6 Mart 2024 Çarşamba

2023 YILI GSYH Değerlendirmesi

 

2023 Yılı GSYH Büyümesine İlişkin Değerlendirme

(Zafer YÜKSELER, 6 Mart 2024)

            1. Sektör ve Harcama Gruplarında Büyüme, Büyümeye Katkı ve Deflatörler

            2023 yılı ekonomik gelişmelerinde 6 Şubat tarihinde 11 ili kapsayan deprem felaketi ve Mayıs ayında yapılan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Genel seçimleri belirleyici, bir etkiye sahip olmuştur. 2023 yılında büyüme hızı yavaşlamış ve 2022 yılında yüzde 5,5 olan GSYH büyüme hızı 2023 yılında yüzde 4,5 olmuştur. Tarım sektörü katma değeri yüzde 0,2 oranında gerilerken, sanayi sektörü katma değeri 0,8 oranında artış göstermiştir. 2022 yılında yüzde 7,1 oranında gerileyen inşaat sektörü katma değeri, deprem sonrası inşaat faaliyetlerindeki yoğunluk nedeniyle 2023 yılında yüzde 7,8 oranında artmıştır. Hizmetler sektörü büyümesi de 2022 yılına göre yavaşlamış ve yüzde 4,4 olarak gerçekleşmiştir. GHI hizmetleri büyüme hızı yüzde 12,7’den yüzde 6,4’e, finans sektörü büyüme hızı ise yüzde 20,7’den yüzde 9’a gerilemiştir.

 2023 yılında sektörlerin genelinde büyüme hızı yüzde 6,2’den yüzde 3,5’e gerilerken, ürün üzerindeki vergi ve sübvansiyonlardaki büyüme yüzde 13,3’e çıkmıştır. Seçim sonrasında deprem harcamalarının finansmanı amacıyla 2023 yılı Temmuz ayında artırılan dolaylı vergilerdeki artış bu gelişmede etkili olmuştur. 2023 yılında tüm sektörlerin GSYH büyümesine katkısı 3,1 puan iken, ürün üzerindeki vergi ve sübvansiyonların katkısı 1,4 puan olmuştur. Hizmetler sektörünün büyümeye katkısı 2,6 puan, inşaat sektörünün katkısı 0,4 puan olurken, sanayi sektörünün katkısı 0,2 puan ile oldukça sınırlı olmuştur (Tablo:1).

Tablo:1- GSYH Büyümesi, Büyümeye Katkılar ve Deflatörler

 

Büyüme Hızı (%)

Büy. Katkı (% Puan)

Deflatör (%)

2022

2023

2022

2023

2022

2023

1. GSYH

5,5

4,5

5,5

4,5

96,0

67,5

2. Sektörler Toplamı

6,2

3,5

5,5

3,1

95,1

67,2

   Tarım

1,3

-0,2

0,1

-0,0

139,1

67,5

   Sanayi Sektörü

1,7

0,8

0,4

0,2

106,1

49,1

   İnşaat Sektörü

-7,1

7,8

-0,4

0,4

114,9

85,6

   Hizmetler Sektörü Toplamı

9,5

4,4

5,5

2,6

85,3

75,2

    -Ticaret+Ulaştırma+Konaklama (GHI Hiz.)

12,7

6,4

3,0

1,6

100,6

64,3

    -Finans ve Sigorta

20,7

9,0

0,9

0,4

94,0

60,9

3.Ürün Üzerindeki Vergiler ve Sübvansiyon

0,2

13,3

0,0

1,4

104,8

69,5

4.Yerleşik Hane Halkı Tüketimi

19,0

12,8

11,7

8,8

80,6

60,9

5.Gayrisafi Sabit Sermaye Oluşumu

1,3

8,9

0,3

2,2

111,5

78,4

6.Devletin Nihai Tüketim Harcaması

4,2

5,2

0,6

0,8

78,7

94,4

7.Stok Değişimi

-7,8

-4,2

8.Net İhracat

0,7

-3,1

   Mal ve Hizmet İhracatı

9,9

-2,7

2,4

-0,7

103,1

50,5

   Mal ve Hizmet İthalatı

8,6

11,7

1,7

2,4

129,6

27,6

9.Toplam Yurt İçi Talep

5,1

8,0

4,6

7,3

105,5

56,2

TÜFE-Yıllık Ortalama %

 

 

 

 

72,3

53,9

Yİ-ÜFE-Yıllık Ortalama %

 

 

 

 

128,5

49,9

(1) Yuvarlamalar nedeniyle toplamlar tutmayabilir.     

2022 yılında yüzde 5,1 artan toplam yurt içi talep, 2023 yılında yerleşik hane halkı tüketimi ve yatırımlardaki artışın etkisiyle yüzde 8 büyümüştür.

2023 yılında yerleşik hane halkı tüketimindeki büyüme oranı sınırlı bir yavaşlama gösterirken, gayri safi sabit sermaye yatırımları ve devletin nihai tüketim harcamaları büyümesi yükselmiştir. 2022 yılında yüzde 19 oranında artan yerleşik hane halkı tüketimi 2023 yılında yüzde 12,8 oranında artmıştır. Yerleşik ve yerleşik olmayan hane halkı tüketimindeki büyüme de yüzde 21,4’ten yüzde 11,2’ye gerilemiştir. 2023 yılında dayanıklı mal tüketimi yüzde 17,7, yarı dayanıklı mal tüketimi yüzde 13,7, dayanıksız mal tüketimi yüzde 11,2, hizmet tüketimi ise yüzde 8,6 oranında artış göstermiştir. 2023 yılı büyümesinin temel belirleyici unsuru yerleşik hane halkı tüketimi olmuştur. Yerleşik hane halkı tüketiminin GSYH büyümesine katkısı 2022 yılında 11,7 puan, 2023 yılında ise 8,8 puan olmuştur.

2023 yılında gayri safi sabit sermaye yatırımları yüzde 8,9 oranında artmıştır. Son dört yıldır gerileyen inşaat yatırımları depremin etkisiyle 2023 yılında yüzde 5,3 oranında artış göstermiştir. Makine-teçhizat yatırımları yüzde 12,9, diğer aktiflere (parasal olmayan altın ve değerliler) yatırımlar ise yüzde 5,4 oranında büyüme göstermiştir. 2023 yılında gayri safi sabit sermaye yatırımlarının GSYH büyümesine katkısı da 0,3 puandan 2,2 puana yükselmiştir. 

2023 yılında deprem ve seçimler devletin nihai tüketim harcamalarının yükselmesine katkıda bulunmuştur. 2022 yılında yüzde 4,2 oranında artan devletin nihai tüketim harcamaları 2023 yılında yüzde 5,2 oranında artmış ve GSYH büyümesine katkısı 0,8 puan olmuştur.

