8 Mart 2023 Çarşamba

2022 YILI GSYH BÜYÜMESİNE İLİŞKİN DEĞERLENDİRME

 

2022 Yılı GSYH Büyümesine İlişkin Değerlendirme

(Zafer YÜKSELER, 8 Mart 2023)

                1. Sektör ve Harcama Gruplarında Büyüme:

                2020 yılında Covit-19 salgını Türkiye ve Dünya’da ciddi sorunlara neden olmuş, ilk yarıda ekonomide daralma yaşanmış, yılın ikinci yarısında tekrar büyüme sürecine girilmiş ve yıl genelinde GSYH yüzde 1,8 oranında artış göstermişti. 2021 yılında büyüme süreci güçlenerek devam etmiş ve GSYH yüzde 11,4 oranında büyümüştür. Sanayi ve GHI hizmet sektörleri büyümenin belirleyici sektörleri olmuş, sırasıyla, yüzde 17,2 ve yüzde 21,1 oranında büyüme göstermiştir. 2021 yılı son çeyreğinde, faiz indirim sürecinin başlatılması ve ihracat öncelikli yeni ekonomi programına geçileceğine (düşük faiz-yüksek kur) ilişkin açıklamalar, döviz kurlarında aşırı dalgalanmaya neden olmuş, Kasım ve Aralık aylarında enflasyonda ani bir sıçrama yaşanmıştır.

2022 yılı ilk yarısında, enflasyondaki yükselişe ve Şubat ayında başlayan Ukrayna-Rusya savaşına rağmen, güçlü büyüme performansı devam etmiş ve GSYH büyüme hızı yüzde 7,7 olmuştur. Savaşın etkisiyle enerji fiyatlarındaki yükseliş ve AB ekonomilerindeki yavaşlama, yılın ikinci yarısında ekonominin büyüme performansını olumsuz etkilemiştir. 2022 yılı son çeyreğinde GSYH büyüme hızı yüzde 3,5’e gerilemiş, yıllık büyüme hızı ise yüzde 5,6 olmuştur. Yılın son çeyreğinde sanayi sektörü katma değeri yüzde 3 oranında düşerken, hizmetler sektörü yüzde 6,6, inşaat sektörü ise yüzde 2 oranında büyüme göstermiştir. Yıl genelinde inşaat sektörü yüzde 8,4 gerilerken, hizmetler sektörü yüzde 9,2, sanayi sektörü ise yüzde 3,3 oranında büyümüştür. GHI hizmet sektörü ve finans-sigorta sektörü büyümenin belirleyici sektörleri olmuştur.

Tablo:1-GSYH ve Seçilmiş Alt Bileşenlerin Büyüme Hızları (Sabit Fiy.Yıllık % Değişim)

 

Ekim-Aralık

Ocak-Aralık

2021

2022

2021

2022

1. GSYH

9,6

3,5

11,4

5,6

2. Sektörler Toplamı

11,1

3,8

12,6

6,2

   Sanayi Sektörü

11,4

-3,0

17,2

3,3

   İnşaat Sektörü

-5,4

2,0

-0,6

-8,4

   Hizmetler Sektörü Toplamı

13,2

6,6

14,2

9,2

    -Ticaret+Ulaştırma+Konaklama (GHI Hiz.)

15,8

8,6

21,1

11,7

    -Finans ve Sigorta

16,4

13,4

-6,3

21,8

3.Ürün Üzerindeki Vergiler ve Sübvansiyon

-1,9

1,5

1,6

0,0

4.Toplam Yurtiçi Talep

5,3

6,9

6,5

5,2

5.Yerleşik Hane Halkı Tüketimi

20,5

16,1

15,3

19,7

6.Yerleşik+Yerleşik Olmayan H. Halkı Tüketim

23,0

16,5

17,6

22,0

   -Dayanıklı Mallar

11,1

22,0

14,7

24,6

   -Yarı Dayanıklı Mallar

28,3

20,2

31,9

23,0

   -Dayanıksız Mallar

15,9

10,8

10,6

15,3

   -Hizmetler

31,3

18,7

21,3

27,0

7.Gayrisafi Sabit Sermaye Oluşumu

2,1

2,6

7,4

2,8

   -İnşaat

-5,5

0,3

-2,2

-9,6

   -Makine ve teçhizat

9,2

2,3

21,8

11,8

   -Diğer Aktifler

-0,6

14,4

-5,2

13,9

Kaynak: TÜİK ve kendi hesaplamalarımız.

                2022 yılı son çeyreğinde GSYH yüzde 3,5 oranında büyürken, yerleşik hane halkı tüketimi yüzde 16,1, gayrisafi sabit sermaye yatırımları ise yüzde 2,6 oranında artmıştır. Devletin nihai tüketim harcamaları yüzde 9, toplam yurtiçi talep yüzde 6,9 artış göstermiştir. 2022 yılı genelinde toplam yurtiçi talep artışı, geçen yıla göre yavaşlamış ve yüzde 5,2 oranında artmıştır. Benzer yavaşlama gayrisafi sabit sermaye yatırımlarında da gözlenmiş, büyüme hızı yüzde 7,4’ten yüzde 2,8’e gerilemiştir. Makine-teçhizat yatırımları yüzde 11,8, diğer aktifler yüzde 13,9 oranında artarken, inşaat yatırımları yüzde 9,6 oranında düşüş göstermiştir. 2022 yılında yerleşik hane halkı tüketiminde yüzde 19,7, yerleşik ve yerleşik olmayan hane halkı tüketiminde yüzde 22, devletin nihai tüketim harcamalarında ise yüzde 5,2 oranında artış olmuştur. Tüketim harcamaları içinde en belirgin artış, turizmdeki canlanmanın etkisiyle, hizmetler tüketiminde (yüzde 27) gözlenmiştir. Negatif reel faizler dayanıklı ve yarı dayanıklı mallara olan talebi ve diğer aktiflere yatırımları da (parasal olmayan altın) artırmıştır (Tablo:1).

