar dolara yükselmiştir. Diğer sektörlerin pozisyon açıklarındaki değişim büyük ölçüde doğrudan yatırımlara ilişkin değerleme etkisinden kaynaklanmaktadır. 2024 sonunda 84,8 milyar dolar olan Genel Hükümet net pozisyon açığı ise 2025 haziran ayında 80,7 milyar dolara gerilemiş, 2025 temmuz ayında ise 85,6 milyar dolara yükselmiştir.

KESİMLERE GÖRE NET ULUSLARARASI YATIRIM POZİSYONU (Milyon Dolar)

 

2024 Aralık

2025 Haziran

2025 Temmuz

Toplam Net Uluslararası Yatırım Pozisyonu

-345.916

-334.961

-343.860

   Merkez Bankası

114.986

114.731

134.587

   Genel Hükümet

-84.790

-80.680

-85.629

   Bankalar

-103.477

-103.542

-113.728

   Diğer Sektörler

-272.635

-265.470

-279.090

                                                                                                                                               

            

2025 Eylül ve 17 Ekim Haftasında Uluslararası Rezervler

  Uluslararası Rezervler ve Döviz Likiditesi (Zafer YÜKSELER)             T.C. Merkez Bankası, 2025 yılı eylül ayı ve 17 ekim haftasına ai...