2023 yılında da stok değişimi-istatistiki hatanın büyümeye katkısı negatif olmuştur. 2022 yılında negatif 7,8 puan olan stok değişiminin büyümeye katkısı 2023 yılında da negatif 4,2 puan olarak gerçekleşmiştir. 2023 net ihracatın katkısı da negatife dönüşmüştür. 2022 yılında net ihracatın büyümeye katkısı pozitif 0,7 puan iken, 2023 yılında negatif 3,1 puan olmuştur. 2023 yılında mal ve hizmet ihracatı yüzde 2,7 oranında gerilerken, mal ve hizmet ithalatı yüzde 11,7 oranında artmıştır. 2023 yılında dış ticaret hadleri lehimize gelişme göstermiştir. Mal ve hizmet ihracatı deflatörü yüzde 50,5 artarken, mal ve hizmet ithalatı deflatörü yüzde 27,6 oranında artış göstermiştir (Tablo:1). 2023 yılında ihracat birim değer endeksi yüzde 0,4 artarken, ithalat birim değer endeksi yakıt ve ham madde fiyatlarındaki gerileme nedeniyle yüzde 11,8 oranında düşüş göstermiştir.   

2022 yılı genelinde TÜFE ve Yİ-ÜFE enflasyonunda gözlenen farklılaşma sektörler ve harcama gruplarının zımni fiyat deflatörlerine de yansımıştır. 2021 yılı son çeyreğinde başlatılan faiz indirim sürecinin döviz kurlarında neden olduğu yükselme ve Ukrayna savaşı nedeniyle enerji fiyatlarındaki olağanüstü artışlar ile bazı ürünlerde sübvansiyon uygulamaları TÜFE ve Yİ-ÜFE enflasyon oranlarının aşırı farklılaşmasına neden olmuştu. Ortalama fiyat artışı TÜFE’de yüzde 72,3’e, Yİ-ÜFE’de yüzde 128,5’e, GSYH zımni deflatöründe ise yüzde 96’ya yükselmişti. 2023 yılında da farklılaşma devam etmiştir. GSYH deflatörü yüzde 67,5 iken, TÜFE yüzde 53,9, ÜFE yüzde 49,9 artmıştır. Önceki yıllarda GSYH deflatörü TÜFE ve ÜFE ortalamasına yakın iken, 2023 yılında her iki endeksin üzerinde artış göstermiştir (Grafik:2). Sanayi sektöründe zımni fiyat deflatörü ile sanayi ürünlerinin fiyatlarından oluşan ÜFE artışı paralellik gösterirken, yerleşik hane halkı tüketim deflatörü ile TÜFE arasında uyumsuzluk görülmektedir. 2023 yılında TÜFE’de yıllık ortalama enflasyon yüzde 53,9 iken, yerleşik hane halkı tüketim deflatörü yüzde 60, yerleşik ve yerleşik olmayan hane halkı tüketim deflatörü ise yüzde 61,8 oranında artış göstermiştir.

            2. Büyümeyi Etkileyen Unsurlar:

2022 yılı ikinci yarısında, özellikle yılın son çeyreğinde, ekonomik faaliyetlerde bir durağanlaşma gözlenmiştir. Bu eğilim 2023 yılında da devam etmiştir. Toplam istihdam artışı yüzde 6,6’dan yüzde 2,9’a,  sanayi istihdamı artışı ise yüzde 8’den yüzde 1’e gerilemiştir (Tablo:2). 2023 yılında erken emeklilik düzenlemesi olan  EYT’nin uygulanmaya başlanması işgücü ve istihdam artışını olumsuz etkilemiştir. 2022 yılında yüzde 6,2 artan sanayi üretimi 2023 yılı genelinde yüzde 0,9 oranında artmıştır. İnşaat sektörü güven endeksi ile tüketici güven endeksi dışındaki tüm güven endeksleri 2023 yılında 2022 yılına göre gerileme göstermiştir.

Tablo:3-Üretim ve Talebi Etkileyen Unsurlardaki Yıllık Değişim (%)

 

2022

2023

IV.

Yıllık

I.

II

III.

IV.

Yıllık

1. Toplam İstihdam

5,8

6,6

4,9

2,4

2,8

1,5

2,9

     -Sanayi Sektörü İstihdamı

3,9

8,0

4,3

0,8

-0,2

-1,0

1,0

     -Hizmetler Sektörü İstihdamı

8,1

9,2

6,9

5,1

4,6

3,3

4,9

2. Fiilen İş Başında Olanlar

6,6

7,9

3,7

0,1

5,1

0,6

2,3

3. Sanayi Üretim Endeksi

0,4

6,2

-0,9

-3,8

7,8

0,7

0,9

     -İmalat Sanayi Üretim Endeksi

1,3

7,5

0,1

-3,0

7,4

0,9

1,3

     -Elektrik, Gaz, Su Üretim Endeksi

-7,2

-1,7

-5,8

-4,3

6,1

4,1

0,1

4. İmalat Kapasite Kul. Oranı (%)

76,4

77,2

74,7

76,1

76,8

77,6

76,3

5. Ekonomik Güven Endeksi

-2,4

-1,8

0,1

6,9

1,8

-1,6

1,8

      - Reel Kesim Güven Endeksi   

-8,6

-4,9

-6,1

-1,0

3,5

2,5

-0,4

      - Hizmet Sektörü Güven Endeksi   

-0,3

6,5

0,1

-0,7

-1,9

-5,8

-2,1

      - Perakende Tic. Güven Endeksi   

1,2

7,0

1,8

-2,4

1,4

-7,2

-1,7

      - İnşaat Sektörü Güven Endeksi   

-0,5

-0,2

8,9

8,6

1,7

-2,4

4,0

      - Tüketici Güven Endeksi   

5,3

-9,7

11,5

33,0

3,4

-0,4

11,3

6. Finansal Hizmetler Güven Endeksi

-7,6

6,3

-15,9

-12,1

-2,8

-1,9

-8,3

      - İş Durumu (Son 3 ay)

0,6

16,5

-17,3

-15,8

-12,7

-6,7

-13,2

      - Hizmetlere Talep (Son3 ay)   

-8,2

10,9

-17,7

-19,6

-3,9

2,1

-10,0

7. Mal ve Hizmet İhracatı (Hacim)

-3,3

9,9

-3,4

-9,4

1,2

0,2

-2,7

8. Mal ve Hizmet İthalatı (Hacim)

10,6

8,6

13,5

19,7

14,5

2,7

11,7

Kaynak: TÜİK, TCMB.

