9 Haziran 2025 Pazartesi

2025 Ocak-Mart Dönemi Büyüme Değerlendirme Notu

 

2025 Yılı Ocak-Mart Dönemi Büyüme Değerlendirmesi

(Zafer YÜKSELER, 9 Haziran 2025)

            1. Sektör ve Harcama Gruplarında Büyüme:

            2024 yılı Ocak-Mart döneminde yüzde 5,4 olan GSYH büyüme hızı, 2025 yılının aynı döneminde yüzde 2’ye gerilemiştir. 2024 yılı ikinci yarısında başlayan büyüme hızındaki yavaşlama 2025 yılı ilk çeyreğinde de devam etmiştir. Tarım ve sanayi sektörlerinde büyüme hızı, sırasıyla yüzde 2 ve yüzde 1,8 oranında gerilerken, inşaat sektöründe yüzde 7,3, hizmetler sektörü genelinde ise yüzde 3 oranında büyüme gerçekleşmiştir (Tablo:1).

2025 yılı ilk çeyreğinde imalat sanayi sektöründe yüzde 2,4 oranında düşüş gözlenmiştir. İmalat sanayiinde kapasite kullanım oranı geçen yılın ilk çeyreğinde yüzde 76,3 iken, 2025 yılında yüzde 74,5’e gerilemiş, üretim ise yüzde 2,7 oranında gerilemiştir. Üretimdeki gerileme ara ve dayanıklı tüketim malları üretimindeki düşüşten kaynaklanmıştır.

2025 yılında zirai don nedeniyle bitkisel üretimde, özellikle meyve üretiminde ciddi bir düşüş beklenmektedir. 2025 yılı ilk çeyreğinde yüzde 2 düşüş gösteren tarım katma değerinin, mevcut bitkisel üretim tahminlerine göre yılın kalan döneminde de devam etmesi beklenmektedir. 2025 yılı 1. Bitkisel Üretim Tahminine göre, 2025 yılı genelinde tahıl üretiminin yüzde 5,3, sebze üretiminin yüzde 1,7, meyve üretiminin ise yüzde 24,4 oranında gerileyeceği tahmin edilmektedir.  

Tablo:1-GSYH ve Seçilmiş Alt Bileşenlerin Büyüme Hızları (Sabit Fiy.Yıllık % Değişim)

 

Yıllık

Ocak-Mart

2023

2024

2024

2025

1. GSYH

5,1

3,2

5,4

2,0

2. Sektörler Toplamı

4,2

2,6

5,2

2,0

   Tarım ektörü

0,2

3,9

3,8

-2,0

   Sanayi Sektörü

1,7

0,5

4,1

-1,8

     -İmalat Sanayi

2,5

-0,2

3,4

-2,4

   İnşaat Sektörü

7,2

9,3

11,3

7,3

   Hizmetler Sektörü Toplamı

5,2

2,6

5,2

3,0

    -Ticaret+Ulaştırma+Konaklama (GHI Hiz.)

7,5

3,1

4,3

1,3

3.Ürün Üzerindeki Vergiler ve Sübvansiyon

12,6

7,7

7,2

1,8

4.Toplam Yurtiçi Talep

8,6

2,1

3,7

2,7

5.Yerleşik Hane Halkı Tüketimi

13,6

3,7

7,3

2,0

6.Yerleşik+Yerleşik Olmayan H. Halkı Tüketim

12,0

2,9

6,8

1,5

   -Dayanıklı Mallar

32,8

-4,6

-0,2

-6,5

   -Yarı Dayanıklı Mallar

14,1

2,5

4,6

0,5

   -Dayanıksız Mallar

11,1

7,1

7,2

7,7

   -Hizmetler

6,1

1,9

9,3

-1,0

7.Gayrisafi Sabit Sermaye Oluşumu

8,4

3,9

9,1

2,1

   -İnşaat

3,8

9,0

8,7

6,9

   -Makine ve teçhizat

12,8

-0,3

10,2

-1,8

   -Diğer Aktifler

6,6

1,3

2,9

-2,4

8.Devletin Nihai Tüketim Harcamaları

2,4

1,2

3,3

1,2

9.Mal ve Hizmet İhracatı

-2,8

0,9

5,1

0,0

10:Mal ve Hizmet İthalatı

11,8

-4,1

-3,2

3,0

Kaynak: TÜİK ve kendi hesaplamalar.

2024 yılı ilk çeyreğinde yüzde 7,3 oranında artan yerleşik hane halkı tüketimi, 2025 yılı ilk çeyreğinde yüzde 2 artmıştır. Yerleşik ve yerleşik olmayan hane halkı tüketimi ise yüzde 1,5 oranında artmıştır. Dayanıklı tüketim mallarına yönelik harcamalar yüzde 6,5, hizmetler tüketimi ise yüzde 1 düşüş göstermiştir. Dayanıksız mallar tüketimi yüzde 7,7, yarı dayanıklı mallar tüketimi ise yüzde 0,5 artmıştır. 2024 yılı ilk çeyreğinde yüzde 9,1 artan gayrisafi sabit sermaye yatırımları, 2025 yılında yüzde 2,1 artmıştır. 2024 yılı ilk çeyreğinde yüzde 10,2 oranında artan makine-teçhizat yatırmları, 2025 yılında yüzde 1,8 gerilemiştir. Deprem harcamalarının etkisiyle inşaat yatırımları yüzde 6,9 artmış, diğer aktifler ise yüzde 2,4 gerilemiştir (Tablo:1).

  2025 yılı ilk çeyreğinde devletin nihai tüketim harcamaları yüzde 1,2 oranında artarken, mal ve hizmet ihracatı geçen yılın düzeyinde kalmıştır. 2024 yılı ilk çeyreğinde yüzde 3,2 oranında gerileyen mal ve hizmet ithalatı ise 2025 yılının ilk çeyreğinde yüzde 3 artış göstermiştir. Bu dönemde yatırım malları ithalatı gerilerken, tüketim malları ithalatında yüzde 10 artış olmuştur. Parasal olmayan altın ithalatı ise yüzde 38,4 oranında artmıştır.