                2. Büyümeye Katkılar ve GSYH Deflatörleri

                Üretim ve harcama açısından 2022 yılı son çeyreği büyümesi incelendiğinde, büyümenin oldukça dengesiz olduğu görülmektedir. 2022 yılı son çeyreğinde yüzde 3,5 oranındaki GSYH büyümesine sanayi sektörünün katkısı negatif 0,6 puan iken hizmetler sektörünün katkısı pozitif 3,9 puan olmuştur. 2022 yılı genelinde yüzde 5,6 oranındaki GSYH büyümesine sanayi sektörünün katkısı 0,7 puan, hizmetler sektörünün katkısı ise 5,3 puandır (Tablo:2). 2021 yılı genelinde yüzde 6,3 oranında küçülen finans ve sigorta sektörü, 2022 yılı genelinde yüzde 21,8 oranında büyümüş ve GSYH büyümesine katkısı pozitif 1 puan olmuştur. Yıl genelinde yüzde 11,7 büyüyen GHI hizmet sektörlerinin katkısı ise pozitif 2,8 puandır.

 2022 yılı son çeyreğinde yerleşik hane halkı tüketiminin GSYH büyümesine katkısı 10,3 puan olurken, gayrisafi sabit sermaye yatırımlarının katkısı 0,6 puan, devletin nihai tüketim harcamalarının katkısı ise 1,4 puandır. 2022 yılı son çeyreğinde net ihracatın büyümeye katkısı negatif 3,1 puan, stok değişimi-istatistiki hatanın katkısı ise negatif 5,7 puan olmuştur.  2022 yılı genelinde yüzde 5,6 olan GSYH büyümesine yerleşik hane halkı tüketiminin katkısı 12,1 puan, sabit sermaye yatırımının katkısı 0,7 puan, devletin nihai tüketim harcamalarının katkısı 0,7 puan, net ihracatın katkısı ise 0,6 puandır.  Büyümeye stok değişiminin negatif katkısı artarak devam etmiş ve negatif 8,6 puan olmuştur.             

Tablo:2- GSYH Büyümesine Katkılar ve Deflatörler (Yüzde Puan) (1)

 

Ekim-Aralık

Ocak-Aralık

Deflatör (%)

2021

2022

2021

2022

2021

2022

1. GSYH

9,6

3,5

11,4

5,6

29,0

96,1

2. Sektörler Toplamı

9,7

3,3

11,1

5,5

28,3

95,2

   Sanayi Sektörü

2,3

-0,6

3,4

0,7

40,1

108,3

   İnşaat Sektörü

-0,3

0,1

-0,0

-0,5

39,5

114,4

   Hizmetler Sektörü Toplamı

7,5

3,9

7,9

5,3

22,4

84,0

    -Ticaret+Ulaştırma+Konaklama (GHI Hiz.)

3,7

2,1

4,6

2,8

29,7

100,7

    -Finans ve Sigorta

0,6

0,5

-0,3

1,0

20,4

95,2

3.Yerleşik Hane Halkı Tüketimi

12,0

10,3

9,1

12,1

21,4

81,1

 

 

 

 

 

 

 

4.Gayrisafi Sabit Sermaye Oluşumu

0,6

0,6

1,93

0,7

37,3

111,9

5. Stok Değişimi

-7,4

-5,7

-4,8

-8,5

6.Net İhracat

4,3

-3,1

4,8

0,6

   Mal ve Hizmet İhracatı

5,0

-0,8

5,3

2,2

41,3

103,8

   Mal ve Hizmet İthalatı

0,7  

2,3

0,5

1,6

54,7

130,1

TÜFE (Yıllık Ortalama % Değişim)

 

 

 

 

19,6

72,3

Yİ-ÜFE (Yıllık Ortalama % Değişim)

 

 

 

 

43,9

128,5

(1) Yuvarlamalar nedeniyle toplamlar tutmayabilir.

                2022 yılı genelinde TÜFE ve Yİ-ÜFE enflasyonunda gözlenen farklılaşma sektörler ve harcama gruplarının zımni fiyat deflatörlerine de yansımıştır. 2021 yılı son çeyreğinde başlatılan faiz indirim sürecinin döviz kurlarında neden olduğu yükselme ve Ukrayna savaşı nedeniyle enerji fiyatlarındaki olağanüstü artışlar ile bazı ürünlerde sübvansiyon uygulamaları TÜFE ve Yİ-ÜFE enflasyon oranlarının aşırı farklılaşmasına neden olmuştur. Ortalama fiyat artışı TÜFE’de yüzde 72,3’e, Yİ-ÜFE’de yüzde 128,5’e, GSYH zımni deflatöründe ise yüzde 96,1’e yükselmiştir. Sanayi sektöründe zımni fiyat deflatörü yüzde 108,3, hizmetler sektörü deflatörü ise yüzde 84 olmuştur. Benzer şekilde sabit sermaye yatırım deflatörü yüzde 111,9 olurken, yerleşik hane halkı tüketim deflatörü yüzde 81,1ile TÜFE enflasyonuna yakın gerçekleşmiştir.

                3. Büyümeyi Etkileyen Unsurlar:

                2021 yılında mal ve hizmet ihracat miktarındaki yüzde 24,9 oranındaki artış büyüme ve istihdamı önemli ölçüde olumlu etkilemiştir. Turizm gelirlerindeki artış yanı sıra, Covit-19 salgını etkisiyle imalat sanayi ürünleri açısından Türkiye’nin önemli bir tedarik merkezi haline gelmesi, üretim ve büyümeyi olumlu etkilemiştir. Nitekim 2021 yılı genelinde sanayi üretimi yüzde 16,5 artarken, sanayi istihdamı da yüzde 12,4 artmıştır (Tablo:3).

2021 yılı son çeyreğinde enflasyon ve döviz kurlarındaki yükseliş, beklentileri bozmakla birlikte büyüme ve istihdamdaki artış devam etmiştir. 2022 yılı ilk yarısında mal ve hizmet ihracatındaki artış devam etmiş, üretim ve istihdam önceki yıllara göre oldukça olumlu bir performans göstermiştir. Faizlerdeki düşüşün etkisiyle finansal hizmetlere talep artmış ve finansal hizmetler güven endeksi yükselmiştir. Ancak, reel kesim, inşaat sektörü ve tüketici güven endekslerinde düşüş gözlenmiştir. Döviz kurları ve enflasyondaki yükseliş nedeniyle 2021 yılı son çeyreğinde tüketici güven endeksi yüzde 10 civarında gerilemişti, tüketici güven endeksindeki düşüş, 2022 yılı ilk yarısında da artarak devam etmiştir (Tablo:3). 2022 yılı ikinci yarısında, özellikle yılın son çeyreğinde, ekonomik faaliyetlerde bir durağanlaşma gözlenmiştir. Sanayi sektöründe istihdam artışı yüzde 3,9’a, üretim artışı da yüzde 0,4’e gerilemiştir. 2022 yılı üçüncü çeyreğinde elektrik-gaz-su üretim endeksinde başlayan düşüş, son çeyrekte yüzde 7,2’ye yükselmiştir.