            2023 yılında seçim öncesi ve seçim sonrasında uygulanan ekonomi politikaları, siyah ve beyaz kadar farklılık göstermiştir. Seçim öncesinde TCMB müdahaleleri ve makro ihtiyatı tedbirler ile döviz kurlarında istikrar sağlanırken, faiz oranlarının düşük tutulmasına çaba gösterilmiştir (Tablo:4). 2023 Şubat ayında yüzde 8,5’ indirilen TCMB politika faizi 23 Haziran’a kadar bu seviyede kalmış, o tarihte yüzde 15’e yükseltilmiştir. Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulamasının etkisiyle, yılın ilk yarısında döviz kurlarındaki aşırı oynaklık giderilmiş ve döviz kurlarında istikrar sağlanmıştır. TÜFE bazlı reel kur endeksine göre, 2022 yılı genelinde yüzde 10 değer kaybeden Türk lirası, 2023 yılı ilk yarısında yüzde 5,2 oranında değer kazanmıştır. Bu dönemde mal ve hizmet ihracatı reel olarak yüzde 6,6 oranında gerilerken, mal ve hizmet ithalatı reel olarak yüzde 16,7 oranında artmıştır. Seçim sonrasında döviz kuru artışları hızlanmış, politika faizine paralel olarak mevduat ve kredi faiz oranları artış göstermiştir.

Tablo:4- Yıllık Ortalama Faiz Oranları, Enflasyon ve Döviz Kuru (%)

 

Yıllık

2 0 2 3

2021

2022

2023

1.Ç.

2.Ç

3.Ç

4.Ç

TCMB Ort. Fonlama Mal.

17,50

12,28

23,73

8,56

12,84

31,00

42,50

Ticari Kredi Faizi

20,79

21,60

28,61

14,65

15,25

33,29

51,27

Tüketici Kredisi Faizi

22,43

28,65

42,67

28,03

33,68

49,85

59,11

Ortalama Mevduat Faizi

17,14

16,40

28,69

18,99

25,13

28,99

41,65

     3 Aylık Mevduat Faizi

18,11

19,02

35,70

26,57

33,63

35,26

47,33

DİBS Faizi

17,80

18,45

20,63

10,60

16,20

22,80

32,90

TÜFE Yıllık Ortalama

19,60

72,31

53,86

54,34

40,43

56,18

62,72

Yİ-ÜFE Yıllık Ortalama

43,86

128,47

49,93

74,53

44,13

47,14

41,96

Dolar Kuru Değişimi

26,07

87,30

43,23

35,38

31,26

49,66

53,07

           

4. Sanayi Sektörü Büyümesi:

Ekonomide büyümenin en önemli belirleyicisi olan sanayi sektöründe üretim artışı 2023 yılı son çeyreğinde yüzde 0,7, katma değer ise yüzde 2 artış göstermiştir. Yıl genelinde üretim yüzde 0,9, sanayi katma değeri ise yüzde 0,8 oranında artmıştır. Bu oranlar 2022 yılında, sırasıyla, yüzde 6,2 ve yüzde 1,7 olarak gerçekleşmiştir. 2022 yılında yüzde 8 artan sanayi istihdamı, 2023 yılı son çeyreğinde gerilemiş ve yıl genelinde yüzde 1 oranında artış göstermiştir. EYT düzenlemesi sanayi istihdamını da olumsuz etkilemiştir. 2023 yılının son çeyreğinde sanayi istihdamı ve sanayide çalışılan saat azalmış, saatlik işgücü verimi ise yüzde 2,3 artmıştır. Yıl genelinde işgücü verimindeki artış ise yüzde 0,4 olmuştur. İmalat sanayi kapasite kullanım oranı 2023 yılı son çeyreğinde 1,2 puan artarak yüzde 77,6’ya yükselirken yıl genelinde yüzde 76,3 olmuştur.

Tablo:5-Sanayi Sektörüne İlişkin Göstergeler ve Birim Ücret Endeksi (2015=100)

 

Ekim-Aralık Dönemi

Yıllık Ortalama

 

2022

 

2023

% Değişim

 

2022

 

2023

% Değişim

Sanayi Katma Değer Hacim En.

240,9

245,6

2,0

228,2

230,0

0,8

Sanayi Üretim Endeksi

153,4

154,5

0,7

143,2

144,5

0,9

Sanayi İstihdamı (Bin Kişi)

6.725

6.656

-1,0

6.668

6.731

1,0

Çalışılan Saat Endeksi

121,9

120,0

-1,6

116,4

117,0

0,5

Saatlik İşgücü Verimi

125,8

128,8

2,3

123,0

123,5

0,4

Saatlik İşgücü Kazanç Endeksi (1)

562,3

1.188,2

111,3

483,8

1.000,9

106,9

Nominal Birim Ücret (2)

446,8

922,9

106,5

392,5

807,2

105,7

Reel Birim Ücret Endeksi-TÜFE

105,0

133,2

26,9

105,4

141,9

34,6

Reel Birim Ücret Endeksi-ÜFE

54,7

79,6

45,5

59,5

81,0

36,1

Reel Birim Ücret Endeksi-$

65,2

88,0

34,9

64,2

93,3

45,4

İmalat San. Kapasite K.O (%)

76,4

77,6

+1,2 puan

77,2

76,3

-0,9 puan

Kaynak: TÜİK ve kendi hesaplamalarımız.

(1)İşgücü Kazanç Endeksi, EYT’liler için yapılan kıdem/ihbar tazminatı ödemelerini kapsamamaktadır.

(2) Nominal Birim Ücret= Saatlik İşgücü Kazancı/Saatlik İşgücü Verimi.

Not: Reel Ücret Endeksi-TÜFE= Nominal Birim Ücret/TÜFE Endeksi. Reel Ücret Endeksi-ÜFE= Nominal Birim Ücret/Yİ-ÜFE.

            İşgücü maliyeti göstergesi olan saatlik işgücü kazanç endeksi 2023 yılı genelinde yüzde 106,9, işgücü verimliliği ile düzeltilmiş nominal birim ücret ise yüzde 105,7 oranında yükselmiştir. 2022 yılında yüzde 0,8 oranında artan TÜFE bazlı reel birim ücret, 2023 yılında yüzde 34,6 oranında yükselmiştir. Sanayi üretim ve ihracatı açısından önemli olan ÜFE bazlı reel birim ücret endeksi 2022 yılında yüzde 24,3 oranında gerilemiş, 2023 yılında ise yüzde 36,1 oranında artış göstermiştir. Dolar cinsi reel birim ücret endeksi de 2023 yılında yüzde 45,4 oranında yükselmiştir (Tablo:4).         