            2. Büyümeye Katkılar

             2025 yılı ilk çeyrek büyümesine hizmetler sektörünün katkısı 1,8 puan, inşaat sektörünün katkısı ise 0,4 puan olmuştur. Bu dönemde sanayi sektörünün büyümeye katkısı negatif 0,4 puan olarak gerçekleşmiştir. GHI hizmetlerinin katkısı 0,3 puan, ürün üzerindeki vergi ve sübvansiyonların katkısı ise 0,2 puan olmuştur (Tablo:2).

Tablo:2- Ocak-Mart Döneminde GSYH Büyümesine Katkılar ve Deflatörler (%)

 

Katkı (%Puan)(1)

Deflatörler

2024

2025

2024

2025

1. GSYH

5,4

2,0

79,5

34,0

2. Sektörler Toplamı

4,7

1,8

78,5

33,8

   Tarım

0,1

-0,0

63,1

32,8

   Sanayi Sektörü

0,9

-0,4

56,5

22,8

   İnşaat Sektörü

0,6

0,4

92,2

28,8

   Hizmetler Sektörü Toplamı

3,2

1,8

87,7

38,4

    -Ticaret+Ulaştırma+Konaklama (GHI Hiz.)

1,1

0,3

73,8

30,5

3.Ürün Üzerindeki Vergiler ve Sübvansiyon

0,8

0,2

87,6

35,8

4.Yerleşik Hane Halkı Tüketimi

5,5

1,6

68,1

43,6

5.Gayrisafi Sabit Sermaye Oluşumu

2,3

0,5

74,6

27,6

6. Stok Değişimi

-4,6

0,3

 

 

7.Net İhracat

1,9

-0,6

 

 

 

 

 

 

 

TÜFE Yıllık Ortalama (% Değişim)

 

 

66,8

39,7

Yİ-ÜFE Yıllık Ortalama (% Değişim)

 

 

47,7

25,3

(1) Yuvarlamalar nedeniyle toplamlar tutmayabilir.

             Harcama tarafında büyümenin belirleyici kalemi yerleşik hane halkı tüketimi olmuştur. 2025 yılı ilk çeyreğinde yerleşik hane halkı tüketiminin büyümeye katkısı 1,6 puan olurken, sabit sermaye yatırımlarının katkısı da 0,5 puan olmuştur. Geçen yılın aynı döneminde bu katkılar, sırasıyla, 5,5 puan ve 2,3 puan idi. Stokların GSYH büyümesine katkısı son yıllarda ilk kez pozitif 0,3 puan olmuştur. Bu katkı geçen yılın aynı döneminde negatif 4,6 puan idi. 2024 yılı Ocak-Mart döneminde net ihracatın büyümeye katkısı pozitif 1,9 puan iken, bu yıl mal ve hizmet ihracatındaki durgunluk nedeniyle negatif 0,6 puan olmuştur.

            2024 Ocak-Mart döneminde yüzde 79,5 olan GSYH zımni fiyat deflatörü, bu yıl yüzde 34’e gerilemiştir. Geçen yıl TÜFE ve Yİ-ÜFE artış oranları ile GSYH zımni deflatörü arasında önemli bir ayrışma söz konusu iken, bu fark 2025 yılı ilk çeyreğinde azalmıştır.

            2. Büyümeyi Etkileyen Unsurlar:

2024 yılı ikinci çeyreğinden itibaren ekonomik faaliyetlerde bir durağanlaşma gözlenmiştir. Bu eğilim 2025 yılı ilk çeyreğinde de devam etmiştir. Bu dönemde geçen yılın aynı dönemine göre sanayi üretimi  yüzde 2,2, imalat sanayi üretimi yüzde 2,7, sanayi sektörü istihdamı yüzde 0,3, imalat sanayi kapasite kullanım oranı 2,4 puan gerilemiştir.

Tablo:3-Üretim ve Talebi Etkileyen Unsurlardaki Yıllık Değişim (%)

 

 

Yıllık

Ocak-Mart

 

2023

2024

2024

2025

1. Toplam İstihdam

Yıllık % Değ.

2,9

3,1

3,7

-0,3

     -Sanayi Sektörü İstihdamı

Yıllık % Değ.

1,0

0,5

-0,8

-0,3

     -Hizmetler Sektörü İstihdamı

Yıllık % Değ.

4,9

3,7

4,9

-0,1

2. Fiilen İş Başında Olanlar

Yıllık % Değ.

2,3

1,5

4,9

-0,9

3. Sanayi Üretim Endeksi

Yıllık % Değ.

1,6

0,3

5,2

-2,2

     -İmalat Sanayi Üretim Endeksi

Yıllık % Değ.

2,2

-0,4

4,6

-2,7

     -Elektrik, Gaz, Su Üretim Endeksi

Yıllık % Değ.

-0,6

6,9

7,5

5,1

4. İmalat Kapasite Kul. Oranı (%)

%

76,3

75,9

76,3

74,5

5. Hizmet Üretim Endeksi

Yıllık % Değ.

5,5

2,3

7,5

1,4

6. Ekonomik Güven Endeksi

Endeks

98,6

97,4

99,5

99,9

      - Reel Kesim Güven Endeksi   

Endeks

104,4

101,6

102,8

102,9

      - Tüketici Güven Endeksi   

Endeks

79,4

79,2

79,7

83,0

7.Ticaret Satış Hacim Endeksi

Yıllık % Değ

14,4

5,9

8,3

5,0

       -Perakende Ticaret Satış Hac.En.

Yıllık % Değ

23,3

14,4

21,8

8,1

8. Finansal Hizmetler Güven Endeksi

Endeks

154,4

158,1

148,5

160,9

Kaynak: TÜİK, TCMB.

2024 yılı ilk çeyreğinde yüzde 7,5 artan hizmet üretim endeksi, 2025 yılında yüzde 1,4, oranında artmıştır. Geçen yıl yüzde 8,3 artan ticaret satış hacim endeksi, bu yıl yüzde 5 artarken, geçen yıl yüzde yüzde 21,8 artan perakende satış hacim endeksi ise bu yıl yüzde 8,1 oranında artış göstermiştir. Üretim, istihdam ve satış hacim endeksleri geçen yıla göre ekonomide yavaşlamaya işaret ederken, 2025 yılı ilk çeyreğinde Ekonomik Güven Endeksi (EGE) ve bileşenleri geçen yıla göre artış göstermiştir. Özellikle tüketici güven endeksi ile finansal hizmetler güven endeksinde artışlar daha belirgindir. Bu dönemde ihracat miktar endeksi yüzde 0,9 artarken, ithalat miktar endeksi yüzde 3,5 oranında artmış, tüketim malları ithalatı artarken yatırım malları ithalatında düşüş gözlenmiştir.