Tablo:3-Üretim ve Talebi Etkileyen Unsurlardaki Yıllık Değişim (%)

 

2021

2022

IV.

Yıllık

I.

II

III.

IV.

Yıllık

1. Toplam İstihdam

11,2

8,0

7,4

8,1

5,1

5,8

6,6

     -Sanayi Sektörü İstihdamı

14,1

12,4

9,9

11,3

7,1

3,9

8,0

     -Hizmetler Sektörü İstihdamı

12,0

6,7

10,9

10,6

7,4

8,1

9,2

2. Fiilen İş Başında Olanlar

14,2

12,4

7,9

11,8

5,3

6,6

7,9

3. Sanayi Üretim Endeksi

11,5

16,5

11,0

11,5

3,3

0,4

6,2

     -İmalat Sanayi Üretim Endeksi

12,6

17,3

11,9

13,1

4,9

1,3

7,5

     -Elektrik, Gaz, Su Üretim Endeksi

4,6

8,5

4,7

0,8

-4,3

-7,2

-1,7

4. İmalat Kapasite Kul. Oranı (%)

78,3

76,6

77,2

77,8

77,4

76,4

77,2

5. Ekonomik Güven Endeksi

4,4

10,9

1,1

0,0

-7,6

-2,9

-2,4

      - Reel Kesim Güven Endeksi   

1,7

12,6

0,6

-1,6

-9,9

-8,6

-4,9

      - Hizmet Sektörü Güven Endeksi   

18,6

19,3

13,7

13,3

1,0

-0,3

6,5

      - Perakende Tic. Güven Endeksi   

3,8

0,2

10,3

16,1

2,0

1,2

7,0

      - İnşaat Sektörü Güven Endeksi   

1,5

-0,2

1,0

1,6

-4,2

-0,5

-0,2

      - Tüketici Güven Endeksi   

-10,4

-2,4

-14,7

-17,1

-10,5

5,3

-9,7

6. Finansal Hizmetler Güven Endeksi

10,5

1,5

30,3

7,9

0,5

-7,6

6,3

      - İş Durumu (Son 3 ay)

5,7

-7,6

36,8

16,9

17,0

0,6

16,5

      - Hizmetlere Talep (Son3 ay)   

2,7

0,1

48,9

11,4

3,9

-8,2

10,9

7. Mal ve Hizmet İhracatı (Hacim)

21,6

24,9

14,4

16,4

12,4

-3,3

9,1

8. Mal ve Hizmet İthalatı (Hacim)

3,1

2,4

2,2

5,8

11,9

10,2

7,9

Kaynak: TÜİK, TCMB.

                TÜFE bazlı reel kur endeksine göre, 2022 yılı genelinde Türk lirası yüzde 9,4 oranında değer kaybetmiştir. Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulamasının etkisiyle, yılın ilk yarısında gözlenen döviz kurlarındaki aşırı oynaklık giderilmiş ve döviz kurlarında istikrar sağlanmıştır. Yılın son çeyreğinde ise Türk lirası yüzde 6,3 oranında değer kazanmıştır. Bu dönemde mal ve hizmet ihracatı reel olarak yüzde 3,3 oranında gerilerken, mal ve hizmet ithalatı reel olarak yüzde 10,2 oranında artmıştır. 2022 yılı son çeyreğinde, tüketici güven endeksi ve perakende ticaret güven endeksi artarken, reel kesim güven endeksi, hizmet sektörü güven endeksi, inşaat sektörü güven endeksi ve finansal hizmetler güven endeksi düşüş göstermiştir.

                4. Sanayi Sektörü Büyümesi:

                Ekonomide büyümenin en önemli belirleyicisi olan sanayi sektörü üretim artışı 2022 yılı son çeyreğinde yüzde 0,4’e gerilerken, sektör katma değeri yüzde 3 gerilemiştir. Son çeyrekteki bu olumsuz performansın etkisiyle, 2021 yılında yüzde 16,5 artan sanayi üretimi 2022 yılında yüzde 6,2 oranında artmıştır. Sektörün katma değer büyümesi ise yüzde 17,2’den yüzde 3,3’e gerilemiştir. Sanayi sektöründe üretim ve katma değer büyümesi yavaşlamasına karşın, yıl genelinde istihdam yüzde 8, çalışılan saat endeksi ise yüzde 7,7 artmıştır. Saatlik işgücü verimi 2022 yılı son çeyreğinde yüzde 6, yıl genelinde ise yüzde 1,3 düşüş göstermiştir (Tablo:4).

Tablo:4-Sanayi Sektörüne İlişkin Göstergeler ve Birim Ücret Endeksi (2015=100)

 

Ekim-Aralık Dönemi

Yıllık Ortalama

 

2021

 

2022

% Değişim

 

2021

 

2022

% Değişim

Sanayi Katma Değer Hacim En.

251,3

243,8

-3,0

224,0

231,4

3,3

Sanayi Üretim Endeksi

152,8

153,4

0,4

134,9

143,2

6,2

Sanayi İstihdamı (Bin Kişi)

6.472

6.725

3,9

6.176

6.668

8,0

Çalışılan Saat Endeksi

114,1

121,9

6,8

108,0

116,4

7,7

Saatlik İşgücü Verimi

133,9

125,8

-6,0

124,7

123,0

-1,3

İşgücü Maliyeti Endeksi

294,3

558,6

89,8

276,9

479,6

73,2

Nominal Birim Ücret (1)

219,8

443,9

102,0

221,9

389,0

75,3

Reel Birim Ücret Endeksi-TÜFE

91,6

104,3

13,9

103,4

104,5

1,1

Reel Birim Ücret Endeksi-ÜFE

61,2

54,3

-11,3

77,7

59,0

-24,1

Reel Birim Ücret Endeksi-$

53,9

64,8

20,2

69,7

63,6

-8,7

İmalat San. Kapasite K.O (%)

78,3

76,4

-1,9 puan

76,5

77,2

0,7 puan

Kaynak: TÜİK ve kendi hesaplamalarımız.

(1) Nominal Birim Ücret= Saatlik İşgücü Maliyeti/Saatlik İşgücü Verimi.

Not: Reel Ücret Endeksi-TÜFE= Nominal Birim Ücret/TÜFE Endeksi. Reel Ücret Endeksi-ÜFE= Nominal Birim Ücret/Yİ-ÜFE.