   

Sanayi sektöründe yıllıklandırılmış çalışılan saat endeksi ile üretim endeksi karşılaştırıldığında, 2018 yılı ikinci yarısından itibaren her iki endeksin 2020 yılı son çeyreğine kadar düşüş gösterdiği görülmektedir. Bu dönemden itibaren her iki endeks önemli bir yükseliş eğilimine girmiş ve üretim endeksi ile çalışılan saat endeksi arasındaki fark ciddi ölçüde açılmıştır (Grafik:2). Diğer taraftan, sanayi sektörü üretiminde gözlenen bu artışın katma değere tam yansımadığı gözlenmektedir. Sanayi sektöründe istihdam başına katma değer incelendiğinde, 2021 yılı ikinci yarısında düşüş eğilimine girdiği ve bu sürecin 2022 yılında devam ettiği, ancak 2023 yılı 2.çeyreğinden itibaren yükseldiği görülmektedir. Ayrıca sanayi sektöründe çalışan başına katma değerin ekonomi genelinden daha düşük olduğu da dikkati çekmektedir (Grafik:3).

            5. Hizmetler Sektörü Büyümesi:

2020 yılında salgından en olumsuz etkilenen sektör hizmetler sektörü olmuştur. Salgın nedeniyle 2020 yılı ikinci çeyreğinde geçici olarak bazı iktisadi faaliyetlerin durdurulması, sokağa çıkma yasakları ve ulaşım kısıtlarına ilişkin düzenlemeler, hizmetler sektöründe istihdam ve gelir kaybını da beraberinde getirmişti. Bu gelişmeler sonucunda, 2020 yılında hizmetler sektörü, diğer hizmet sektörlerindeki büyümenin etkisiyle, yüzde 0,4 oranında büyümüş, ancak sektörün istihdamı yüzde 5,8 oranında azalmıştı (Tablo:6).

2021 ve 2022 yıllarında turizm sektöründeki canlanmanın etkisiyle hizmetler sektörü istihdam ve katma değerinde yüksek bir artış gözlenmiş ve büyüme süreci 2023 yılında da devam etmiştir. 2023 yılı genelinde, hizmetler sektörü katma değerinde yüzde 4,4, hizmetler sektörü istihdamında yüzde 4,9, yerleşik ve yerleşik olmayan hane halkı hizmet tüketiminde ise yüzde 8,6 oranında büyüme sağlanmıştır (Tablo:6).

Genel olarak yurtiçindeki tüketim ve yatırım talebinin hizmetler sektörü üretim ve katma değerinin belirlenmesinde etkili olduğu kabul edilmektedir. Ancak Türkiye açısından turizm sektörü, hava ve deniz yolu taşımacılığı nedeniyle, hizmetler sektörü dış ticareti önemli bir yere sahiptir. 2020 yılında Covit-19 salgını, turizm ve taşımacılık faaliyetlerini çok olumsuz etkilemiş ve hizmetler sektörü ihracat geliri 35,4 milyar dolara gerilemişti. Turizm sektöründeki canlanmanın etkisiyle, hizmet ihracat gelirleri 2022 yılında 90 milyar dolara, 2023 yılında ise 100 milyar dolara yükselmiştir. Böylece hizmetler sektörü üretimi açısından önemli bir dış talep artışı gerçekleşmiştir.  

 Tablo:6- Hizmetler Sektörü Katma Değeri ve Hizmet Tüketimi (Yıllık % Değişim)

 

Toplam Hizmet Sektörü Katma Değeri

Yerleşik Hane Halkı

Tüketimi

Yerleşik-Yerleşik Olmayan Hane Halkı Tüketimi

Hizmetler Sektörü İstihdamı

Toplam

Hizmetler

2020

0,4

3,2

-1,9

-11,7

-5,8

2021

14,3

15,4

18,0

21,3

6,7

2022- 1

11,6

19,8

23,3

23,8

10,9

 

 

 

 

 

 

           2

12,3

21,7

27,0

39,7

10,6

           3

8,3

19,6

21,4

28,4

7,4

           4

6,7

15,9

15,7

17,8

8,1

      Yıllık

9,5

19,0

21,4

26,5

9,2

2023- 1

5,1

16,6

15,7

12,8

6,9

           2

4,3

15,1

12,8

10,9

5,1

           3

5,3

11,1

9,6

7,5

4,6

           4

3,1

9,3

8,1

4,6

3,3

      Yıllık

4,4

12,8

11,2

8,6

4,9

 Kaynak: TÜİK ve Kendi hesaplamalarımız.

TÜİK verilerine göre, 2020 yılındaki Covit-19 salgınının etkisiyle yerleşik ve yerleşik olmayan hane halklarının hizmet tüketimi yüzde 11,7, hizmetler sektörü istihdamı da yüzde 5,8 oranında gerilemişti. Bu olumsuz gelişmelere karşın hizmetler sektörü katma değerinde yüzde 0,4 oranında artış olmuştur. 2022 yılında ise yerleşik ve yerleşik olmayan hane halklarının hizmet tüketimi yüzde 26,5, hizmetler sektörü istihdamı yüzde 9,2 artmıştır. Hizmetler tüketimindeki bu artış, hizmetler sektörü katma değer büyümesini de olumlu etkilemiş ve hizmetler sektörü katma değeri yüzde 9,5 oranında artış göstermiştir (Tablo:6). 2023 yılında hizmetler sektörü faaliyetlerinde bir önceki yıla göre yavaşlama gözlenmiştir. 2023 yılında hizmetler sektöründe istihdam artışı yüzde 4,9, yerleşik ve yerleşik olmayan hane halklarının hizmet tüketimindeki artış yüzde 8,6, sektörün katma değer büyümesi ise yüzde 4,4 olmuştur. 

Hizmetler sektörü büyümesi ile yerleşik ve yerleşik olmayan hanelerin hizmet tüketimleri karşılaştırıldığında, 2020 yılında büyük bir tutarsızlık gözlenmiştir. Yıllıklandırılmış verilere göre hazırlanmış grafik incelendiğinde, tutarsızlık açık olarak görülmektedir (Grafik:5). 2021 ve 2022 yılı verileri değerlendirildiğinde, hizmet tüketimi ile hizmetler sektörü katma değeri ve istihdamı arasındaki ilişkinin normalleşmekle birlikte tutarsızlığın kısmen devam ettiği görülmektedir.