Politika faiz oranı, mahalli idare seçimleri sonrasında, 22 Mart 2024 tarihinde yüzde 50’ye yükseltilmiş ve 27 Aralık 2024 tarihine kadar bu seviyede tutulmuştur. TCMB politika faizindeki bu yükselişe paralel olarak, kredi ve mevduat faizlerinde de belirgin bir artış olmuştur. Tüketici kredi faizi 2024 yılının Ocak-Mart döneminde yüzde 64’e, 3 aylık mevduat faizi ise yüzde 53’e çıkmıştır.

Kredi ve mevduat faizlerindeki bu yükseliş, firma ve tüketicilerin davranışlarını etkileyerek ekonomide yavaşlamaya neden olmuştur. 27 Aralık 2024 tarihinde yüzde 47,50’ye indirilen politika faizi, 2025 yılı Ocak ayında yüzde 45’e indirilmiş, Şubat ve Mart aylarında ise yüzde 42,50 olarak belirlenmiştir. 19 Mart tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanına yönelik siyasi tutuklama sonucunda mali piyasalarda dalgalanma yaşanmış, semaye çıkışlarının etkisiyle döviz kurları hızla yükselmiş ve Merkez Bankası rezervleri ciddi ölçüde gerilemiştir. Merkez Bankası, krize karşı önce gecelik faiz oranlarını yüzde 46’ya yükseltmiş, Nisan ayında ise gecelik borç verme faizini yüzde 49’ya, haftalık politika faizini ise yüzde 42,5’ten yüzde 46’ya çıkarmıştır.  

Tablo:4- Yıllık Ortalama Faiz Oranları, Enflasyon ve Döviz Kuru (%)

 

 

2018-20

 

2021

 

2022

 

2023

 

2024

Ocak-Mart

 

2024

2025

 

TCMB Ort.Fon.Maliyeti

16,73

17,50

12,28

23,73

50,18

51,22

46,00

Ticari Kredi Faizi

19,39

20,79

21,60

28,63

60,44

56,09

58,07

Tüketici Kredisi Faizi

22,15

23,48

30,87

42,67

69,07

63,86

63,27

Ortalama Mevduat Faizi

14,94

17,14

16,40

28,69

54,65

48,22

50,93

     3 Aylık Mevduat Faizi

  15,81

18,11

19,02

35,70

59,01

53,39

52,84

DİBS Faizi

15,80

17,80

18,45

20,62

36,46

32,56

36,90

TÜFE Yıllık Ortalama

14,60

19,60

72,31

53,86

58,51

66,84

39,71

Yİ-ÜFE Yıllık Ortalama

18,92

43,86

128,47

49,93

41,10

47,68

25,26

Dolar Kuru Değişimi

24,48

26,07

87,21

43,30

38,35

63,81

17,15

4. Sanayi Sektörü Büyümesi:

2025 yılı 1.çeyreğinde sanayi sektöründe çalışılan saat endeksi, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3,7, yıllık ortalamada ise yüzde 4 oranında gerilemiştir. Sanayi üretim endeksi de 2025 yılı 1.çeyreğinde yüzde 2,2, yıl genelinde ise yüzde 1,4 oranında düşüş göstermiştir. Saatlik işgücü verimi 1.çeyrekte yüzde 1,6 yükselmiş, saatlik işgücü maliyeti de (kazanç) yüzde 43,9 oranında artmıştır.  İşgücü verimine göre düzeltilmiş nominal birim ücret endeksi ise (İşgücü maliyeti(kazanç)/İşgücü verimi) 2025 yılı 1.çeyreğinde yıllık olarak yüzde 41,6, yıllık ortalamada yüzde 70,3 oranında yükselmiştir (Tablo:5).

Tablo:5-Sanayi Sektörüne İlişkin Göstergeler ve Birim Ücret Endeksi (2021=100)

 

I.Çeyrek (Ocak-Mart)

 Yıllık Ortalama

2024

2025

% Değişim

2024

2025

% Değişim

Çalışılan Saat Endeksi

108,4

104,4

-3,7

108,1

103,8

-4,0

Üretim Endeksi

105,0

102,7

-2,2

108,0

106,5

-1,4

Saatlik İşgücü Verimi

96,8

98,4

1,6

99,9

102,5

2,6

Saatlik İşgücü Kazanç Endeksi (1)

622,3

895,5

43,9

441,3

771,5

74,8

TÜFE Endeksi

367,8

513,9

39,7

302,0

456,7

51,2

Yİ-ÜFE

437,2

547,7

25,3

377,8

510,9

35,2

Dolar Endeksi

348,4

408,1

17,1

301,2

384,8

27,8

Euro Endeksi

321,0

364,4

13,5

277,1

350,4

26,5

Nominal Birim Ücret (2)

642,7

910,1

41,6

443,5

755,1

70,3

Reel Birim Ücret Endeksi

 

 

 

 

 

 

    TL. Cinsi-TÜFE’ye Göre (3)

174,7

177,1

1,4

145,2

165,5

14,0

    TL. Cinsi-Yİ-ÜFE’ye Göre

147,0

166,2

13,1

115,8

147,6

27,5

    Dolar Cinsi

184,5

223,0

20,9

145,8

195,9

34,4

    Euro Cinsi

200,2

249,8

24,8

158,4

215,2

35,9

Kaynak:TÜİK ve kendi hesaplamalarımız.

(1) İşgücü Kazanç Endeksi, EYT’liler için yapılan kıdem/ihbar tazminatı ödemelerini kapsamamaktadır.

(2) Nominal Birim Ücret= Saatlik İşgücü Kazancı/Saatlik İşgücü Verimi.