                İşgücü maliyetinde yıllık artış son çeyrekte yüzde 89,8, yıl genelinde ise yüzde 73,2 olmuştur. İşgücü verimliliğindeki düşüş nedeniyle nominal birim ücret son çeyrekte yüzde 102, 2022 genelinde yüzde 75,3 oranında yükselmiştir. 2021 yılında yüzde 1,2 oranında artan TÜFE bazlı reel birim ücret, 2022 yılında da yüzde 1,1 oranında yükselmiştir. Sanayi üretim ve ihracatı açısından önemli olan ÜFE bazlı reel birim ücret endeksi 2021 yılında yüzde 15, 2022 yılında ise yüzde 24 oranında gerilemiştir. 2022 yılı son çeyreğinde döviz kurlarındaki değerlenme nedeniyle, dolar cinsi reel birim ücret endeksi yüzde 20 oranında yükselmiştir. Yıl genelinde dolar cinsi reel birim ücretteki gerileme ise yüzde 8,7 olmuştur (Tablo:4).

                Sanayi sektöründe yıllıklandırılmış çalışılan saat endeksi ile üretim endeksi karşılaştırıldığında, 2018 yılı ikinci yarısından itibaren her iki endeksin 2020 yılı son çeyreğine kadar düşüş gösterdiği görülmektedir. Bu dönemden itibaren her iki endeks önemli bir yükseliş eğilimine girmiş ve üretim endeksi ile çalışılan saat endeksi arasındaki fark ciddi ölçüde açılmıştır (Grafik:1). Diğer taraftan, sanayi sektörü üretiminde gözlenen bu artışın katma değere tam yansımadığı gözlenmektedir. Sanayi sektöründe istihdam başına katma değer incelendiğinde, 2021 yılı ikinci yarısında düşüş eğilimine girdiği ve bu sürecin 2022 yılında devam ettiği görülmektedir. Ayrıca sanayi sektöründe çalışan başına katma değerin ekonomi genelinden daha düşük olduğu da dikkati çekmektedir (Grafik:2).

                5. Hizmetler Sektörü Büyümesi:

2020 yılında salgından en olumsuz etkilenen sektör hizmetler sektörü olmuştur. Salgın nedeniyle 2020 yılı ikinci çeyreğinde geçici olarak bazı iktisadi faaliyetlerin durdurulması, sokağa çıkma yasakları ve ulaşım kısıtlarına ilişkin düzenlemeler, hizmetler sektöründe istihdam ve gelir kaybını da beraberinde getirmişti. Bu gelişmeler sonucunda, 2020 yılında hizmetler sektörü, diğer hizmet sektörlerindeki büyümenin etkisiyle, yüzde 0,2 oranında büyümüş, ancak sektörün istihdamı yüzde 5,8 oranında azalmıştı.

2021 yılı ikinci çeyreğinden itibaren, turizm sezonunun açılmasının etkisiyle hizmetler sektörü istihdam ve katma değerinde yüksek bir artış gözlenmiş ve bu eğilim yıl boyunca devam etmiştir. 2021 yılı genelinde, hizmetler sektörü katma değerinde yüzde 14,2, hizmetler sektörü istihdamında yüzde 6,7, yerleşik ve yerleşik olmayan hane halkı hizmet tüketiminde ise yüzde 21,3 oranında büyüme sağlanmıştır (Tablo:5).

Genel olarak yurtiçindeki tüketim ve yatırım talebinin hizmetler sektörü üretim ve katma değerinin belirlenmesinde etkili olduğu kabul edilmektedir. Ancak Türkiye açısından turizm sektörü, hava ve deniz yolu taşımacılığı nedeniyle, hizmetler sektörü dış ticareti önemli bir yere sahiptir. 2020 yılında Covit-19 salgını, turizm ve taşımacılık faaliyetlerini çok olumsuz etkilemiş ve hizmetler sektörü ihracat geliri 35,4 milyar dolara gerilemişti. Turizm sektöründeki canlanmanın etkisiyle, hizmet ihracat gelirleri 2021 yılında 61,4 milyar dolara, 2022 yılında ise 90 milyar dolara yükselmiştir. Böylece hizmetler sektörü üretimi açısından önemli bir dış talep artışı gerçekleşmiştir.  

TÜİK verilerine göre, 2020 yılındaki Covit-19 salgınının etkisiyle yerleşik ve yerleşik olmayan hane halklarının hizmet tüketimi yüzde 11,5, hizmetler sektörü istihdamı da yüzde 5,8 oranında gerilemişti. Bu olumsuz gelişmelere karşın hizmetler sektörü katma değerinde yüzde 0,2 oranında artış olmuştur. 2021 yılında ise yerleşik ve yerleşik olmayan hane halklarının hizmet tüketimi yüzde 21,3, hizmetler sektörü istihdamı yüzde 6,7 artmıştır. Hizmetler tüketimindeki bu artış, hizmetler sektörü katma değer büyümesini de olumlu etkilemiş ve hizmetler sektörü katma değeri yüzde 14,2 oranında artış göstermiştir (Tablo:5). 2022 yılında hizmetler sektöründe istihdam artışı yüzde 9,2’ye, yerleşik ve yerleşik olmayan hane halklarının hizmet tüketimindeki artış yüzde 27’ye yükselmiş, sektörün katma değer büyümesi ise yüzde 9,3 olmuştur. 

Tablo:5- Hizmetler Sektörü Katma Değeri ve Hizmet Tüketimi (Yıllık % Değişim)

 

Toplam Hizmet Sektörü Katma Değeri

Yerleşik Hane Halkı

Tüketimi

Yerleşik-Yerleşik Olmayan Hane Halkı Tüketimi

Hizmetler Sektörü İstihdamı

Toplam

Hizmetler

2020-  1

3,4

4,9

4,0

5,0

-1,1

           2

-11,7

-9,2

-15,4

-27,1

-10,1

           3

4,0

8,4

0,0

-16,5

-5,3

           4

4,9

7,8

4,3

-6,1

-5,6

      Yıllık

0,2

3,2

-1,6

-11,5

-5,8

2021-  1

5,7

7,6

5,8

0,4

-2,1

           2

23,2

24,2

27,7

33,3

8,5

           3

15,2

9,4

14,3

22,3

8,8

           4

13,3

20,5

23,0

31,3

12,0

      Yıllık

14,2

15,3

17,6

21,3

6,7

2022-  1

11,6

20,9

23,4

23,6

10,9

           2

12,0

22,4

26,7

39,3

10,6

           3

8,0

20,4

22,8

29,5

7,4

           4

6,6

16,1

16,5

18,7

8,1

      Yıllık

9,3

19,7

22,0

27,0

9,2

Kaynak: TÜİK ve Kendi hesaplamalarımız.