Salgından önemli ölçüde olumsuz etkilenen hizmetler sektöründe, 2020 yılından itibaren çalışan başına katma değerinde ciddi bir artış gözlenmektedir (Grafik:6). Hizmetler sektöründe 2020 ve 2021 yıllarında çalışan başına katma değer, sırasıyla, yüzde 6,1 ve yüzde 7 oranında artmıştır.  2022 yılında çalışan başına katma değer durağanlaşmış, 2023 yılında ise yüzde 0,5 oranında gerilemiştir. Aynı dönemde sanayi sektöründe istihdam başına katma değer 2020 yılında yüzde 4,7, 2021 yılında yüzde 4,4 oranında yükselirken 2022 yılında yüzde 5,8, 2023 yılında ise yüzde 0,2 oranında gerilemiştir. 2018 yılı ortasından itibaren hizmetler sektöründe çalışan başına katma değerin sanayi sektöründen daha yüksek olduğu görülmekte ve bu farklılık 2021 yılı ikinci yarısından itibaren belirgin ölçüde artmış bulunmaktadır (Grafik:6).

            6.Net İhracatın Büyümeye Katkısı ve Dış Ticaret Hadlerinin Gelir Etkisi

2022 yılı son çeyreğinde net ihracatın (X-M) GSYH büyümesine katkısı negatife dönüşmüş ve bu eğilim 2023 yılı boyunca devam etmiştir. 2021 yılı genelinde pozitif 5 puan olan net ihracatın büyümeye katkısı, 2022 yılı genelinde pozitif 0,7 puana gerilemiş, 2023 yılında ise negatif 3,1 puan olmuştur. 2022 yılında dış dengede bozulma ve cari işlemler dengesi açığındaki artışa, enerji fiyatlarındaki yükseliş yanı sıra, negatif reel faiz politikasının etkisiyle parasal olmayan altın ithalatındaki aşırı artış ile dış ticaret hadlerinin aleyhe gelişmesi etkili olmuştur. 2023 yılında enerji fiyatlarındaki düşüş cari işlemler dengesi sınırlı ölçüde iyileşmesini sağlamıştır. Parasal olmayan net altın ithalatı artışını sürdürürken, net enerji ithalatı 80 milyar dolardan 52.7 milyar dolara gerilemiş, altın ve enerji hariç cari işlemler fazlası 50,4 milyar dolardan 33,2 milyar dolara gerilemiştir.

Tablo:7- Net İhracatın Büyümeye Katkısı ve Dış Ticaret Hadlerinin Gelire Etkisi

 

Ekim-Aralık

Yıllık

2021

2022

2023

2021

2022

2023

1. Net İhracatın Büyümeye Katkısı (% Puan)

4,6

-3,2

-0,6

5,0

0,7

-3,1

2. Cari İşlemler Dengesi (Milyar $)

-1,2

-10,8

-4,7

-7,2

-49,1

-45,2

3. Mal İhracatı (Cari Fiy.Milyar $)

64,4

66,1

68,8

225,2

254,2

255,8

4. Mal İthalatı (Cari Fiy.Milyar $)

78,2

92,5

87,3

271,4

363,7

361,8

5. Zımni Fiyat Deflatörü (Yıllık % Değişim)

 

 

 

 

 

 

      Mal ve Hizmet İhracatı (Px)

53,8

86,5

56,4

41,1

103,1

50,5

      Mal ve Hizmet İthalatı (Pm)

71,3

81,2

41,5

55,1

129,6

27,6

6. Dış Ticaret Haddi (Px/Pm) (%)

86,1

88,7

98,0

83,6

74,0

87,2

7. Büyüme Hızı (2009 Fiyatlarıyla, %)

 

 

 

 

 

 

       GSYH

9,7

3,3

4,0

11,4

5,5

4,5

       GS Gelir

6,8

4,1

6,5

9,0

2,4

8,7

Kaynak: TÜİK ve kendi hesaplamalarımız.

 TÜİK verilerine göre, cari ve sabit fiyatlarla net ihracat tutarları incelendiğinde bu iki veri arasında çok ciddi bir farklılaşma gözlenmektedir. 2023 yılı genelinde de cari fiyatlarla GSYH’nın yüzde 2,4’ü kadar açık veren dış denge, sabit fiyatlarla yüzde 1,5 oranında fazla vermektedir. Bu durum, mal ve hizmet ihracat ve ithalatına uygulanan deflatörlerin önemli ölçüde farklılaşmasından kaynaklanmaktadır. 2022 yılı genelinde mal ve hizmet ihracatı zımni fiyat deflatörü yüzde 103,1 oranında artarken, mal ve hizmet ithalatı deflatörü yüzde 129,6 oranında artmış ve dış ticaret hadleri aleyhimize gelişmiştir. 2023 yılında ithalat birim fiyatları enerji ve hammadde fiyatlarındaki düşüşün etkisiyle yüzde 11,8 gerilemiş, ihracat birim fiyatları ise yüzde 0,4 artmıştır. Bu gelişme 2023 yılında mal ve hizmet ihracat deflatörü yüzde 50,5 artarken, mal ve hizmet ithalatı deflatörünün yüzde 27,6 oranında artmasına neden olmuştur. Böylece 2022 yılında yüzde 74’e gerileyen dış ticaret hadleri 2023 yılında yüzde 87,2’ye yükselmiştir (Tablo:7 ve Grafik:7). Sonuçta net ihracatın büyümeye katkısı 2023 yılında yılında negatif 3,1 puan olmuştur. 2022 yılında dış ticaret hadleri aleyhe dönmesine rağmen, sabit fiyatlarla mal ve hizmet ihracatının ithalatı karşılama oranı önemli ölçüde yükselmekte ve GSYH büyümesini olumlu etkilemektedir.

 Dış ticaret hadlerinde büyük değişikliklerin olduğu dönemlerde, üretim yönünden GSYH hesaplamalarında ölçüm sorunu ortaya çıkmaktadır. Özellikle, dış ticaret hadlerinin bozulduğu, diğer bir ifadeyle mal ve hizmet ithalat fiyat endeksinin ihracat fiyatlarından hızla arttığı dönemlerde (2021-2022), üretim yönünden GSYH büyümesi daha yüksek hesap edilmektedir. Dış ticaret hadlerinin iyileştiği durumda ise bunun tersi söz konusu olmaktadır. Bu nedenle, dış ticaret hadleri düzeltmesi yapılarak bu kayıp/kazancın  belirlenmesi ve dış ticaret hadleri düzeltmesi yapılmış Gayri Safi Yurtiçi Gelirin (GSYI) hesaplanması gerekmektedir. 2022 ve 2023 yıllarında, sırasıyla, yüzde 5,5 ve yüzde 4,5 artan GSYH’nın, dış ticaret hadleri düzeltmesi sonucunda, Gayri Safi Yurtiçi Gelir (GSYI) olarak yüzde 2,4 ve yüzde 8,7 oranında büyüdüğü tahmin edilmektedir (Tablo:7, Grafik:8).