(3) Reel Ücret Endeksi-TL. Cinsi-TÜFE’ye Göre= Nominal Birim Ücret/TÜFE Endeksi.

2025 yılı Ocak-Mart döneminde, yıllık olarak, TÜFE yüzde 39,7, Yİ-ÜFE yüzde 25,3 oranında artış gösterdiğinden, sanayi sektöründe TL cinsinden reel birim ücret TÜFE’ye göre yüzde 1,4, Yİ-ÜFE’ye göre ise yüzde 13,1 oranında artmıştır. Aynı dönemde dolar cinsinden reel birim ücret yüzde 20,9, Euro cinsi reel birim ücret ise yüzde 24,8 oranında artış göstermiştir. Yıllık ortalamalar incelendiğinde, 2024 yılında saatlik işgücü verimi yüzde 2,6, işgücü maliyeti (kazanç) yüzde 74,8, nominal birim ücret ise yüzde 70,3 artmıştır. TÜFE bazlı reel birim ücret yüzde 14, Yİ-ÜFE bazlı reel birim ücret yüzde 27,5, dolar cinsi reel birim ücret yüzde 34,4, Euro cinsi reel birim ücret ise yüzde 35,9 oranında yükselmiştir (Tablo:5).   

2015 sonrası dönemde TÜFE bazlı reel birim ücret endeksinde istikrar gözlenirken, dolar ve Yİ-ÜFE bazlı reel birim ücret gerilemiştir (Grafik:2). Özellikle 2015 yılı 3. çeyreğinden itibaren, işgücü verimliliğindeki artışın da katkısıyla, dolar cinsi reel birim ücret endeksinde hızlı bir düşüş olduğu görülmektedir. Ancak bu eğilim 2022 yılı ikinci yarısından itibaren tersine dönmüştür. Bu dönemde işgücü maliyetlerindeki yükseliş, TÜFE, dolar ve Euro cinsi reel birim ücretlerde artış eğilimini başlatmıştır. 2023 yılında nominal birim ücret endeksindeki artışın yüzde 100’ü aşması reel birim ücret endekslerinin de hızla yükselmesine neden olmuş, bu eğilim 2024 yılında ve 2025 yılı ilk çeyreğinde de devam etmiştir. Bu durumun ithal tüketim talebini artırdığı, ihracatı ve sanayi üretim ile istihdamını olumsuz etkilediği görülmektedir (Grafik:1). 


Hayat pahalılığı ve geçim sorununun arttığı bir dönemde, reel birim ücretlerdeki bu yükseliş ekonomide ciddi bir ikilemi de beraberinde getirmektedir. Bir taraftan ücret artışları baskı altına alınırken, diğer taraftan döviz kurundaki değerlenme ile enflasyon kontrol edilmeye çalışılmaktadır. Bu durumun geçim sorununu daha da ağırlaştırması yanı sıra, rekabet gücü kaybının üretim ve istihdamda da gerilemeye yol açması ve ekonomide ciddi bir dengesizlik yaratması söz konusu olacaktır.

Son yıllarda nispi fiyat yapısı önemli ölçüde sanayi sektörü aleyhine gelişmiştir. Sanayi katma değerinin/GSYH içindeki payı 2022 yılında yüzde 26,4 iken, bu pay 2024 yılında yüzde 20’ye, 2025 yılı ilk çeyreğinde ise yüzde 19,2’ye gerilemiştir. 2024 yılı ilk çeyreğinde yüzde 56,5 olan sanayi sektörü zımni fiyat deflatörü, 2025 yılı ilk çeyreğinde yüzde 22,8 olmuştur. Aynı dönemlerde GSYH zımni fiyat deflatörü, sırasıyla, yüzde 79,5 ve yüzde 34 olmuştur.

5. Hizmetler Sektörü Büyümesi:

2020 Covit-19 salgını sonrasında, 2021 ve 2022 yıllarında turizm sektöründeki canlanmanın etkisiyle hizmetler sektörü istihdam ve katma değerinde yüksek bir artış gözlenmiş ve büyüme süreci 2023 yılında da devam etmiştir. Ancak 2023 yılı son çeyreğinde hizmetler sektöründe bir yavaşlama gözlenmiş ve bu eğilim 2024 yılı ikinci çeyreğinden itibaren daha da belirginleşmiştir. Hizmetler sektörü katma değer büyümesi ile yerleşik ve yerleşik olmayan hanelerin hizmet tüketimleri ve hizmet üretim endeksi karşılaştırıldığında, 2020-2023 döneminde bir tutarsızlık olduğu görülmektedir (Grafik:3 ve 4). 2020 yılında hizmetler sektörü katma değeri yüksek belirlenmişken, 2022-2023 döneminde aksi yönde bir eğilim gözlenmektedir.

2023 yılı son çeyreğinden itibaren, hizmet sektörü katma değeri, üretimi ve tüketimi arasında yakınsama gözlenmektedir. 2024 yılı ilk çeyreğinde hizmet üretim endeksi yüzde 7,5, yerleşik-yerleşik olmayan hanelerin hizmet tüketimi yüzde 9,3 ve hizmet sektörü katma değeri yüzde 5,2 oranında artmıştır. Bu dönemde hizmetler sektörü istihdamı da yüzde 4,9 artmıştır (Tablo:6). 2025 yılı Ocak-Mart döneminde hizmetler sektöründe yavaşlama belirginleşmiş, hizmetler sektörü katma değeri yüzde 3, hizmet üretim endeksi ise yüzde 1,4 artmıştır. Ancak, yerleşik ve yerleşik olmayan hane haklı hizmet tüketimi yüzde 1, hizmet istihdamı ise yüzde 0,1 oranında düşüş göstermiştir.