Hizmetler sektörü büyümesi ile yerleşik ve yerleşik olmayan hanelerin hizmet tüketimleri karşılaştırıldığında, 2020 yılında büyük bir tutarsızlık gözlenmiştir. Yıllıklandırılmış verilere göre hazırlanmış grafik incelendiğinde, tutarsızlık açık olarak görülmektedir (Grafik:3). 2021 ve 2022 yılı verileri değerlendirildiğinde, hizmet tüketimi ile hizmetler sektörü katma değeri ve istihdamı arasındaki ilişkinin normalleşmekle birlikte tutarsızlığın kısmen devam ettiği görülmektedir.

Salgından önemli ölçüde olumsuz etkilenen hizmetler sektöründe, bu dönemde çalışan başına katma değerinde ciddi bir artış gözlenmektedir (Grafik:4). Hizmetler sektöründe 2020 ve 2021 yıllarında çalışan başına katma değer, sırasıyla, yüzde 6,1 ve yüzde 7 oranında artmıştır.  2022 yılında çalışan başına katma değer durağanlaşmıştır. Aynı dönemde sanayi sektöründe istihdam başına katma değer 2020 yılında yüzde 4,7, 2021 yılında yüzde 4,3 oranında yükselirken 2022 yılında yüzde 4,3 oranında gerilemiştir. 2018 yılı ortasından itibaren hizmetler sektöründe çalışan başına katma değerin sanayi sektöründen daha yüksek olduğu görülmekte ve bu farklılık 2021 yılı ikinci yarısından itibaren belirgin ölçüde artmış bulunmaktadır (Grafik:4).

                6.Net İhracatın Büyümeye Katkısı ve Dış Ticaret Hadleri Gelir Kaybı

2022 yılı son çeyreğinde net ihracatın (X-M) GSYH büyümesine katkısında önemli bir değişim gözlenmiştir. 2021 yılı son çeyreğinde net ihracatın büyümeye katkısı pozitif 4,3 puan iken, bu katkı 2022 yılının aynı döneminde negatif 3,1 puan olmuştur. Bu sonuç, 2021 yılı Eylül ayı sonunda başlatılan faiz indirim süreci ile gündeme gelen “düşük faiz-yüksek kur” politikası ile cari işlemler dengesinde beklenen iyileşmenin gerçekleşmediğini göstermektedir. 2021 yılı genelinde pozitif 4,8 puan olan net ihracatın büyümeye katkısı, 2022 yılı genelinde 0,6 puana gerilemiştir. Bu olumsuz gelişmede enerji fiyatlarındaki yükseliş yanı sıra, negatif reel faiz politikasının etkisiyle parasal olmayan altın ithalatındaki aşırı artış ile dış ticaret hadlerinin aleyhe gelişmesi de etkili olmuştur.

 TÜİK verilerine göre, cari ve sabit fiyatlarla net ihracat tutarları incelendiğinde bu iki veri arasında çok ciddi bir farklılaşma gözlenmektedir (Tablo:6). Bu durum, mal ve hizmet ihracat ve ithalatına uygulanan deflatörlerin önemli ölçüde farklılaşmasından kaynaklanmaktadır. 2022 yılı Ekim-Aralık ve yıl genelinde mal ve hizmet ihracatı zımni fiyat deflatöründeki yıllık artış, sırasıyla, yüzde 86,5 ve yüzde 103,8 olurken, mal ve hizmet ithalatı deflatörü yüzde 80,9 ve yüzde 130,1 oranında artış göstermiştir. Bu durum yıl genelinde dış ticaret hadlerinde önemli bir bozulmaya neden olmuş ve 2021 yılında yüzde 83,5 olan dış ticaret hadlerinin, 2022 yılında yüzde 74’e gerilemesine neden olmuştur (Tablo:6 ve Grafik:5). 2022 yılı genelinde de cari fiyatlarla GSYH’nın yüzde 4,7’si kadar açık veren dış denge, sabit fiyatlarla yüzde 4,2 oranında fazla vermiştir. Sonuçta net ihracatın büyümeye katkısı 2022 yılında pozitif 0,6 puan olmuştur. 2022 yılında dış ticaret hadleri aleyhe dönmesine rağmen, sabit fiyatlarla mal ve hizmet ihracatının ithalatı karşılama oranı önemli ölçüde yükselmekte ve GSYH büyümesini olumlu etkilemektedir.

Tablo:6- Net İhracatın Büyümeye Katkısı ve Dış Ticaret Hadlerinin Gelire Etkisi

 

Ekim-Aralık

Yıllık

2020

2021

2022

2020

2021

2022

1. Net İhracatın Büyümeye Katkısı (% Puan)

-0,3

4,3

-3,1

--5,1

4,8

0,6

2. Net İhracat (X-M) (Cari Fiy.Milyar TL)

-36,5

-8,8

-191,7

-176,2

-16,6

-706,8

3. Net İhracat (X-M) (2009 Fiy.Milyar TL)

-3,0

18,8

1,3

-9,9

76,5

88,2

4. Zımni Fiyat Deflatörü (Yıllık % Değişim)

 

 

 

 

 

 

      Mal ve Hizmet İhracatı (Px)

30,5

54,5

86,5

20,8

41,3

103,8

      Mal ve Hizmet İthalatı (Pm)

44,3

71,2

80,9

17,2

54,7

130,1

5. Dış Ticaret Haddi (Px/Pm) (%)

95,4

86,1

88,8

91,5

83,5

74,0

6. Büyüme Hızı (2009 Fiyatlarıyla, %)

 

 

 

 

 

 

       GSYH

6,4

9,6

3,5

1,9

11,4

5,6

       GS Gelir

3,8

6,9

4,3

2,8

9,1

2,5

Kaynak: TÜİK ve kendi hesaplamalarımız.