7. Stok Değişimi-İstatistiki Hata:

1999-2019 döneminde stok değişimi-istatistiki hata kaleminin GSYH’ya oranı yüzde 0,8 iken, stok değişiminin GSYH büyümesine katkısı 0,2 puan olmuştur. Stok değişiminin büyümeye katkısı 2020 yılında pozitif 3 puan iken, 2021 yılında negatif 5,1 puan, 2022 yılında negatif 7,8 puan, 2023 yılında negatif 4,2 puan olmuştur. 2020 yılı son çeyreğinden itibaren 13 çeyrektir stok değişiminin büyümeye katkısı sürekli negatif olmuştur (Bakınız Tablo:8). 2023 yılında cari fiyatlarla stok değişiminin GSYH’ya oranı, uzun yıllar sonra, ilk kez negatif olmuştur.

Tablo:8- Stok Değişimi-GSYH İlişkisi

 

Stok Değişimi/GSYH (Cari Fiy.) (%)

Stok Değişiminin GSYH’ya Katkısı (%puan)

 

2020

2021

2022

2023

2020

2021

2022

2023

 1.çeyrek

3,9

5,2

8,2

3,1

5,3

-1,2

-8,8

-5,5

 2.çeyrek

2,0

2,9

4,6

-5,4

4,2

-5,4

-9,9

-2,5

 3.çeyrek

5,9

2,6

8,0

-2,2

4,9

-5,7

-8,0

-3,4

 4.çeyrek

3,0

2,8

3,6

-5,4

-1,9

-7,5

-4,9

-5,0

      Yıllık

3,8

3,2

5,9

-3,0

3,0

-5,1

-7,8

-4,2

GSYH (%)

 

 

 

 

1,9

11,4

5,5

4,5

1999-2022 dönemi incelendiğinde stok değişiminin büyümeye pozitif katkısının en yüksek olduğu yılın 2020 yılı olduğu görülmektedir. 2021-2023 dönemi ise stokların büyümeye katkısının en yüksek negatif değer aldığı yıllar olmuştur. Negatif katkının yüksek olduğu yıllar, 2001, 2012 ve 2018 yıllarıdır. Bu yılların ortak özelliği genelde büyümenin negatif veya düşük olduğu yıllar olmalarıdır. Büyümenin rekor kırdığı 2021 yılında stokların katkısının oldukça yüksek negatif değer alması ve 2022 ve 2023 yıllarında da bu eğilimin devam etmesi farklı bir duruma işaret etmektedir. 2021 ve 2022 yıllarında cari fiyatlarla stok değişimi-istatistiki hatanın GSYH’ya oranı ile GSYH büyümesine katkısı arasında bir uçurum oluşmuş bulunmaktadır (Grafik:7).


 

Bu durumun büyük ölçüde istatistiki hatadan kaynaklandığı tahmin edilmektedir. Özellikle, milli muhasebe hesap sisteminde sabit fiyatlarla hacim değerleri elde etmek için çok sayıda fiyat endeksleri kullanılmaktadır. Son yıllarda enflasyondaki artışla birlikte fiyat endeksleri arasında da ayrışma ortaya çıkmıştır. Fiyat endeksleri arasındaki farklılaşma, milli muhasebe hesap sisteminde hataları da beraberinde getirmektedir.  Özellikle son iki yılda tüketici ve üretici fiyatları arasındaki farklılık artış göstermiştir. Mal ve hizmet ihracat ve ithalat fiyatlarındaki ayrışmaya ilave olarak, sektörel katma değerler ve harcama kalemlerine uygulanan bu fiyat endekslerindeki farklılaşmanın istatistiki hatayı artırdığı tahmin edilmektedir. Bu nedenle stok değişimi-istatistiki hata verisi anlamsızlaşmıştır. Ekonomik büyümenin ivme kazandığı, fiyat ve kurlarda önemli dalgalanmaların gözlendiği son dönemlerde stok değişiminin büyümeye katkısı negatife dönüşmüş bulunmaktadır.

Milli muhasebe hesap sisteminde stok değişimi ve stok düzeltme işlemi önemli bir yer tutmaktadır. Ekonomideki gelişmeleri daha sağlıklı takip edebilmek açısından, öncelikle stok değişiminin istatistiki hata hariç ayrı bir kalem olarak açıklanması gerekmektedir. Stok verilerinden sermaye kazançlarının arındırılmasının yöntemi ile cari stok değişiminin sabit fiyatlara dönüştürülmesine ilişkin yöntem konusunda, TÜİK tarafından bilgi verilmesi gerekmektedir. Bu konuda yapılan bir çalışmanın bağlantısı aşağıda yer almaktadır.[1]

8. İşgücü Ödemelerinin GSYH Payındaki Gerileme:

            Covit-19 ve sonrasındaki ekonomik politika uygulamalarının etkisiyle, işletme artığının GSYH’daki payı artarken, işgücü ödemelerinin payı 2021 ve 2022 yıllarında belirgin bir düşüş göstermişti. 2023 yılında işgücü ödemelerinin payında tekrar yükseliş gözlenmiştir. Seçim sürecinde asgari ücret ve maaşlara yapılan artışlar, işgücü ödemelerinin GSYH içindeki payının yükselmesini sağlamıştır. Ayrıca, TÜİK açıklamasına göre EYT nedeniyle yapılan kıdem ve ihbar tazminatı ödemeleri de işgücü ödemelerinin GSYH içindeki payının yükselmesine katkı yapmıştır. Böylece 2022 yılında yüzde 23,6’ya gerileyen işgücü ödemelerinin GSYH içindeki payı, 2023 yılında yüzde 29,1’e yükselmiştir. Ücretli başına işgücü ödemesinin, istihdam başına GSYH’ya oranı da  yüzde 33,4’ten yüzde 40,7’ye yükselmiştir (Tablo:9).