Tablo:6-Hizmetler Sektörü Katma Değeri ve Hizmet Tüketimi (Reel Yıllık Yüzde Değişim)        

 

Yıllık

Ocak-Mart

2023

2024

2024

2025

1.Hizmet Sektörü Katma Değeri

5,2

2,6

5,2

3,0

2.Hizmetler Üretim Endeksi

5,5

2,3

7,5

1,4

3.Yerleşik Hane Halkı Tüketimi

13,6

3,7

7,3

2,0

4.Yerleşik ve Yerleşik Olmayan Hane Halkı Tüketimi

12,0

2,9

6,8

1,5

       Hizmet Tüketimi

6,1

1,9

9,3

-1,0

5.Hizmet Sektörü İstihdamı

4,9

3,7

4,9

-0,1

 

 

 

 

 

Hizmet Sektörü Katma Değeri/GSYH (Cari Fiy.,%)

54,1

56,8

58,5

60,9

Hizmet Sektörü Zımni Fiyat Deflatörü

75,3

67,3

87,7

38,4

TÜFE-Hizmet Grubu Yıllık Ortalama Enflasyonu

73,6

81,9

93,6

59,6

Hizmet Üretici Fiyat Endeksi

76,4

67,1

83,1

39,4

Kaynak: TÜİK ve Kendi hesaplamalarımız.

Son yıllarda nispi fiyat yapısı hizmet sektörü lehine gelişmiş ve hizmetler sektörü katma değerinin GSYH içindeki payı önemli ölçüde yükselmiştir. 2022 yılında hizmetler sektörü katma değeri/GSYH oranı yüzde 51,7 iken, bu pay 2024 yılında yüzde 56,8’e yükselmiştir. 2025 yılı ilk çeyreğinde, GSYH deflatörü yüzde 34 iken, hizmet sektörü zımni fiyat deflatörü yüzde 38,4 artmış ve hizmetler sektörü katma değeri/GSYH payı yüzde 60,9’a yükselmiştir (Tablo:6).

6. İstihdam Gelişmeleri:

TÜİK verilerine göre, 2025 yılı 1.çeyreğinde, geçen yıla göre, işgücü ve istihdam azalmıştır. Aynı dönemde işsiz sayısı 262 bin kişi azalırken, işsizlik oranı da yüzde 8,6’ya gerilemiştir. Ancak, alternatif işsizlik oranlarından İşsiz+Zamana Bağlı Eksik İstihdamdan oluşan işsizlik oranı yüzde 18,9, İşsiz+Potansiyel işgücünün dâhil olduğu işsizlik oranı yüzde 20,4, geniş tanımlı işsizlik olan Atıl İşgücü Oranı ise yüzde 29,4’e yükselmiştir.

Salgın sonrası ekonomideki normalleşme ve büyüme işgücü istatistiklerine olumlu yansımış, salgının zirve yaptığı 2020 yılı ikinci çeyreğinde 25.853 bin kişiye kadar gerileyen istihdam, takip eden dönemlerde yükselmiş ve 2024 yılı 1. çeyreğinde 32.013 bin kişiye ulaşmıştır. 2025 yılı 1.çeyreğinde, geçen yılın 1. çeyreğine göre, nüfus 443 bin kişi artarken, işgücü 346 bin kişi, istihdam 84 bin kişi gerilemiş, işgücüne dahil olmayanlar ise 788 bin kişi artmıştır. Geçen yıla göre tarım istihdamı 76 bin kişi, tarım dışı istihdam da 8 bin kişi azalmıştır. Geçen yıla göre istihdam, sanayi ve hizmetler sektöründe gerilemiş, inşaat sektöründe ise 29 bin kişi artmıştır. 2025 yılı 1. çeyreğinde fiilen iş başında olanların sayısı, geçen yıla göre 283 bin kişi azalmış, ortalama haftalık çalışma süresi de 42,4 saate gerilemiştir. 2025 yılı 1.çeyreğinde istihdamdaki gerileme kadın istihdamındaki düşüşten kaynaklanmıştır. 2025 yılı 1.çeyreğinde kadın istihdamı 106 bin kişi azalırken erkek istihdamı 23 bin kişi artmış, ücretli çalışanlar sayısı ise, geçen yıla göre, 52 bin kişi azalmıştır. 2025 yılı 1. çeyreğinde kayıt dışılık oranı, geçen yıla göre, 0,3 puan gerileyerek yüzde 25 olmuştur.

Tablo:7- Temel İşgücü Göstergeleri (15+yaş, Bin Kişi )

 

Ocak-Mart Dönemi

Yıllık Değişim

2023

2024

2025

2023

2024

2025

15 ve daha yaştaki nüfus

65.214

65.763

66.206

880

549

443

İşgücü

34.443

35.268

34.922

1.161

825

-346

İstihdam Edilenler

30.856

32.013

31.929

1.438

1.157

-84

     Tarım

4.156

4.254

4.178

-206

98

-76

     Tarım Dışı

26.700

27.759

27.751

1.644

1,059

-8

Fiilen İş Başında Olanlar

28.926

30.348

30.065

1.042

1.422

-283

İşsiz (U-3)

3.587

3.255

2.993

-277

-332

-262

İşgücüne Dahil Olmayan Nüfus    

30.771

30.495

31.283

-281

-276

788

Haftalık Ortalama Çalışma Saati

44,2

43,1

42,4

0,0

-1,1

-0,7

Kayıt Dışılık Oranı (%)

24,4

25,0

24,7

-1,4

0,6

-0,3

İşsizlik Oranı (%)    

10,4

9,2

8,6

-1,2

-1,2

-0,6

TÜİK-Alternatif İşsizlik Or.(%)

 

 

 

 

 

 

1.İşsiz+Zamana Bağlı Eksik İst.

16,0

17,4

18,9

0,2

1,4

1,5

2.İşsiz+Potansiyel İşgücü

17,9

18,2

20,4

-1,1

0,3

2,2

3.Atıl İşsizlik Oranı

23,0

25,5

29,4

0,1

2,5

3,9

Son iki yılda istihdamın kalitesinde belirgin bir bozulma gözlenmektedir. Tam zamanlı istihdam azalırken, zamana bağlı eksik istidamda artış söz konusudur. 2025 yılı 1. çeyreğinde geçen yıla göre tam zamanlı istihdam 810 bin kişi azalırken, eksik istihdam edilenlerin sayısı 726 bin kişi artmıştır. 2025 yılı 1.çeyreğinde, geçen yıla göre toplam istihdam yüzde 0,3 oranında azalırken, eksik istihdam nedeniyle toplam çalışılan saat yüzde 2,4 gerilemiştir.