Dış ticaret hadlerinde büyük değişikliklerin olduğu dönemlerde, üretim yönünden GSYH hesaplamalarında ölçüm sorunu ortaya çıkmaktadır. Özellikle, dış ticaret hadlerinin bozulduğu, diğer bir ifadeyle mal ve hizmet ithalat fiyat endeksinin ihracat fiyatlarından hızla arttığı dönemlerde (2021-2022), üretim yönünden GSYH büyümesi daha yüksek hesap edilmektedir. Bu nedenle, dış ticaret hadleri düzeltmesi yapılarak bu kaybın belirlenmesi ve dış ticaret hadleri düzeltmesi yapılmış Gayri Safi Yurtiçi Gelirin (GSYI) hesaplanması gerekmektedir. 2021 ve 2002 yıllarında, sırasıyla, yüzde 11,4 ve yüzde 5,6 artan GSYH’nın, dış ticaret hadleri düzeltmesi sonucunda, Gayri Safi Yurtiçi Gelir (GSYI) olarak yüzde 9,1 ve yüzde 2,5 oranında büyüdüğü tahmin edilmektedir (Tablo:7, Grafik:6).

7. Stok Değişimi-İstatistiki Hata:

2018 ve 2019 yıllarında stok değişimi-istatistiki hata kaleminde azalış söz konusu iken 2020-2022 döneminde, cari fiyatlarla stok değişimi-istatistiki hata kaleminin GSYH’ya oranında olağanüstü bir yükseliş gözlenmektedir (Tablo:7). Bu durumun 2020 yılında hizmet sektörü üretiminin yüksek hesaplanmasından, 2021 ve 2022 yıllarında ise döviz kurları ve enflasyondaki yükseliş ve oynaklık nedeniyle ortaya çıktığı ve büyük ölçüde istatistiki hatadan kaynaklandığı tahmin edilmektedir. 1999-2019 döneminde stok değişimi-istatistiki hata kaleminin GSYH’ya oranı yüzde 0,8 iken, stok değişiminin GSYH büyümesine katkısı 0,2 puan olmuştur. Stok değişiminin büyümeye katkısı 2020 yılında pozitif 2,7 puan iken, 2021 yılında negatif 4,8 puan, 2022 yılında ise negatif 8,5 puan olmuştur. 2020 yılı son çeyreğinden itibaren 9 çeyrektir stok değişiminin büyümeye katkısı sürekli negatif olmuştur (Bakınız Tablo:7). 1999-2022 dönemi incelendiğinde stok değişiminin büyümeye pozitif katkısının en yüksek olduğu yılın 2020 yılı olduğu görülmektedir. 2021ve 2022 yılları ise stokların büyümeye katkısının en yüksek negatif değer aldığı yıllar olmuştur. Negatif katkının yüksek olduğu yıllar, 2001, 2012 ve 2018 yıllarıdır. Bu yılların ortak özelliği genelde büyümenin negatif veya düşük olduğu yıllar olmalarıdır. Büyümenin rekor kırdığı 2021 yılında stokların katkısının oldukça yüksek negatif değer alması ve 2022 yılında da bu eğilimin devam etmesi farklı bir duruma işaret etmektedir. 2021 ve 2022 yıllarında cari fiyatlarla stok değişimi-istatistiki hatanın GSYH’ya oranı ile GSYH büyümesine katkısı arasında bir uçurum oluşmuş bulunmaktadır (Grafik:7).

Tablo:7- Stok Değişimi-GSYH İlişkisi

 

Stok Değişimi/GSYH (Cari Fiy.) (%)

Stok Değişiminin GSYH’ya Katkısı (%puan)

 

2019

2020

2021

2022

2019

2020

2021

2022

 1.çeyrek

-1,3

4,1

5,5

7,6

-6,3

5,1

-0,8

-9,5

 2.çeyrek

-1,2

2,2

3,4

4,8

-1,0

4,0

-5,0

-10,1

 3.çeyrek

0,7

6,2

3,3

7,2

2,8

4,4

-5,2

-9,3

 4.çeyrek

-1,1

3,6

3,3

3,2

7,2

-2,1

-7,4

-5,7

      Yıllık

-0,7

4,1

3,7

5,4

0,9

2,7

-4,8

-8,5

GSYH (%)

 

 

 

 

0,8

1,9

11,4

5,6

Son iki yılda tüketici ve üretici fiyatları arasındaki farklılık artış göstermiştir. 2022 yılında TÜFE’de yıllık ortalama artış yüzde 72,3 iken, Yİ-ÜFE yüzde 128,5 olmuştur. Hizmet üretici fiyatları yüzde 89,9, tarım üretici fiyatları yüzde 132,2, inşaat maliyetleri ise yüzde 103,3 yükselmiştir. Mal ve hizmet ihracat ve ithalat fiyatlarındaki ayrışmaya ilave olarak, sektörel katma değerler ve harcama kalemlerine uygulanan bu fiyat endekslerindeki farklılaşmanın istatistiki hatayı artırdığı tahmin edilmektedir. Bu nedenle stok değişimi-istatistiki hata verisi anlamsızlaşmıştır.

8. İşgücü Ödemelerinin Payındaki Gerileme:

                Ücretli ve yevmiyeli çalışanların toplam istihdam içindeki payı, yıllıklandırılmış verilere göre, 2017 yılı son çeyreğinde yüzde 67,6 iken, bu pay 2022 yılının aynı döneminde yüzde 70,7’ye yükselmiştir. Bu dönemde işgücü ödemelerinin GSYH içindeki payı ise yüzde 30,2’den, yüzde 23,8’e gerilemiştir (Grafik:8). Covit-19 ve sonrasındaki ekonomik politika uygulamalarının etkisiyle, işletme artığının GSYH’daki payı artarken, işgücü ödemelerinin payı 2021 ve 2022 yıllarında belirgin bir düşüş göstermiştir. Bu düşüşün temel nedeni kişi başı reel işgücü ödemesinin 2020 yılı ve sonrasında gerilemesidir (Grafik:9).

Tablo:8- İstihdam ve İşgücü Ödemeleri

 

Bin Kişi

(%)

Kişi Başı Reel İşgücü Öde.(%)

Ücretli Çalışan

 

T.İstihdam

Ücretli/

T.İstihdam

İşgücü Ödemesi/GSYH

 

TÜFE’ye Göre

 

Deflatöre Göre

2020-1

18.783

26.699

70,4

34,9

3,8

4,9

2

17.902

25.853

69.2

32,9

-3,4

-4,0

3

19.013

27.364

69,5

26,7

-0,4

-3,0

4

19.185

26.823

71,5

25,3

0,4

-4,4

Yıllık

18.721

26.685

70,2

29,3

0,1

-1,7

2021-1

19.140

27.391

69,9

31,2

-1,2

-5,8

2

19.918

28.448

70,0

29,2

4,8

-2,3

3

20.532

29.652

69,2

26,6

5,8

-0,2

4

21.019

29.815

70,5

22,9

0,1

-9,6

Yıllık

20.152

28.827

69,9

26,9

2,5

-4,3

2022-1

20.844

29.418

70,9

27,7

-5,4

-12,4

2

21.583

30.765

70,2

22,6

-11,9

-23,2

3

21.855

31.160

70,1

23,7

1,7

-13,2

4

22.604

31.556

71,6

22,6

6,6

-5,0

Yıllık

21.722

30.725

70,7

23,8

-1,3

-12,8

Kaynak: TÜİK ve kendi hesaplamalarımız.