Tablo:9- İstihdam ve İşgücü Ödemeleri

 

Bin Kişi

(%)

Kişi Başı Reel İşgücü Öde.(%)

 

Ücretli Çalışan

 

Toplam İstihdam

 

Ücretli/

T.İstihdam

İşgücü Ödemesi./GSYH

Ücretli Başı İşg.Ödemesi /İst.Başına GSYH

 

TÜFE’ye

Göre

 

GSYH Defla. Göre

2018

19.536

28.691

68,1

30,0

44,1

-0,5

-0,7

2019

19.216

28.042

68,5

31,3

45,7

5,6

6,8

2020

18.721

26.685

70,2

29,3

41,8

0,1

-2,2

2021

20.152

28.827

69,9

26,8

38,4

2,2

-5,2

2022

21.722

30.725

70,7

23,6

33,4

-2,2

-14,0

2023

22.567

31.607

71,4

29,1

40,7

35,1

24,1

 

Dönemsel Veriler

2022-1

20.844

29.418

70,9

27,5

38,9

-5,5

-12,4

2

21.583

30.765

70,2

22,6

37,2

-11,8

-23,1

3

21.855

31.160

70,1

23,5

33,5

1,4

-13,5

4

22.604

31.556

71,6

22,2

30,9

4,8

-6,6

2023-1

22.194

30.856

71,9

33,8

46,9

37,4

19,7

2

22.415

31.507

71,1

30,5

42,8

48,5

34,8

3

22.638

32.043

70,6

28,4

40,2

34,5

23,8

4

23.021

32.020

71,9

26,2

36,4

25,3

20,4

Kaynak: TÜİK ve kendi hesaplamalar

Ücretli ve yevmiyeli çalışanların toplam istihdam içindeki payı, yıllıklandırılmış verilere göre, 2018 yılında yüzde 68,1 iken, bu pay 2023 yılında yüzde 71,4’e yükselmiştir. Bu dönemde işgücü ödemelerinin GSYH içindeki payı ise yüzde 30’dan, yüzde 29,1’e gerilemiştir (Grafik:10).Ücretli başına işgücü ödemesinin istihdam başına GSYH’ya oranı da yüzde 44,1’den yüzde 40,7’ye düşmüştür (Grafik:11). 2022 yılına göre 2023 yılında işgücü ödemelerindeki yükselişte, 2023 yılında EYT’den emekli olan yaklaşık 2 milyon kişiye ödenen kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı ödemelerinin de dahil olduğu dikkate alınmalıdır.

2022 yılında TÜFE bazlı kişi başı reel işgücü ödemesi yüzde 2,2 oranında gerilemiştir. Ancak GSYH deflatörüne göre kişi başı reel işgücü ödemesindeki gerileme yüzde 14 olarak hesaplanmaktadır. 2023 yılında kişi başı reel işgücü ödemesi TÜFE’ye göre yüzde 35,1, GSYH deflatörüne göre yüzde 24,1 oranında artış göstermiştir. İşgücü ödemelerinin GSYH içindeki payı ve kişi başı reel işgücü ödemelerindeki yükseliş 2023 yılı ilk yarısında zirve yapmış, yılın ikinci yarısında enflasyondaki yükselişin etkisiyle oranlarda sınırlı azalışlar gözlenmiştir.

2022 ve 2023 yıllarında toplumda en çok tartışılan konuların başında TÜFE enflasyon oranları gelmiştir. TÜFE, ÜFE, GSYH deflatörü ve İTO Ücretliler Geçinme Endeksleri ile açıklanan enflasyon oranları arasında önemli farklar oluşmuş ve TÜFE enflasyonunun gerçekleri yansıtmadığı algısı yaygınlaşmıştır. 2022 ve 2023 yıllarında TÜİK-TÜFE endeksinde yıllık ortalama artış, sırasıyla, yüzde 72,3 ve yüzde 53,9 olarak açıklanmıştır. Aynı oranlar, İTO Ücretliler geçinme endeksinde yüzde 88,0 ve yüzde 69,7 iken, GSYH deflatörü, sırasıyla, yüzde 96 ve yüzde 67,5 olarak hesaplanmaktadır. Daha kapsamlı olması nedeniyle reel işgücü ödemeleri hesaplanırken GSYH zımni deflatörünün kullanılmasının daha gerçekçi olduğu düşünülmektedir.

9. Genel Değerlendirme

Türkiye, Covit-19 salgını yasaklamalarının hafifletilmesinin etkisiyle, 2021 yılında oldukça yüksek bir büyüme performansı göstermiştir. Gerek ihracat talebi gerek tüketim talebi GSYH’nın yüzde11,4 oranında büyümesine katkıda bulunmuş ve net ihracatın büyümeye katkısı 4,8 puan olmuştur. Yılın son çeyreğinde ekonomi politikasında önemli bir değişim gerçekleştirilerek “düşük faiz-yüksek kur” politikasına geçildiği yönünde açıklamalar yapılmış ve yüzde 19 olan TCMB politika faizi Aralık ayında yüzde 14’e kadar düşürülmüştür. Ekonomi yönetimi, Türk lirasının değer kaybındaki hızlanış sonrasında, “düşük faiz-yüksek kur” politikasının ekonomide ciddi bir yapısal değişim sağlayacağını ileri sürmüş ve bu politika sayesinde üretim, yatırım ve istihdam artışının gerçekleşeceğini savunmuştur.

Enflasyon yükselme eğiliminde iken politika faiz oranının düşürülmesi, piyasalarda önemli bir istikrarsızlık yaratmış, döviz kurlarında aşırı yükselme gözlenirken enflasyonda hızlanmıştır. Döviz kurlarındaki aşırı yükselişi önlemek için "Kur Korumalı Vadeli Türk Lirası Mevduat Hesabı (KKM)" sistemi uygulamaya konulmuş, hesap açtıran kişi ve firmalara vergi avantajları da tanınmıştır.

 2022 Ocak ayında TCMB "Liralaşma Stratejisini" açıklamıştır. Genel olarak “Liralaşma stratejisinin” enflasyon üzerinde olumlu etki göstereceği, dezenflasyon sürecini hızlı bir şekilde başlatacağı ve enflasyonun tek haneye indirileceği ifade edilmiştir. Düşük faiz politikası uygulaması sürerken, KKM sistemi ve “Liralaşma Stratejisi” ile döviz kurları kontrol altına alınmaya çalışılmıştır. Bu kapsamda, döviz mevduatları zorunlu karşılıkları artırılmış, ihracat gelirlerinin yüzde 40’ının TCMB’ye satılma zorunluluğu getirilmiş, TCMB’nin kullandırdığı reeskont ve yatırım taahhütlü avans kredilerinin Türk lirası cinsi harcama alanlarında kullanılması sağlanmış, reel sektöre finansal sistem tarafından sağlanan kredilerin yabancı para talebi yaratmayacak şekilde belirli amaçlar çerçevesinde kullanılması sağlanmaya çalışılmıştır. Ayrıca TCMB’nin Türk lirası mevduat ve kredilerin faiz, miktar ve kullanım alanları üzerindeki etkisi artırmak için döviz kurlarında istikrar ve kontrol sağlanmasına yönelik olarak sık, sık düzenlemeler yapılmıştır.