2025 yılı 1.çeyreğinde işgücüne dahil olmayan kişi verilerindeki yıllık değişimler incelendiğinde, potansiyel işgücü, çalışamaz olanlar ve diğer grubunda önemli artışlar gözlenirken, ev işleri ile meşgul olan kadın sayısının 1.741 bin kişi, emekli sayısının ise 725 bin kişi azaldığı görülmektedir. Son yıllarda EYT nedeniyle SGK verilerine göre emekli sayılarında önemli bir artış gözlenirken, işgücü anketlerinde emekli sayısında gerileme gözlenmektedir. EYT ile emekli olanların önemli bir kısmının Sosyal Güvenlik Destek Primi ödeyerek tekrar işgücüne dahil olduğu bilinmekle birlikte, önemli bir kısmının da kayıt dışı olarak çalıştığı anlaşılmaktadır.

Tablo:8-İşgücü, İstihdam ve İşgücüne Dahil Olmayanlar (15+yaş, Bin Kişi)

 

Ocak-Mart Dönemi

Yıllık Değişim

2023

2024

2025

2023

2024

2025

1.Genişletilmiş İşgücü

37.571

39.121

40.103

1.233

1.550

982

    İşgücü

34.443

35.268

34.922

1.161

825

-256

    Potansiyel İşgücü (1)

3.128

3.853

5.181

72

725

1.328

2.İstihdam

30.856

32.013

31.929

1.438

1.157

-84

    Tam Zamanlı

28.932

29.131

28.322

909

199

-810

    Zamana Bağlı Eksik İstihdam

1.924

2.882

3.607

529

958

726

3.İşgücüne Dahil Olmayanlar

30.771

30.495

31.283

-281

-276

788

    Potansiyel İşgücü

3.128

3.853

5.181

72

725

1.328

    Emekli

5.084

4.628

3.903

-36

-456

-725

    Ev İşleriyle Meşgul

9.426

8.086

6.345

-609

-1.340

-1.741

    Diğerleri (2)

13.133

13.928

15.854

292

795

1.926

(1)İş bulma ümidi olmayanlar, işbaşı yapabilecek olup iş aramayanlar, iş arayıp işbaşı yapamayacak

 olanlar oluşturmaktadır.

(2)Eğitim/öğrenimde  ve çalışamaz halde olanlar ile diğeri kapsamaktadır.

2025 yılı 1. çeyreğinde, geçen yılın aynı dönemine göre, ekonominin istihdam yaratma kapasitesi gerilemiş, ücretli çalışan sayısı da azalmıştır. Geçen yıla göre işsizlik oranı gerilemiştir, ancak işgücüne dahil olmayan potansiyel işgücündeki önemli artış atıl işsizlik oranının yüzde 29,4’e yükselmesine neden olmuştur. İstihdamın kalitesinde bozulma gözlenirken, sanayi ve hizmetler sektörü istihdamında düşüş gerçekleşmiştir. Hayat pahalılığının devam etmesi emeklilerin ve ev kadınlarının da çalışmalarını zorunlu hale getirmiştir. Bu durum işgücüne dahil olmayanlar grubunun yapısının önemli ölçüde değişmesine neden olmuş, ev kadını ve emekli sayısının 2023 yılı ilk çeyreğine göre 4,3 milyon kişi azalmasına neden olmuştur. Emekli ve ev kadınlarının büyük ölçüde potansiyel işgücüne geçiş yaptığı anlaşılmaktadır.

7. İşgücü Ödemeleri:

Covit-19 ve sonrasındaki ekonomik politika uygulamalarının etkisiyle, işletme artığının GSYH’daki payı artarken, işgücü ödemelerinin payı 2021 ve 2022 yıllarında belirgin bir düşüş göstermişti. 2023 yılında işgücü ödemelerinin payında tekrar yükseliş gözlenmiştir. Seçim sürecinde asgari ücret ve maaşlara yapılan artışlar ile EYT’den emekli olan yaklaşık 2 milyon kişiye  yapılan kıdem ve ihbar tazminatı ödemeleri işgücü ödemelerinin GSYH içindeki payının yükselmesini sağlamıştır. Nitekim 2019 yılında işgücü ödemelerinin GSYH içindeki payı yüzde 31,3 iken, bu pay 2022 yılında yüzde 23,6’ya kadar gerilemiş, 2023 yılında yüzde 28,9’a, 2024 yılında  ise yüzde 33,5’e yükselmiştir. İşgücü ödemelerinin payındaki yükselme 2025 yılı ilk çeyreğinde de devam etmiştir. 2024 yılı ilk çeyreğinde yüzde 37 olan işgücü ödemelerinin GSYH içindeki payı 2025 yılının aynı döneminde yüzde 38,7’ye çıkmıştır (Tablo:9).

Yıllıklandırılmış verilere göre, ücretli ve yevmiyeli çalışanların toplam istihdam içindeki payı 2023 yılında yüzde 71,4 iken, bu pay 2024 yılı genelinde ve 2025 yılı ilk çeyreğinde yüzde 71,2’ye gerilemiştir(Grafik:7). 2023 yılında yüzde 28,9 olan işgücü ödemelerinin GSYH içindeki payı ise 2024 yılında yüzde 33,5’e, 2025 yılı ilk çeyreğinde yüzde 34,2’ye yükselmiştir. 2025 yılı başında asgari ücret yüzde 30, memur maaşları ise yüzde 11,5 oranında artırılmıştır. Bu oranlar, ücretli çalışanlardaki düşüş ile birlikte, 2025 yılında işgücü ödemelerinin GSYH içindeki payında bir gerileme olacağına işaret etmektedir.