2022 yılı ilk çeyreğinde yüzde 5,4 oranında gerileyen TÜFE bazlı reel işgücü ödemesi, yılın ikinci çeyreğinde de yüzde 11,9 oranında düşüş göstermişti. Temmuz ayında asgari ücretin artırılması ve diğer maaş ve ücretlerdeki iyileştirmeler nedeniyle, kişi başı reel işgücü ödemesi Temmuz-Eylül döneminde yüzde 1,7, Ekim-Aralık döneminde ise 6,6 oranında artmış ve yıl genelinde reel işgücü ödemesinde yüzde 1,3 oranında düşüş olmuştur. Ancak, GSYH zımni fiyat deflatörü kullanıldığında, kişi başı reel işgücü ödemesinin yıl boyunca düşüş gösterdiği ve 2022 yılı genelinde yüzde 12,8 oranında gerilediği görülmektedir.

2022 yılı boyunca en çok tartışılan konuların başında TÜFE enflasyon oranları gelmiştir. 2022 yılında yıllık ortalama TÜFE enflasyonu yüzde 72,3 artarken, Yİ-ÜFE yüzde 128,5, İTO Ücretliler Geçinme Endeksi yüzde 88 ve GSYH zımni fiyat deflatörü yüzde 96,1 artmıştır. TÜFE’de gıda ve giyim harcama grubundaki fiyat artışlarının üretici fiyatlarından oldukça düşük olduğu ve kira artışlarının gerçeği yansıtmadığı sık, sık tartışılan bir konu olmuştur. Bu nedenle reel işgücü ödemeleri için GSYH zımni deflatörünün kullanılmasının daha gerçekçi olduğu düşünülmektedir.

9. Genel Değerlendirme

Türkiye, Covit-19 salgını yasaklamalarının hafifletilmesinin etkisiyle, 2021 yılında oldukça yüksek bir büyüme performansı göstermiştir. Gerek ihracat talebi gerek tüketim talebi GSYH’nın yüzde11,4 oranında büyümesine katkıda bulunmuştur. Toplam yurtiçi talep büyümesi yüzde 6,5 iken, net ihracatın büyümeye katkısı 4,8 puan olmuştur. Yılın son çeyreğinde ekonomi politikasında önemli bir değişim gerçekleştirilerek “düşük faiz-yüksek kur” politikasına geçildiği yönünde açıklamalar yapılmış ve yüzde 19 olan TCMB politika faizi Aralık ayında yüzde 14’e kadar düşürülmüştür.

Enflasyon yükselme eğiliminde iken politika faiz oranının düşürülmesi, piyasalarda önemli bir istikrarsızlık yaratmış, döviz kurlarında aşırı yükselme gözlenirken enflasyonda hızlanmıştır. Uluslararası piyasalarda enerji fiyatları yükselirken, döviz kurlarındaki sıçrama yurtiçinde enerji maliyetlerini ve diğer üretim maliyetlerinin önemli ölçüde artmasına neden olmuştur. Faiz oranlarındaki indirim ilk etkisini döviz kurlarında göstermiş, 2021 yılı Eylül ayında 8,52 lira olan ortalama dolar kuru, 20 Aralık 2021 tarihinde 18 liraya kadar yükselmiştir. Aynı tarihte döviz kurlarındaki yükselişi önlemek için "Kur Korumalı Vadeli Türk Lirası Mevduat Hesabı (KKM)" sisteminin uygulamaya konulacağı açıklanmıştır. Türk lirasından kaçışı önlemek ve Türk lirası mevduat sahiplerine kur artışı kadar getiriyi garanti eden bu sistemin açıklanması ile döviz kurlarında olağanüstü bir düşüş yaşanmış ve TCMB dolar alış kuru, 21-31 Aralık döneminde ortalama 12,13 liraya gerilemiştir. KKM sistemi, tasarruf sahiplerinin Türk lirası cinsi varlıklara yönelmelerini teşvik etmek için Türk lirası cinsinden faiz ödenirken, kur artışı kadar getiriyi de garanti etmektedir. Başlangıçta sadece gerçek kişilerin yararlanacağı KKM sistemi, daha sonra tüzel kişilerin döviz/altın hesaplarından Türk lirasına dönüşleri içinde uygulamaya konulmuştur. Firmaların bu imkândan yararlanmalarını teşvik için kurumlar vergisinde değişiklik yapılarak, Türk lirasına geçen firmaların kambiyo karlarına kurumlar vergisi istisnası da getirilmiştir. Ayrıca KKM hesaplarından elde edilecek faiz ve kar payları için gelir vergisi stopaj oranı da sıfırlanmıştır.

 Ekonomi yönetimi, Türk lirasının değer kaybındaki hızlanış sonrasında, “düşük faiz yüksek kur” politikasının ekonomide ciddi bir yapısal değişim sağlayacağını ileri sürmüş ve bu politika sayesinde üretim, yatırım ve istihdam artışının gerçekleşeceğini savunmuştur. Ayrıca “yüksek faiz, düşük enflasyon” politikasının cari açık gibi yapısal bir soruna neden olduğu ileri sürülmüştür.

2022 Ocak ayında TCMB "Liralaşma Stratejisini" açıklamıştır. Genel olarak “Liralaşma stratejisinin” enflasyon üzerinde olumlu etki göstereceği, dezenflasyon sürecini hızlı bir şekilde başlatacağı ve enflasyonun tek haneye indirileceği ifade edilmiştir. Uygulamaya konulan KKM sisteminin Türk lirası mevduat tercihini güçlendirdiği ve döviz kurlarında oluşan sağlıksız fiyat oluşumlarını önlediği, KKM sisteminin kurun enflasyona olan etkisini azalttığı ve bunun enflasyonun indirilmesi için en önemli unsurlardan biri olduğu belirtilmiştir.