Döviz kuru hareketlerinin enflasyon yanı sıra kamu maliyesine olası olumsuz etkilerinin belirgin ölçüde yükselmesi nedeniyle “yüksek kur” ve ekonominin rekabet gücü gibi söylemler zamanla terkedilmiş ve döviz kurlarında istikrar söylemi öne çıkarılmıştır. 2022 yılındaki bu uygulamalar sonucunda, mevduat, kredi ve tahvil faizleri 2021 yılı seviyesinde kalırken, enflasyon ve döviz kuru sıçramış, negatif reel faiz oranları olağanüstü seviyelere çıkmıştır. 2022 yılında ortalama TÜFE enflasyonu yüzde 72,3 iken, ortalama mevduat faizi yüzde 17,09, ticari kredi faizi yüzde 21,6, tüketici kredi faizi yüzde 28,7, DİBS faizi ise yüzde 18,5 olmuştur. Bu politika ile firmalar teşvik edilirken hane halkları cezalandırılmıştır. Hane halkları negatif mevduat faizine karşı tüketim harcamalarını artırmayı tercih etmişler ve 2022 yılında yerleşik hane halkı tüketimi reel olarak yüzde 19 oranında artmıştır. Enflasyondaki yükseliş ve uygulanan politikaların yarattığı belirsizlik, negatif reel kredi faizlerine rağmen uzun vadeli bir bakış gerektiren yatırımları yeterince olumlu etkilememiştir.

            2023 yılı ilk yarısında da, 2022 yılında uygulanan politikalar makro ihtiyati düzenlemeler artırılarak devam ettirilmiştir. Politika faizi yüzde 8,5 oranında tutulurken, döviz kurlarında istikrar sağlanmaya çalışılmış, EYT düzenlemesi yürürlüğe konulmuş, asgari ücret ve memur maaşları artırılmış, en düşük emekli aylığı yükseltilmiştir. Gevşek para politikasına gevşek maliye politikası da eşlik etmiştir. Diğer bir ifadeyle 2021 yılı son çeyreğinde “Düşük Faiz-Yüksek Kur” söylemi ile başlatılan ve üretim-ihracat-istihdam artışını amaçlayan “Yeni Ekonomi Modeli”, 2022 yılında ve 2023 yılı ilk yarısında da uygulanmıştır.

 

2023 yılı Mayıs ayında yapılan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Genel Seçimleri iktidarın başarısı ile sonuçlanmıştır. Cumhurbaşkanı ekonomi yönetiminde değişiklik yapmış ve yeni Hazine ve Maliye Bakanı ile TCMB Başkanı atamıştır. Yeni ekonomi yönetimi seçim öncesi dönemde uygulanan “düşük faiz politikası ve çok sayıda kredi-mevduat düzenlemelerini içeren” “Yeni Ekonomi Modelinin” irrasyonel olduğunu ve yeni dönemde rasyonel ekonomi politikalarına dönüş yapılacağını açıklamıştır. Enflasyonla mücadele ve ekonomik istikrar için para, maliye ve diğer ekonomi politikalarında ve bunlara yönelik düzenlemelerde daha öngörülebilir, tutarlı ve şeffaf bir yaklaşım benimseneceği ifade edilmiştir. Böylece iki yıl sonra rasyonel politikalara dönüş yapılmıştır.

Rasyonel politikalara dönüşün ilk işareti olarak, yüksek iki haneli enflasyona rağmen yüzde 8,5’e kadar düşürülen TCMB politika faizinin 22 Haziran 2023 tarihinde yüzde 15’e yükseltilmesi ve bazı ihtiyati düzenlemelerin gevşetilmesi olmuştur. Temmuz ayında, deprem felaketi nedeniyle ortaya çıkan ödenek ihtiyacı yanı sıra seçim dönemi harcamaları ve seçim vaatlerinin gerektirdiği ödenekler için ek bütçe kanunu kabul edilmiştir. Ayrıca torba yasa ve Cumhurbaşkanlığı Kararları ile bütçe gelir ve giderlerine ilişkin düzenlemeler yürürlüğe sokulmuştur. Bu çerçevede, KDV oranları yükseltilmiş, kurumlar vergisi oranı 5 puan artırılmış, akaryakıt ve doğalgazdaki maktu ÖTV oranları artırılmış, KKM kur farkı ödemelerinin tümünün TCMB tarafında yapılması kararlaştırılmıştır.

2023 yılı Haziran-Temmuz aylarında politika faiz oranının enflasyona ve beklentilere göre oldukça düşük kalması döviz kurlarında ve enflasyonda yükselişe neden olmuştur. Bu ortamda Temmuz ayında yapılan dolaylı vergi düzenlemeleri de enflasyondaki yükselişe önemli katkı yapmıştır. Yetersiz faiz artırımının döviz kurlarını sıçratması ve vergi düzenlemeleri ekonominin tekrar yüksek enflasyon sürecine girmesine neden olmuştur. Enflasyondaki bu yükseliş eğilimi fiyatlama davranışlarını bozarken, maaş ve ücret artış taleplerini de güçlendirmiştir.

2021 yılı son çeyreğinde “Düşük Faiz-Yüksek Kur” söylemi ile başlatılan ve üretim-ihracat-istihdam artışını amaçlayan “Yeni Ekonomi Modeli”, 2022 ve 2023 yılı ilk yarısında uygulanmış, 2023 yılı ikinci yarısında ise “irrasyonel politikalar” olarak tanımlanarak terk edilmiştir. Sonuç olarak son iki yılda uygulanan politikalar ve U-dönüşleri, “Yüksek Enflasyon-Zayıflayan Rekabet Gücü ve Refah Kaybı”na neden olmuş, işsizlik oranı gerilerken ekonominin büyüme performansı önemli ölçüde zayıflamış ve sanayi sektöründe işgücü verimliliği düşmüştür.



[1]Zafer YÜKSELER,” STOK DEĞİŞİMİ VE GSYH’YA KATKISI: Yöntem ve Uygulama Denemesi “(13 Mart 2023)

https://www.academia.edu/98452608/STOK_DE%C4%9E%C4%B0%C5%9E%C4%B0M%C4%B0_VE_GSYHYA_KATKISI_Y%C3%B6ntem_ve_Uygulama_Denemesi

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

2024 Kasım- Nominal ve Reel Mevduat Faizi

  NOM İ NAL VE REEL MEVDUAT FA İ Z İ (Zafer YÜKSELER, 3 Aralık 2024) ·          2024 Kasım ay ı nda y ı ll ı k mevduat faizi (3+6+12 ay ...