Tablo:9- İstihdam ve İşgücü Ödemeleri

 

Bin Kişi

(%)

Kişi Başı Reel İşgücü Ödemesi (% Değişim)

Ücretli Çalışan

 

T.İstihdam

Ücretli/

T.İstihdam

İşgücü Ödemesi/GSYH

 

TÜFE’ye Göre

 

Deflatöre Göre

 

İTO Ücretliler Geç.End.Göre

2019

19.216

28.042

68,5

31,3

5,6

6,8

5,0

2020

18.721

26.685

70,2

29,3

0,1

-2,2

-0,2

2021

20.152

28.827

69,9

26,8

2,2

-5,2

2,6

2022

21.722

30.725

70,7

23,6

-2,2

-14,0

-10,5

2023

22.567

31.607

71,4

28,9

35,5

24,0

22,9

2024

23.190

32.590

71,2

33,5

16,6

16,6

9,8

2024-1

23.044

32.013

72,0

37,0

20,9

12,4

13,9

2

23.153

32.696

70,8

35,5

17,9

16,8

12,2

3

23.270

32.993

70,5

32,2

10,8

13,7

4,0

4

23.294

32.658

71,3

30,8

18,2

19,8

10,1

2025-1

22.992

31.929

72,0

38,7

2,5

6,9

-2,3

Kaynak: TÜİK ve kendi hesaplamalarımız.

2022 yılında gerileyen reel işgücü ödemeleri, 2023 ve 2024 yıllarında önemli oranda artmıştır. 2025 yılı ilk çeyreğinde de reel işgücü ödemelerindeki artış, daha sınırlı olmakla bilikte devam etmiştir (Tablo:9 ve Grafik:8). İTO endeksine göre hesaplanan reel işgücü ödemesi, 2025 yılı ilk çeyreğinde yüzde 2,3 oranında gerilemiştir. 2025 yılı ikinci yarısında asgari ücretin sabit tutulması reel işgücü ödemelerindeki artışı yılın ikinci yarısında sınırlandıracaktır.

2022 yılı ve sonrasında toplumda en çok tartışılan konuların başında TÜFE enflasyon oranları gelmiştir. TÜFE, ÜFE, GSYH deflatörü ve İTO Ücretliler Geçinme Endeksleri ile açıklanan enflasyon oranları arasında önemli farklar oluşmuş ve TÜFE enflasyonunun gerçekleri yansıtmadığı algısı yaygınlaşmıştır. 2022-2024 döneminde TÜİK-TÜFE endeksindeki birikimli yıllık ortalama artış yüzde 184,7 iken, bu oran İTO endeksinde yüzde 221,4, GSYH deflatöründe ise yüzde 222,8 olmuştur. 2025 Ocak-Mart döneminde ortalama TÜFE enflasyonu yüzde 39,7 iken, GSYH zımni deflatörü yüzde 34, İTO endeksi ise yüzde 46,6 yükselmiştir.   Daha kapsamlı olması nedeniyle reel işgücü ödemeleri hesaplanırken GSYH zımni deflatörünün kullanılmasının daha gerçekçi olduğu düşünülmektedir.

8. Stok Değişimi-İstatistiki Hata:

2020 yılı son çeyreğinden itibaren 17 çeyrektir negatif olan stok değişiminin büyümeye katkısı, 2025 yılı ilk çeyreğinde pozitif 0,3 puan olarak gerçekleşmiştir (Tablo:10). Cari fiyatlarla stok değişiminin GSYH’ya oranı ise, uzun yıllar sonra, ilk kez 2023 yılında negatif olmuş ve bu eğilim 2025 yılı Ocak-Mart döneminde de devam etmiştir.

Tablo:10- Stok Değişimi-GSYH İlişkisi

 

Stok Değişimi/GSYH (Cari Fiy.) (%)

Stok Değişiminin GSYH’ya Katkısı (%puan)

 

2022

2023

2024

2025

2022

2023

2024

2025

 1.çeyrek

8,2

3,9

-2,2

-4,4

-8,8

-5,1

-4,6

0,3

 2.çeyrek

4,6

-4,4

--6,0

 

-9,9

-2,0

-0,2

 

 3.çeyrek

8,0

-1,3

-5,7

 

-8,0

-3,0

-1,9

 

 4.çeyrek

3,6

-4,0

-7,0

 

-4,9

-4,2

-0,9

 

      Yıllık

5,9

-1,9

-5,5

 

-7,8

-3,6

-1,8

 

GSYH (%)

 

 

 

 

5,5

5,1

3,2

 

1999-2024 dönemi incelendiğinde stok değişiminin büyümeye pozitif katkısının en yüksek olduğu yılın 2020 yılı olduğu görülmektedir. 2021-2023 dönemi ise stokların büyümeye katkısının en yüksek negatif değer aldığı yıllar olmuştur. Negatif katkının yüksek olduğu yıllar, 2001, 2012 ve 2018 yıllarıdır. Bu yılların ortak özelliği genelde büyümenin negatif veya düşük olduğu yıllar olmalarıdır. Büyümenin rekor kırdığı 2021 yılında stokların katkısının oldukça yüksek negatif değer alması ve 2022 ve 2023 yıllarında da bu eğilimin devam etmesi dikkat çekmektedir (Grafik:9).

Stok değişim/GSYH oranı ile stok değişiminin GSYH büyümesine katkısı arasındaki ayrışmanın büyük ölçüde istatistiki hatadan kaynaklandığı tahmin edilmektedir. Özellikle, milli muhasebe hesap sisteminde sabit fiyatlarla hacim değerleri elde etmek için çok sayıda fiyat endeksleri kullanılmaktadır. Son yıllarda enflasyonla birlikte fiyat endeksleri arasında da ayrışma ortaya çıkmıştır. Fiyat endeksleri arasındaki farklılaşma, milli muhasebe hesap sisteminde hataları da beraberinde getirmektedir. Mal ve hizmet ihracat ve ithalat fiyatlarındaki ayrışmaya ilave olarak, hizmetler sektörü üretim, tüketim ve katma değeri arasındaki uyumsuzluğun istatistiki hatayı daha da artırdığı tahmin edilmektedir. Bu nedenle stok değişimi-istatistiki hata verisi anlamsızlaşmış bulunmaktadır.

Milli muhasebe hesap sisteminde stok değişimi ve stok düzeltme işlemi önemli bir yer tutmaktadır. Ekonomideki gelişmeleri daha sağlıklı takip edebilmek açısından, öncelikle “Sektör Bilançoları” kullanılarak yıllık GSYH verilerinde stok değişiminin istatistiki hata hariç ayrı bir kalem olarak açıklanması gerekmektedir.

9. Genel Değerlendirme

2023 yılı Mayıs ayında yapılan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Genel Seçimleri sonrasında, seçim öncesinde uygulanan “Yeni Ekonomi Modelinin” irrasyonel olduğu ve yeni dönemde rasyonel ekonomi politikalarına dönüş yapılacağı açıklanmıştır. Bu çerçevede öncelikle politika faiz oranı yükseltilmiş, makro ihtiyati uygulamalar terk edilmiş, enflasyonla mücadele ve ekonomik istikrar için para, maliye ve diğer ekonomi politikalarında tutarlı ve şeffaf bir yaklaşım benimseneceği ifade edilmiştir.

Rasyonel politikalara dönüşün ilk işareti olarak, yüksek iki haneli enflasyona rağmen yüzde 8,5’e kadar düşürülen TCMB politika faizi 22 Haziran 2023 tarihinde yüzde 15’e, 21 Temmuz 2023 tarihinde de yüzde 17,5’e yükseltilmiştir. Takip eden aylarda da polika faiz artırımı sürdürülmüştür. 2023 yılı Haziran-Temmuz aylarında politika faiz oranının enflasyona ve beklentilere göre oldukça düşük kalması, döviz kurlarında ve enflasyonda yükselişe neden olmuştur. Bu ortamda Temmuz ayında yapılan dolaylı vergi düzenlemeleri de enflasyondaki yükselişe önemli katkı yapmıştır. Yetersiz faiz artırımının döviz kurlarını sıçratması ve vergi düzenlemeleri ekonominin tekrar yüksek enflasyon sürecine girmesine neden olmuştur. Enflasyondaki bu yükseliş eğilimi fiyatlama davranışlarını bozarken, maaş ve ücret artış taleplerini de güçlendirmiştir.

TCMB, mahalli idareler seçimi sonrasında 2024 yılı Mart ayında, politika faiz oranını yüzde 50’ye yükseltmiş  uygulanan para politikası sayesinde yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme ile enflasyonun düşürüleceğini ve dezenflasyonun 2024 yılının ikinci yarısında tesis edileceğini belirtmiştir. 2024 yılı ikinci çeyreğinden itibaren yurt içi talepte dengelenmenin etkisiyle büyüme hızının yavaşladığı ve Türk lirasının reel olarak olarak değerlendiği görülmektedir. 2024 yılı genelinde, 2023 yılına göre GSYH büyüme hızı yüzde 5,1’den, yüzde 3,2’ye, yerleşik hane halkı tüketim büyümesi yüzde 13,6’dan yüzde 3,7’ye, sabit sermaye yatırımları büyümesi de yüzde 8,4’ten yüzde 3,9’a gerilemiştir. TÜFE bazlı reel kur endeksi yüzde 12 değerlenmesine karşın enflasyon hedefi gerçekleştirilememiştir. TCMB 2024 yılına ilişkin enflasyon tahminini yüzde 33 ile yüzde 44 arasında revize etmiştir. 2024 yıllık TÜFE enflasyonu ise yüzde 44,4 olarak gerçekleşmiştir.

2024 yılı Ekim ayında açıklanan “2025 Yılı Orta Vadeli Programda”, GSYH büyümesi yüzde 4, TÜFE yıl sonu enflasyonu ise yüzde 17,5 olarak belirlenmiştir. 2024 Kasım ayında TCMB tarafından açıklanan enflasyon raporunda ise 2025 yılı sonu enflasyon hedefi yüzde 21 olarak açıklanmıştır. 2025 Şubat ayında enflasyon hedefi TCMB tarafından orta noktası yüzde 24 olan yüzde 19 ile yüzde 29 aralığına yükseltilmiştir.

TCMB yüzde 50 olan politika faiz oranını, 27 Aralık 2024 tarihinde yüzde 47,50’ye, 24 Ocak 2025 Tarihinde yüzde 45’e, 7 Mart 2025 tarihinde ise yüzde 42,50’ye indirmiştir. Ancak, 19 Mart 2025 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanına yapılan siyasi operasyon etkisiyle piyasalarda aşırı bir dalgalanma yaşanmıştır. Döviz kurları sıçramış, rezervlerde hızlı bir erime yaşanmış, faiz oranları yükselmiştir. TCMB, 21 Mart tarihinde gecelik faiz oranının yüzde 44’ten yüzde 46’ya yükseltmiş, haftalık repodan fonlamayı durdurmuştur. 18 Nisan 2025 tarihinde de gecelik faiz yüzde 49’a, haftalık repo faizi ise yüzde 46’ya yükseltilmiştir.

19 Mart operasyonu ve sonrasındaki gelişmeler dikkate alındığında, ekonomide yüksek faiz oranları ve güven kaybı nedeniyle üretim ve istihdam kaybının yaşanacağı anlaşılmaktadır. Her ne kadar yüksek faizler ve ekonomideki yavaşlama enflasyon hedefine yakınsama imkanını artırmış olmakla birlikte reel sektörlerde ciddi bir sıkıntıyı da beraberinde getirmektedir.

TÜİK tarafından açıklanan “1.Bitkisel Üretim Tahmini”, büyüme, dış ticaret dengesi ve enflasyon açısından önemli sıkıntılara işaret etmektedir. Bu tahmine göre, 2025 yılında meyve üretimi yüzde 24,4, tahıl üretimi yüzde 5,3, sebze üretimi ise yüzde 1,7 azalmaktadır.  

 2025 yılı ilk çeyrek sonuçları reel sektörde, özellikle imalat sanayi sektöründe üretim ve istihdam sorunlarının arttığını göstermektedir. Bir yandan yüksek finansman maliyetleri  diğer yandan Türk lirasındaki değerlenme imalat sanayiinde üretimin gerilemesine ve kapasite kullanımının düşmesine neden olmuştur. 19 Mart operasyonu sonrası gelişmeler ve tarım üretimindeki düşüş, önümüzdeki dönemde özellikle büyüme ve istihdam sorununu ön plana çıkarması beklenmektedir.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

2025 Nisan-Ödemeler Dengesi Gelişmeleri

  2025 NİSAN- ÖDEMELER DENGESİ GELİŞMELERİ (Zafer YÜKSELER, 16 Haziran 2025) 2024 Ocak-Nisan döneminde 14.560 milyon dolar açık veren ca...