Düşük faiz politikası uygulaması sürerken, KKM sistemi ve “Liralaşma Stratejisi” ile döviz kurları kontrol altına alınmaya çalışılmıştır. Bu kapsamda, döviz mevduatları zorunlu karşılıkları artırılmış, ihracat gelirlerinin yüzde 40’ının TCMB’ye satılma zorunluluğu getirilmiş, TCMB’nin kullandırdığı reeskont ve yatırım taahhütlü avans kredilerinin Türk lirası cinsi harcama alanlarında kullanılması sağlanmış, reel sektöre finansal sistem tarafından sağlanan kredilerin yabancı para talebi yaratmayacak şekilde belirli amaçlar çerçevesinde kullanılması sağlanmaya çalışılmıştır. Ayrıca TCMB’nin Türk lirası mevduat ve kredilerin faiz, miktar ve kullanım alanları üzerindeki etkisi artırmak için döviz kurlarında istikrar ve kontrol sağlanmasına yönelik olarak sık, sık düzenlemeler yapılmıştır. Döviz kuru hareketlerinin enflasyon yanı sıra kamu maliyesine olası olumsuz etkilerinin belirgin ölçüde yükselmesi nedeniyle “yüksek kur” ve ekonominin rekabet gücü gibi söylemler zamanla terkedilmiş ve döviz kurlarında istikrar söylemi öne çıkarılmıştır.

                2022 yılındaki bu uygulamalar sonucunda, mevduat, kredi ve tahvil faizleri 2021 yılı seviyesinde kalırken, enflasyon ve döviz kuru sıçramış, negatif reel faiz oranları olağanüstü seviyelere çıkmıştır. Ortalama faiz ve enflasyon oranlarında 2018-2020 döneminde, bir önceki döneme göre önemli bir artış gözlenmişti. Ancak 2022 yılında enflasyon ve döviz kurundaki artış hızla yükselirken, faiz oranlarında fazla bir değişim gözlenmemiştir. 2022 yılında ortalama TÜFE enflasyonu yüzde 72,3 iken, ortalama mevduat faizi yüzde 17,09, ticari kredi faizi yüzde 21,6, tüketici kredi faizi yüzde 28,7, DİBS faizi ise yüzde 18,5 olmuştur (Tablo:9).

Tablo:9- Yıllık Ortalama Faiz Oranları, Enflasyon ve Döviz Kuru (%)

 

 

2010-17

 

2018-20

 

2021

2 0 2 2

1.Ç.

2.Ç

3.Ç

4.Ç

Toplam

Ticari Kredi Faizi

12,15

19,02

20,14

21,98

23,21

25,43

16,03

21,63

Tüketici Kredisi Faizi

14,39

21,02

22,44

27,48

26,39

31,24

29,54

28,70

Ortalama Mevduat Faizi

9,55

15,08

17,35

17,50

16,80

17,46

16,56

17,09

     3 Aylık Mevduat Faizi

9,91

15,81

18,09

18,17

17,43

19,26

19,26

19,04

DİBS Faizi

9,34

15,81

17,80

23,86

23,08

15,91

10,95

18,45

TÜFE Yıllık Ortalama

8,36

14,60

19,60

54,80

74,07

81,12

77,37

72,31

Yİ-ÜFE Yıllık Ortalama

8,23

18,92

43,86

104,69

130,98

146,66

127,66

128,47

Dolar Kuru Değişimi

11,61

24,48

26,07

88,76

88,26

109,62

68,09

87,21

               2022 yılı son çeyreğinde baz etkisiyle enflasyon ve döviz kurlarındaki değişim yavaşlarken, faiz indirim süreci devam ettirilmiş ve TCMB politika faizi yıl sonunda yüzde 9 olarak belirlenmiştir. Mevduat faizleri düşük seviyede kalırken, tüketici kredi faizleri ticari kredi faizlerine göre daha yüksek seviyede kalmıştır. Bu politika ile firmalar teşvik edilirken hane halkları cezalandırılmıştır. Hane halkları negatif mevduat faizine karşı tüketim harcamalarını artırmayı tercih etmişler ve 2022 yılında yerleşik hane halkı tüketimi reel olarak yüzde 19,7 oranında artmıştır. Negatif kredi faizine karşın firmaların yatırım harcamalarında yüzde 2,8 oranında sınırlı bir artış olmuştur. Maliyetlerdeki yükseliş nedeniyle inşaat yatırımları yüzde 9,5 oranında gerilerken, makine-teçhizat yatırımları yüzde 11,7 oranında artmıştır. Enflasyondaki yükseliş ve uygulanan politikaların yarattığı belirsizlik, negatif reel kredi faizlerine rağmen uzun vadeli bir bakış gerektiren yatırımları yeterince olumlu etkilememiştir.

                Yılın son çeyreğinde sanayi katma değeri yüzde 3 gerilerken, mal ve hizmet ihracatı da yüzde 3,3 oranında düşüş göstermiştir. 2021 yılında pozitif 4,8 puan olan net ihracatın büyümeye katkısı 2022 yılında 0,6 puana gerilemiştir. 2022 yılında istihdam yüzde 6,6 oranında artmış ve 2021 yılında yüzde 12 olan işsizlik oranı yüzde 10,5’e gerilemiştir. Ancak ücretli çalışanların toplam istihdamdaki payları yükselirken işgücü ödemelerinin GSYH’ya oranı düşüş eğilimini sürdürmüştür. 2021 yılında yüzde 26,9 olan işgücü ödemelerinin GSYH’ya oranı, 2022 yılında yüzde 23,8’e gerilemiştir. İşgücü ödemelerinin payındaki gerilemenin temel nedeni ücretli başı reel ücret ödemelerinin düşmesidir. 2021 yılında yüzde 4,3 düşen reel ücret ödemeleri, 2022 yılında da yüzde 12,8 oranında düşüş göstermiştir.

                Sonuç olarak 2021 yılı son çeyreğinde “Düşük Faiz-Yüksek Kur” söylemi ile başlatılan ve üretim-ihracat-istihdam artışını amaçlayan “Yeni Ekonomi Modeli”, 2022 yılı son çeyreğinde “Yüksek Enflasyon-Zayıflayan Rekabet Gücü ve Refah Kaybı”na neden olmuş, istihdam artışı sağlanırken ekonominin büyüme performansı önemli ölçüde zayıflamış ve sanayi sektöründe işgücü verimliliği düşmüştür.











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder